Bölüm 4

168 20 4
                                    

Pişttt...

Ben geldim. Bu hikaye bizi kendine bağlayacak. Elif ve Barış aşkını çok seveceğiz diye düşünüyorum...

Klasik...

Ne Diyoruz?

Keyifli ve bol yorumlu okumalar tatlişlerim...

Ben acıyla kıvranırken, o karşımda keyifle gülümsüyordu. Eğer burada biraz daha kalırsam bu adamı boğabilirdim. Arkamı dönüp seke seke yürümeye çalıştım. Çok başarılı olamıyordum biliyorum ama en azından ondan ne kadar uzaklaşabilirsem o kadar iyiydi. Arkama bakmaya cesaretim yoktu. Gerçi çok fazla gerek de kalmamıştı. Çünkü az önce bana eğlenerek bakan adamın kucağındaydım aniden.

"Ne yapıyorsun bırak beni yere" diye çırpınmaya başladım.

"Debelenmeyi bırak, şimdi yere düşüreceğim seni"

"Ya bırak diyorum ben kendim giderim"

"Biliyorum biliyorum kesin gidersin" dedi. Ya iyilik yapmaya çalışırken bile inceden inceden ayar veriyordu resmen.

"Meraklı değilim seni kucağımda taşımaya. Hem de ekmek arası yiyen bir kadını hiç değil" deyip yine sırıtmaya başladı bana bakarak.

"Sen bana ne demek istiyorsun. Şişko değilim ben... "

"Yok, canım ne şişkosu sadece balıketlisin. Sahi sen kaç kilosun" Şimdide kahkaha atıyordu

"Sanane ya. Ben mi dedim sana beni kucağına al diye. Bırak hemen beni yere" diyerek yine çırpınmaya başladım. Ama kollarıyla beni öyle bir sarmıştı, kıpırdamam mümkün değildi. Tamam ya kabul ediyorum uyuzluğunun ve çekilmezliğinin yanı sıra bu adam oldukça yakışıklıydı. Oldukça atletik bir vücudu vardı. Bakımlı, uzun boylu, uzun bir çehre, hafif bırakılmış sakallar, zeytin gibi gözler ve oldukça dolgun dudaklar. Aman Allah'ım ben resmen şuan adamı süzüyordum ya. O da bunu fark etmiş olacak ki! Göz kırpıp

"İncelenmen bittiyse oturmana yardım edeceğim"

"Ne inceleyeceğim seni ya!" İnkar politikasını kullanmaya çalıştım. Çok başarılı olabildiğimi sanmıyordum çünkü kafam önüme çoktan düşmüştü bile. Adamı incelerken arabanın yanına geldiğimizi bile fark etmemiştim. Bugün benim bütün devrelerim yanmıştı, bundan başka bir açıklama yoktu.

Beni arabaya oturtup kendisi de sürücü koltuğuna oturdu. Kendi kemerini taktı bana da göz ucuyla aynısını yapmamı işaret etti. Ben sinirle kemeri çekince elbette takıldı ve ben daha çok asılmaya başladım. Benim o halimi görüp kemere doğru hamle yaptı. Ve şimdi gözlerimin hızasındaydı yüzü. O kadar güzel kokuyordu ki! Boynuna doğru daha çok yaklaştığımı hissettim. Beni farklı dünyalara götürdü sanki. Gözlerimi kapatma isteğine zar zor karşı koyabildim. Kemeri çekip takınca hafifçe bana bakıp gülümsedi. Ama öyle sevimli güldü ki, az önce bana söylediği tüm o gıcık sözleri unutturdu. Bana neler oluyordu bugün? Bu adamın karşısında değişken bir ruh haline bürünüyordum. Aslında ona çok kızgın olmam gerekmiyor muydu? Yani bence kızgınım. Ama öyle çok değil gibi. Allah'ım resmen ayarlarım yerle bir olmuştu.

O arabayı kullanırken camdan dışarı bakarak ayağımın ağrısına konsantre olmaya çalıştım. Olması gereken de buydu zaten. Dimi ama yanımda ne kadar yakışıklı durursa dursun, sonuçta benim ağrıyan bir ayağım vardı. Belki de kırılmıştı. Yani abartmaya gerek yok sadece incittim biliyorum. Fakat durup dururken bu adama ufacık ufacık çekiliyor gibi hissetmemem gerekiyordu. O yüzden kesin kırılmıştır ayağım.

SAKAR KIZIMIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin