0.5

926 73 130
                                    

yıldıza basıp bolca yorum yapmayı unutmayın lütfen, motivasyonum için 🌌

ömer'le berk'i içeride yalnız bırakmak ne kadar doğruydu bilmiyordu aybike. ikisi de her an kavga edebilecek potansiyeldeydi çünkü. ama ömer de gelmişti ve aybike beraber yemek yeriz diye masayı hazırlıyordu şimdi.

kızıl, ömer'in yanından lavabo bahanesiyle ayrıldığında da mutfağa geldi, aybike'nin yanına.

ocakta uğraşan genç kız bir yandan da bacağını sallıyordu. hızlıca yaptığı ev topuzuyla bile mükemmel gözükürken de berk ellerini tezgahın iki yanına birleştirip kızı oraya hapsetmişti.

genç kız yutkunup berk'e yüzünü dönerken de yine bu kadar yakın olmaları, normal değildi. başını döndürüyordu genç kızın. berk'ten uzak durmalıydı çünkü. berk ona iyi gelmiyordu.

"çekil."

çekilmedi berk. genç kızı nazikçe kolundan tuttuğunda da aybike kolunda hissettiği o biçimli parmaklarla başının döndüğünü hissediyordu.

ocağa baktı kızıl çocuk, yaptığı yemeğe de. yeniden bakışlarını buluşturduğunda sırıtış vardı yüzünde.

"kremalı tavuk en sevdiğim yemek. nereden biliyorsun sen bunu bakayım?"

"en sevdiğin mi?"

"hıı."

dudaklarının tamamen dibinde olan kızılla fısıldayarak konuşmaya başlamışlardı artık.

"ben nereden bileyim senin ne sevdiğini ya! kendime yaptım bunu. ayrıca senin sevdiğini bilsem bırak kremalı tavuğu eve tavuk bile sokmazdım."

kızın saçını kulağının arkasına kıstırdı berk, gülerken. çok güzel gülüyordu.

"açlıktan öleyim mi burada?"

"geber." dedi genç kız üstüne basa basa kızılın dudaklarına doğru.

"ama yaa." diye sızlandı kızıl çocuk. tezgaha yaslanmış kızı belinden biraz daha kendine çektiğinde vücut hatlarını hissetmek bambaşka bir duyguydu. "sen bana kıyamazsın ki."

"çok güzel kıyarım sana berk." dedi genç kız kızılın çekiminden çıkıp uzaklaşırken. "senin bana kıydığın gibi."

geçmişin konusu her açıldığında berk'in boğazı düğümleniyordu, yutkunamıyordu. bir şeyleri telafi edebilir mi onu da bilmiyordu ama üzgündü sadece. çok üzgündü.

🌒

ömer'le beraber masaya oturduklarında gergince tavuğun üstünde çatalını gezdirdi genç kız. bilmiyordu, ne geleceği ne geçmişi. tek bildiği kırılmış olduğuydu.

kırgındı küçük kalbi, fazlasıyla kırgındı.

istanbul'dan gittikleri için ailesine, berk'in konusunu açtığı için ömer'e, onu her seferinde yüzüstü bıraktığı için de berk'e en çok. en çok ona kırgındı.

fotoğraf olayı, pilav arabalarını kırması hafif kalıyordu artık. şehrinden etmişti onu berk, kalbinden etmişti. hayallerini kısıtlamıştı resmen.

iştahının kapandığına emin olduğunda bıraktı yemeyi, ömer ona seslenene kadar.

"fıstığım, yesene yemeğini neden yemiyorsun?"

"iştahım yok galiba ömer'im ya siz yiyin."

"e tabi." dedi ömer. önündeki tabağı kenara çekti. "karşında psikopat bir ruh hastası olunca iştahının kesilmesi normal."

cümlesini biraz daha kısık sesle söylemesiyle masada oluşan gerginliği dağıtmaya çalışmıştı aybike ama başaramamıştı. berk sinirle ayağa kalkıp ömer'e bir adım atmıştı.

"ne diyorsun oğlum sen? ne zırvalıyorsun ha, yüzüme söylesene bakayım? kimmiş psikopat ruh hastası?"

ömer de ayağa kalkıp berk'in üstüne yürüdüğünde ikisi de öfkeden köpürüyordu ve aybike ikisini tutmakta çok zorluk çekiyordu.

"sensin psikopat, tamam? senin ergen tavırların yüzünden biz neler çektik haberin var mı senin? bu kız neler çekti haberin var mı?"

berk'in öfkeli bakışları aybike'yi bulduğunda yumuşamıştı. neler yaşattığını neler olduğunu artık duymak istemiyordu çünkü çok yorulmuştu. biliyordu, herkesten iyi biliyordu sebebi olduğunu. ama bıkmıştı artık. kalbi dayanamıyordu.

aybike gözleri dolarak ortamı terk ettiğinde yumuşamaları gereken yerde daha da gerilmişlerdi şimdi. ikisi de sadece aybike'yi düşünüyordu çünkü, onun kırılmamasını üzülmemesini düşünüyorlardı, tek istedikleri buydu.

"bana bak ömer." dedi sert bir ses tonuyla kızıl çocuk. "her ne kadar kuzeni de olsan senin söylediklerin aybike'yi üzüyorsa canını yakarım."

alaycı bir gülüş sundu esmer çocuk. kesinlikle dalga geçiyor olmalıydı.

"hadi ya kızılcık, canımı mı yakarsın?" berk gözlerini esmerin gözleriyle aynı hizada tutmaya çalışırken gergince bacağını salladı.

"evet, yakarım."

"bana bak lan, aybike'nin canını sıkan şeyleri ben yapmadım. hepsini tek tek sen yaptın. şimdi masum ayağına yatmayı kes, kuzenimden de uzak dur."

"uzak durmazsam nolur lan, ha?" ömer'e doğru bir adım attı. "ömer'ciğimizin canı mı sıkılırmış? durmuyorum, aybike'den uzak durmuyorum. sen de buna karışmıyorsun."

yanından gideceği sırada kızılı bileğinden sertçe tuttu esmer çocuk.

"bana bak oğlum, kuzenimi üzecek en ufak harekette bulunursan fena olur."

bileğini çocuktan kurtarır kurtarmaz ekledi berk. "aybike'ye değer veriyorum ve onu üzecek hiçbir şey de yapmam, emin olabilirsin bundan."

"değer vermekten kastın habersizce aşağılık bir şekilde fotoğrafını çekip yaymak falan herhalde. çok üzücü."

"oğlum!" yumruk atmaya karar verdiği esnada sıkarak indirdi yumruğunu. ömer'le kavga ederek aybike'nin gözünde iyice küçülemezdi. "neyse, umrumda değilsin, ömercik."

yanından çekildiğinde aybike'nin yanına gitmeyi düşündü. kısa bir an bu fikrinden vazgeçse de tekrar gitmeye karar verdi. gelen tabak seslerinden ömer'in de masayı toparladığı anlaşılıyordu zaten, yeni bir olay çıkmazdı.

aybike'nin odasının kapısını tıklattı yavaşça. genç kızdan ses gelmeyince de içeri girmek zorunda kaldı.

"aybike'm?"

genç kızın uyuyakalmış haline tatlı tatlı sırıtırken de yavaşça yanına yaklaştı, ve yatağın kenarına oturdu.

ömer'in evden gittiğini duyunca daha da rahatlamıştı içi. ellerini kızın saçlarında gezdirdi usul usul. başına küçük bir öpücük bıraktığında da diğer eliyle kızın pamuk elini tutup sevdi.

baş parmağını gamzesinde yavaş yavaş gezdirdiğinde de genç kız gözlerini açmıştı. "berk?"

"benim, güzelim."

odadan hızla kovulmayı ya da saçının çekilmesini falan bekliyordu berk. aybike eren'di bu kız çünkü, kimseye eyvallahı yoktu. ama genç kız bunu yapmadı, dolan gözlerini kırpıştırarak yatağında kenara kaydı ve berk'in kolunu tuttu.

"benimle uyur musun bugün?"

kızıl çocuk şaşkınca bakakaldığında da kemikli elini okşadı genç kız. berk yüzünü sevdi bebeğinin yeniden hafifçe ve yanına uzandı.

"uyuyalım bebeğim, yasla başını göğsüme."

genç kız kızıla sokulup başını çocuğun göğsüne yasladığında belinde hissettiği kollara karşı sarılmıştı o da. gözlerini tamamen kapatıp kendini berk'in kollarında uykuya bırakmadan önce de kızılın saçına bıraktığı öpücükle beraber fısıldamasını duydu.

"seviyorum seni."

saudade | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin