Pişttt...
Ben geldim. Sakar kızımızın başına neler geldi diye merak etmiştik değil mi? Bakalım bu bölümü beğenecek misiniz?
Klasik...
Ne Diyoruz?
Keyifli ve bol yorumlu okumalar tatlişlerim...
Annemin ameliyatı bitmiş şimdi bizi içeri almalarını bekliyorduk. Son kontrolleri yapıldıktan sonra doktor yanımıza geldi. Yanında elime pansuman yapan Doktor Cem'de vardı. Beni görünce şaşırmıştı
"Yoksa annen mi?"
"Evet"
"Geçmiş olsun dedi" ve esas doktorumuzun açıklamalarını dinlemeye başladık. Barış Doktor konuştukça tercüme ediyordu.
"Operasyon düşündüğümüzden de iyi geçti. Şimdilik herhangi bir komplikasyon gelişmesin diye yirmi dört saat dinlendireceğiz. Sonrasında çok yavaş bir şekilde uyandıracağız. Eğer tahmin ettiğim gibi olursa anneniz size bir sürpriz yapabilir." Barış bu konuşmayı çevirdiği gibi
"Ne sürprizi?" diye sordum. Bunu Doktor Cem çevirmişti doktora gülerek. Doktorda aynı şekilde gülerek cevap verdi.
"Sürprizi anneniz uyanınca göreceksiniz." Aman Allah'ım nasıl güzel haberlerdi bunlar. Acaba neydi pamuğumun bana yapacağı süpriz. Nasıl geçecekti bu yirmi dört saat. Doktor hastalığın iyileşme sürecini yeniden anlattıktan sonra
"Burada sizin yapabileceğiniz bir şey kalmadı. Yarın bu saatlerde gelin birlikte annenizi uyandıralım."
"Olmaz" Diye haykırınca Cem açıklama yaptı
"Elif burada Türkiye gibi refakatçi kalınmasına izin verilmiyor. Siz gidin herhangi bir durum olduğunda zaten telefonla sizi bilgilendiriyorlar. Burada kalmanıza gerek yok. Elini omzuma koyup cesaret vermek istedi. Gülerek karşılık verdim bende sonra
"Teşekkür ettim."Barış Cem'e garip garip bakıyordu. O sinirli bir bakış mıydı acaba? Dudağının içini kemirmeye başladı. Elimi avucunun içine hapsetmişti. Farkında değildi sanırım ama baya sıkıyordu parmaklarımı.
"Peki annemi bir saniyeliğine de olsa görebilir miyim?"
"Buna izin vermezler."
"Lütfen Cem sadece birkaç saniyeliğine göreyim ne olur." Kafasını aşağı eğip, tekrar bana baktı. Kedi gibi baktığımı görünce dayanamadı sanırım...
"Tamam" dedi "gel bakalım ne yapabilirim" O önde biz arkada. Barış'ta farklı bir gerginlik ben de ise tarif edilemez bir mutluluk. İki tarafa açılan yoğun bakımın kapısına gelince bize döndü
"Sadece sen Elif." Barış'a baktım arkamda bırakmak istemiyorum seni der gibi. O da bunu biliyordu ama yine de kaşları çatıldı.
"Tamam, canım sen git gör anneni. Ben seni burada bekliyorum."
"Teşekkür ederim" deyip sağlam ayağımın üzerine yükselip yanağından öptüm onu. Öpücüğün üzerine kocaman bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Cem ile birlikte içeri girip anneciğimi gördüm. Pamuğum beyaz çarşafların içinde melekler gibi uyuyordu. Camın arkasından görebilmemi sağladı. Cama elimi tutup, sanki onun elini tutmuşum gibi
"Pamuğum hadi bir an önce uyan ve bana sürprizini göster. Ben seni burada bekliyor olacağım. Anne sana çok ihtiyacım var, sakın beni sensiz bırakma olur mu?" Göz yaşlarıma hakim olamadım. Onu bu soğuk odada yalnız başına bırakacak olmam tuhaf gelmişti bana. Sanki babam öldükten sonra ilk defa bu kadar yalnız kalıyordu. Ama bu ayrılığımız son olacaktı. Buradan birlikte çıkacaktık hem de sağlıklı bir şekilde. Cem bana bakıp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKAR KIZIMIZ
Tiểu Thuyết ChungMinnoş bir kızın sakarlıkları yüzünden başına gelebilecek en güzel şeydi aşk. Elif ve Barış'ın inanılmaz hikayesinin satır aralarında buluşalım...