Selamlarrr... 😚😚
Mehir ile yepyeni ve uzun bir hikayeye daha hazır mısınız? 😻
Acının, gözyaşı ve hüznün hakim olduğu bu sürükleyici hikayede beni ve tabiki güzel kızım Mehir'i yalnız bırakmayacağınızı biliyorum. 🌹
O zaman iyi okumalar diyerek Mehir'in yarım kalan hikayesini okuyalım birlikte. Ama önce serinin kitaplarını paylaşayım.
Senden Kalanlar Vaveyla
Senden Kalanlar Sûzidil
⭐⭐Sizleri seviyorum bebeklerim. 🔥🔥
Ve tabiki bölümü oylayıp satır aralarına yorumlarınızı yapmanızı rica ediyorum... 🐰🪶🪶🪶
"Duymayı istediğim o sözler beni asıl yaralayanlardı… "
༄༄༄
Kalbimin acısına tıkadım kulaklarımı. Duymak istemedim; dünyaya karşı sağırdım, içime de sağır olmak istedim. Olmadı… Ama hiçbir şey benim isteğime bakmıyordu değil mi? Bunun da bakmayacağını biliyordum. Ne de olsa ben, ruhuma kilitlenen bu acıyla yaşamak zorundaydım. O acı benim bir parçam olmuşken onu kendimden atamazdım…
Hayat mıydı gerçekten de bizi yerle bir eden, yoksa alnımıza yazılan o yazgı mıydı? Söylesenize bana, kim her gün ölüp ölüp dirilmek için yaşardı ki? Ya da kim her gün sevdiğinin acısıyla yanıp tutuşmak isterdi?
Kimse…
Kimse değil mi? İç sesim bile böyle söylüyor; kimse mutsuzlukla geçirmek istemez günlerini Mehir, diyor ve susmuyor devam ediyor. Sadece sensin her gün onun acısıyla yanıp tutuşan, sadece sensin ölümden ölüm beğenip her gün o kapalı kutuya girmek isteyen, diyor ve ekliyor son bir defa. Söylesene neden bunu kendine yapıyorsun, neden bunu bize yaşatıyorsun?
Bu benim her saat başı iç sesimle hesaplaşmam. Aramızdaki diyaloglar bu kadar; o konuşuyor, ben dinliyorum. Ben konuşuyorum, o dinlemiyor. Biz birbirimizi asla anlamıyoruz, anlamayacağız da bu ihtimalle. Ama insan en çok içindekini bilir değil mi? Peki ben neden içimdekini bilemiyorum? Ben neden içimdeki o hisle yabancıyım ki?
Bilmiyorum…
Belki de daha kendimi bile bilmiyorum. Belki de daha ben kendi içimdekini bile bilmiyorum. Bilmiyorum değil belki de, bilemiyorum. Ya da kendimi anlamak için hiç çaba sarf etmiyorum.
Söylesenize bana, olabilir mi böyle bir şey? Yani insan kendine ne olursa olsun yabancı olarak kalabilir mi?
Kalır, Mehir kalır. Bak senle bana, biz nasıl da yabancıyız birbirimize. Oysa birimiz içimiz, birimiz dışımız. Ama tek bir benzerliğimiz bile yok, biz başkayız işte bambaşka…
İnsan nasıl içiyle başka olabiliyordu ki? Kendisi değil miydi zaten içi, nasıl bambaşka biri olabiliyordu ki içine karşı? Yok, aklım almıyor. Sizin alıyor mu? Benim almıyor, ben inanamıyorum. Nasıl inanayım ki; ben kendimle yabancıymışım, kendimi nasıl bilebileyim?
Olmuyor işte, nasıl bu hale geldiğimi bilmiyorum. Ben bir zamanlar içimle barışıktım, ben bir zamanlar kendimle barışıktım, ben bir zamanlar dünyayla da barışıktım. Şimdi ne oldu, ne oldu da ben herkesle küsüp tek başıma kaldım şu dünyada? Üstelik beni iç sesim bile terk etmiş… Ben hangi ara bu kadar yalnızlaşmışım?
Sen hep yalnızdın Mehir, sadece bunu göremedin…
Sahiden yalnız mıydım iç ses, sahiden ben mi göremedim, sahiden ben mi kördüm? Neden? Nasıl kördüm ben bu olanlara karşı, nasıl sezememiştim tüm o kötülükleri? Nasıl?
Belki de insan her şeyi kendisiymiş gibi görüyordu kendi gözünde. Belki de insan herkesi iyi sanıyordu kendi nazarında. Ama ben iyi miydim ki, ben öyle sandığım gibi mükemmel biri miydim ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Kalanlar Sûzidil (II)
Chick-LitAcılarımla yüzleşmeye ve onları benimsemeye başlamıştım artık, yitirdiğim sevgilim için yaktığım ağıtlarla ve geçip giden o güzel günlerle ayakta kalıyordum artık. Bunun bir sonu gelecek miydi bilmiyordum ama bu halde yaşanamayacak kadar ağırlaşmışt...