1.3

723 68 129
                                    

sürprizz. günün ikinci bölümünü de attım bakalım ilkini de oylayıp yorumlamayı unutmayın, yıldıza basıp bolca yorum yapalım lütfen. keyifli okumalar. 🌌

genç kızın kendinden su istemesinin üzerine sırıtmıştı berk. beklediğinden de kolay olmuştu bu lades işi ve tatlı cadısı bu olayı çok çabuk unutmuştu.

yine de ona kıyamayarak anlaması için sırıtarak yanına geldiğinde ise başını telefondan kaldırmayan kız yüzüne bile bakmamıştı. berk, gülümsemesiyle kıza suyu uzatıp biraz beklediğinde de kulağına eğilip fısıldamıştı.

"lades."

genç kız gözlerini kocaman açarak bardağı elinden düşürdüğünde ayağa kalkıp telaşlandı.

"ne lades? nasıl lades ya? ben telefona bakıyordum ama sayılmaz ki berk, meşguldüm görmüyor musun?"

kızıl sessizce yanına adımlayıp saçlarını sevdiğinde de sakinleşerek gözlerini kapattı.

"ama çok mızıkçı bir kız olmaya başladın bebeğim, yenilgiyi de kabul etmelisin bazen." yeniden kulağına eğildiğinde aybike, burnuna dolan kokusuyla boğazında atan kalbini yok saymaya çalışıyordu. "bak mesela bana, sana karşı yenildiğimi çoktan kabul ettim."

yoğun ses tonuyla beraber hafifçe geri çekilirken kızın bakışlarının dudaklarında olmasıyla gülümseyip burnunun ucunu öptü naifçe.

elini kızın elinde gezdirip diğer yandan gözlerini kısarak saate baktığında fazla tatlı görünüyordu.

"saat gece on bir, yarın gece on bire kadar sürem var yani."

gözlerinin içi parlayarak sırıtmaya devam ettiğinde de iç çekip bir adım geriledi kız.

"ben... şu cam kırıklarını toplayayım."

genç kız eğildiğinde de kolundan tutup kaldırdı ve koltuğa yaslanmasını sağlayarak iki kolunu kızın bedeninin yanında sabitlemişti.

"istediğim her şeyi yapacaktın değil mi? sınır olmadan. işe bu cam kırıklarını toplamayarak başlayabilirsin. elin kesilir kıyamam ki sana, ben toplarım."

kızılın yere eğilip camları toplamaya çalışmasıyla gülümsedi aybike. bu çocuğa gerçekten fena aşık olmuştu. bıraktığı zamanda bu kadar ince düşünceli değildi belki ama şuanki berk, onun elinin kesilmesine bile izin vermeyen berk çok güzel seviyordu. onun sevgisine aşıktı genç kız.

kızıl, ortalığı toparlayıp yanına geldiğinde de gözlerinin derinliklerine bakıyordu kız. kızıldan bir hamle beklemişti onu öpmesi için ama o bunu yapmamıştı. kızı kucağına kaldırıp belini sevdiğinde de genç kızın her bir tarafını heyecan kaplamıştı.

"uykun gelmedi mi bebeğim?"

tırnaklarını niyetini belli etmek isterce çocuğun boynunda yavaşça gezdirdi kız. kazanmıştı işte, neden hala ona karşı bir hamle yapmadığını anlayamıyordu.

"gelmedi."

"tamam o zaman, uyumayacağız zaten."

genç kız kızarıp uyuştuğunu hissederken de çocuk göğsüne utangaçlıkla yüzünü gömdü. berk kızı odasına çıkarıp yatağına yatırdığında kapıya yönelmeye çalışmasıyla elinden kendine çekmişti kız.

"bugün benimle uyumayacak mısın?"

"hayır, ladesi kullanmış gibi olurum güzelim."

"berk ya." dedi mızmızlanarak. onun yanında uyurken bambaşka hissediyordu kendini, çok daha güzel oluyordu her şey. "ben de istiyorum ama, kullanmış olmazsın."

parmaklarını kızılın kollarında dolaştırdığında berk yutkundu. uzanıp kızın yanağına bir öpücük bıraktığında da yeniden ayaklandı.

"geliyorum, bekle bebeğim."

elindeki siyah deri ceketle geldiğinde dilini gergince dudaklarında gezdirdi kız. kızıl yataktaki kızın yanına oturduğunda da onu göğsüne yatırıp bir eliyle belinde diğeriyle de saçlarında küçük gezintilere başlamıştı.

"istediğim her şeyi yapacaksan buna dürüst olmak da girer. anlat bakalım. beni sensiz bıraktığın ilk gece-"

"ben bırakmadım! sebebi sendin. sen ikimizi böyle bırakmaya mecbur kıldın beni."

kızın gözlerindeki yaşları silip alnına, gözlerine burnuna ve çenesine öpücükler sıraladı. her seferinde başa dönerek üzülmesi canını yakıyordu. yeniden göğsüne sardığında da saçlarını öptü bu sefer.

"üzülme bebeğim, lütfen üzülme."

"o ceket, sendin. senin kokun vardı üzerinde. ben, kokundan uzak kalmak istemedim. zaten senden uzaktaydım, bir daha seni göremeyecektim dokunamayacaktım sana." iç çekişiyle sözü kesildiğinde kızılın yatıştırıcı dokunuşları derinleşmişti. "ben de ceketini sakladım. oğulcan'dan, evdekilerden habersizce. her gece kokunla uyudum, seni unutmamak için. unutamadım da zaten."

şakaklarında gezen ince kemikli parmaklarla yorgun gözlerini kapattı kız. siyah ceketi kızılın elinden alıp yatağın kenarına bıraktı. kollarını çocuğa daha da sıkı sardığında başını kaldırıp baktı ona.

"artık cekete gerek yok. sen varsın, kokun yanımda. beni bırakma berk olur mu?"

saçında tekrar hissettiği dudaklarla huzurdaydı. "asla bırakmam ben seni, kıyamam bebeğim. sensiz kalamam ki ben, kalamadım da zaten. seni buldum ya, bir daha kaybedemem."

kıvırcık kız, başını kızıl çocuğun beyaz boynuna gömdüğünde sonsuza kadar burada uyuyabileceğinin farkındaydı.

saudade | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin