Piştt...
Ben geldim. Hani şu minnoş mu minnoş olan yazarınız. Ay sizi çok seviyorum. Beğenileriniz ve yorumlarınız benim için çok ama çok kıymetli. Aramıza yeni katılan tatlişlerim siz de hoş geldiniz. Neyse bakalım Elif ve Barış bu bölümde neler yapmış?
Klasik...
Ne Diyoruz?
Keyifli ve bol yorumlu okumalar tatlişlerim...
Barış Bey duyduklarından, Fatma teyze anlattıklarından rahatlamış bir şekilde sohbetlerine epey bir süre devam ettiler. İzin isteyip gidecek olduğu zaman Fatma teyze annemin yanına gitmişti. Sanki anlamamıştım asıl maksadının bizi yalnız bırakmak olduğunu. Az değildi yani ? Kriterlerine uyan bir damat adayı karşısındaydı. Elbette baş göz yapma dürtüsü devreye çoktan girmişti. Barış çoktan ayağı kalkmış yanıma gelmişti.
"Şimdi gidiyorum. Ama yarın olsun diye şimdiden sabırsızlanıyorum."
"Neden?" diye saçma sapan bir soruyla gözlerine baktım.
"Bu kadar anlamamazlıktan gelmeye çalışma. Komik görünüyorsun."
"Hı"
"Ah benim küçüğüm" deyip başımın üstünü öptü ve çıkıp gitti. Ben az önce rüya falan mı görmüştüm? Hadi canım ben de ne saçmalıyorum.
"Elif hadi canım kendine gel. Daha yedi saat olmuştu beni tanıyalı, ne kurundan bahsediyorsun. Ama şey bana sanki "küçüğüm" demişti." Aklım bana deli oyunlar oynuyordu. Ellerimle ağzımı kapatıp kıkırdamaya başladım. Fatma teyzenin yardımı ile yatağıma yattım annemi öpüp kokladıktan sonra. Tavana bakıp bugün olanları kafamdan geçirmeye başladım. Ay ne çok şey yaşamıştım bugün. Utanç verici anlarımın çoğunlukta olduğu olayların yanı sıra annemin tedavi olacak olması harikaydı. Ya Barış. Hayatıma gökten inmiş gibiydi. Önce vurdu sonra tedavi etmişti sanki. Onunla bu kadar çok şey paylaşacağıma asla inanmazdım odama girdiğinde. Ama yedi saatte bir ömürlük dakikalar paylaşmıştık onunla. Önce annemi öğrendi ve arkasından hiç zaman kaybetmeden tedavi için ayaklanmıştı. Benimle dalga geçtiği zamanlarda ne çok kızmıştım ona. Masada bana bakışları o kadar farklıydı ki! Aha ben yine kıkırdamış mıydım? Anlar gözümün önüne geldikçe kendime engel olamıyor ve gülüyordum ne yapalım yani... Mutluluk bu kadar çabuk bulunabilecek bir şey miydi?
Gece ağrım çok olunca Fatma ablanın yanıma bıraktığı ağrı kesicilerden içtikten sonra bebekler gibi uyumuştum. Sanki yıllardır ilk defa bu kadar huzurlu uyumuştum. Sabah gülerek uyandım. Çok mutluydum çok. Pamuğum kısa bir süre sonra eski sağlığına kavuşacaktı ve artık yine mutlu günler yaşayacaktık yeniden. Yataktan kalkıp sekerek dolabın önüne gittim. Elimi çeneme götürüp ne giyeceğime karar vermeye çalıştım. Ama bir saniye ben ne giyeceğimi hiç bir zaman bu kadar kafama takmazdım ki! He dedim kendi kendime ayağımda alçı var ondan düşünüyorumdur bu kadar. Hadi be oradan kimi kandırıyordum ki! Barış Bey gelip alacaktı beni ve ben içten içe güzel olmayı istiyordum. Bol paça bir kumaş pantolon giyip üzerime de sarı kolsuz gömlek giydikten sonra annemin yanına indim. Annem daha uyanmamıştı. Yanaklarından ıslak ıslak öperek uyandırdım onu. O da benim gibi huzurlu bir gece geçirmişe benziyordu. Uykulu gözlerinden bile belli oluyordu ne kadar mutlu olduğu. Fatma abla çoktan gelip mutfakta ses çıkara çıkara kahvaltı hazırlamaya koyulmuştu. Yanına gidip arkadan beline doğru sarılıp
"Günaydın tatlım" deyip sıkıştırmaya başladım onu
"Sana da günaydın sakar şakir" Yanağımdan öptü beni
"Ya sabah sabah niye moralimi bozuyorsun ki!"
"Yalan mı, söylüyorum sakarsın işte"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKAR KIZIMIZ
Fiction généraleMinnoş bir kızın sakarlıkları yüzünden başına gelebilecek en güzel şeydi aşk. Elif ve Barış'ın inanılmaz hikayesinin satır aralarında buluşalım...