Bölüm 2

218 28 3
                                    

Piştt...

Ben geldim... Ne yapıyorsunuz? Hikayeye bir kaç bölüm arka arkaya atıyorum. Umarım beğenirsiniz.

Klasik...

Ne Diyoruz?

Keyifli ve bol yorumlu okumalar tatlişlerim...

Çalıştığım şirketin de göz bebeği olmayı da başarmıştım. Asla hataya taviz vermeyen bir yönetici oldum. Kim ne yaparsa yapsın son kontrolleri yapmadan asla onay vermiyorum hiç bir belgeye... Otuz kişilik bir ekibim vardı. Hepsi benim kardeşim, ablam, abim gibiydi. Stajyer her zaman olurdu. Onlara en iyi şekilde örnek olmaya çalışır, işlerini en iyi şekilde öğretmeye çalışırdık. Stajyerler benim hassas noktamdı. Çünkü zamanı geldiğinde iyi bir muhasebeci olmaları için bu dönemleri çok önemliydi. İşlerini sevmeli ve asla soğumamaları gerekiyordu. Tüm çalışanlarımda bu konuda ne kadar hassas olduğumu bilirler ve ona göre davranırlardı.

Odama gittiğimde masamın üzerinde yine bir sürü dosya verdi onay verilmesi gereken. Anlaşılan bu gece yine sabahlayacaktım. Çünkü ay sonuydu ve elbette müthiş bir yoğunluk vardı. Ceketimi çıkarıp askıya astım ve masama oturdum. Önce gelen postaları kontrol etmem gerekiyordu. Acil olanlara hemen dönüş yapılmasına gerek olabiliyordu. En üstteki zarfı bir kenara koyduktan sonra diğerine geçtim. Bu benim adıma özel gelmiş bir postaydı. Bu şirketin gerçek sahibi Kenan amcadan gelmişti. Beni şirketin başına bıraktıktan sonra buraya hiç uğramaz olmuştu. Zaten kısa bir süre sonra da eşiyle birlikte İspanya'ya yerleşmişti. Bana yöneticiliği verdiğinde ben çok şaşırmıştım. Sonuçta uğraştığım para miktarları çok yüksekti.

"Ama Kenan amca ben nasıl bu sorumluluğu alacağım?"

"Sen bu sorumluluğu alacak kadar akıllı bir kızsın."

"Teşekkür ederim ama siz olmadan benim bu kadar büyük bir yükün altına girmem çok çok fazla" dedim kafamı sallayarak.

"Bak Elif iki yıldır bizimle çalışıyorsun. Sen fark etmeden birçok yerde denedim seni. Önüne özellikle yanlış hesaplar gönderdim. Birçok para mevzularını karıştırdım. İsteseydin şuan da benden bile zengin olabilecekken sen hiçbirine müsaade etmedin. Hepsinin düzeltilmesini sağladın. Hataya hiç bir zaman müsaade etmedin. İşte bu yüzden sana burayı devir ederken gözüm hiç arkada kalmıyor" deyip beni alnımdan öptü.

Arada bir beni arayıp nasıl olduğumu sorar ama asla işle alakalı bir şey sormazdı. Ben lafını açmaya çalıştığım her anda beni sustururdu. Şimdi elimde onun bana yazdığı zarfı evirip çeviriyordum. Mektup yollamak eski dönemlerde kalmıştı. Hele de telefonla görüşüp konuştuğun birinin sana mektup göndermesi bana biraz garip gelmişti. Aceleyle zarfı açıp okumaya başladım

"Sevgili Elif eminim ki sana mektup gönderdiğimi gördüğünde çok şaşırmışsındır. Haklısın mektup çok eski devirlerde kaldı değil mi güzel kızım? Ama şimdi sana söyleyecek olduklarımı yüzüne söylemeye cesaretim yoktu. Bak güzel kızım biliyorsun benim bir oğlum var. Barış. Sen onunla hiç karşılaşmadın. Aslına bakarsan ben de kendi oğlumu çok gördüğümü söyleyemem. Hep yurt dışındaydı. Başarılı bir çocuk olduğundan kendini okumaya verdi desem yeridir. Ben sana işi vermeden önce ona çok yalvardım. Geç şirketin başına diye. Her seferinde "henüz zamanı gelmedi" diye karşı çıktı benim teklifime. Alanında başarılı bir gençtir. Ama oldukça da inatçıdır. Annesi de ben de hiç bir zaman dediğimizi yaptıramamışızdır ona. Kendi doğruları vardır. Onlardan ödün vermez. Tıpkı senin gibi güzel kızım. Şimdi gelelim sana bu mektubu neden yazdığıma. Güzel huylu tatlı kızım benim çok fazla zamanım kalmadı. Yıllardır kanserle mücadele ediyordum. Ama artık savaşı kaybetmeme çok az kaldı. Yapılabilecek olan her şey yapıldı ama benimde mücadelem buraya kadarmış. Barış'a durumu söylediğimde yanıma geldi. Ona yıllar önce teklif ettiğim yöneticiliği ben bu dünyaya gözlerimi kapatmama az bir zaman kala kabul etti. Şimdi sana karşı mahcubum kızım. Yaptığımın haksızlık olduğunu sakın düşünme ne olursun. Bu beni çok üzer. Sen bu şirkete çok emek verdin biliyorum. Emeklerinin farkındayım bunu bilmeni istiyorum ve zamanı kalmayan bu çaresiz adamın sana son arzunu yerine getirmeni temenni ediyorum. Barış'a şirketi senin devretmeni ve onu hiç bir zaman yalnız bırakmamanı istiyorum. Barış iş anlamında senin devamın gibidir. Hataya tahammülü yoktur. Yanlış yapılmasını sevmez bundan dolayı da biraz sert mizaçlıdır. Sıkıntı yaşayacağın tek nokta bu olacaktır. Ama sen o kadar güzel huylu bir kızsın ki! Eminim onun bu huyunu da değiştirirsin. Ben sizi birbirinize emanet ediyorum. Tam bir ekip olacağınızı biliyorum, çünkü sen Barışı tamamlayacak ve benim gözümü arkamda bırakmayacaksın."

SAKAR KIZIMIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin