Bölüm 6

153 18 8
                                    

Piştt...

Ben geldim. Minnoş bir bölüm oldu. Bakalım siz beğenecek misiniz?

Klasik...

Ne Diyoruz?

Keyifli ve bol yorumlu okumalar tatlişlerim...

Barış Bey sandalyesine oturup bana döndü,

"Bak Elif kötü bir başlangıç yaptık biliyorum. Ama bugün olanları unutalım olur mu?" Mahcup bir şekilde. Bu şekilde bakışlara olumsuz bir cevap verebilecek bir Allah'ın kulu çıkarsa ellerinden öperim. İstediği zaman gayet uyumlu olabiliyormuş demek ki.

"Tamam, ama nasıl olacak. Benim bu şekilde işe gelmem sıkıntılı olacak".

"Aslında evde kalıp dinlen derdim sana ama malum beyanname ayındayız. Benim uyum sürecim olacağı için beni yalnız bırakmanı istemem. İşe gelip gitmen problem olmaz. Ben seni alır bırakırım. Zaten on beş gün sonra alçın çıkarılacak. O zamana kadar özel şoförün olmaya talibim deyip göz kırptı yeniden.

"Teşekkür ederim ama her gün nasıl uğraşacaksın gidip gelme ile."

"Ben memnun olacağım. Ayrıca doktor ile iletişime geçeceğim. Ve hemen tedavisine başlayacağız annenin." Fatma teyze

"Nasıl yani?" Diyerek çığlık attı. Biz cevap verene kadar beş kere nasıl demiştir her halde. Durumu ona da açıklayınca kadın sevinç gözyaşlarına boğulmuştu. Yavaş yavaş pamuğumun yanına gittim. Barış mutfakta Fatma teyzenin yanında kaldı. Ellerini tutup

"Pamuğum çektiğin bu sıkıntı bitecek. Barış Beyin annesi de senin gibi hasta olmuş. Yurt dışında bir doktor onu tedavi etmiş. Şuan gayet sağlıklıymış. Annem" Gözlerinin içine bakarak

"Annem iyileşeceksin. Saçlarımı okşayıp sarılabileceksin. Bitecek bu hasretlik annem." Gözleri dolmuştu onunda. Çaresizlikten mi sevinçten mi bilemedim. Ama maddi durumumuzu düşündüğünü hissettim

"Yok, pamuğum parayı düşünme Barış Bey dedi ki maaşından ufak ufak ödeyeceksin. Anne halledeceğiz bitecek annem bitecek." Ellerini öptüm, kokusunu içime çektim. Barış bir hışımla içeri girdi

"Elif müjdemi isterim. Doktorla konuştum. Hemen bilgilerini istedi. Hadi raporlarını hemen gönderelim annenin." Nasıl mutlu olmuştu. Nasıl gözleri neşe saçıyordu. Bense kırık ayağımı unutmuştum bile. Kalkıp yürümeye çalışınca saplanan ağrı ile hatırlamıştım. Fatma teyze benim yerime kuş olup getirmişti annemin tüm raporlarını

"Al oğlum al. Kurtaralım Nazlımı bu sıkıntıdan. Allah seni hiç bir yerde bunaltmasın. Karşına hep senin gibi iyi niyetli insanlar çıkarsın oğlum" deyip arkasını sıvazladı. Barış Bey telefonla raporların tek tek fotoğraflarını çekmeye başladı. O kadar çoktular ki! On beş dakika sadece fotoğraf çekti. Ama hiç sıkılma belirtisi göstermedi. Hatta ağzı kulaklarında görünüyordu. Arada bir de bana bakıp gülümsüyor tekrar işine dönüyordu. Allah'ım nasıl güzel bir gündü bu böyle. Hayatıma damdan düşer gibi giren bu adam, şimdi elinde sihirli bir değnek varmışçasına en büyük dileğimizi yerine getiriyordu.

"Gönderdim. İnşallah hayırlı haberlerle geri dönecek bana." İşte şimdi tik tok bekleme zamanıydı. Acaba anneme hemen söylemese miydim? Belki olumsuz bir şey söyleyecekti doktor. Olmaz diyecekti. O zaman ne diyecektim pamuğuma? Boşuna yere mi sevindirmiş olacaktım annemi? Tırnaklarımı kemirmeye başlamıştım. Gözüm kolumdaki saatteydi. Zaman geçmiyordu sanki. En az benim kadar Barış Beyde endişeliydi. Sürekli telefona bakıyor sanki mesaj sesini duymayacakmış gibi davranıyordu. İşte beklenen ses! Telefonu çalmaya başladı. Daha dıt ettiği gibi ekrana bakmadan açmıştı telefonu

SAKAR KIZIMIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin