creatures lie here

2.3K 279 291
                                    

Arkasındaki siyah giyimli, maskeli beden elindeki minik çakıyla onun doğrulmasını bekliyordu.

Jisung, gözlerini büyütürken adam ona atıldı. Çocuk, şanslıydı ki son anda yaptığı refleksle eğilip onu geriye itmişti. Birkaç adım gerileyen siyaha bürünmüş beden kapının önünde dikilmişti. Jisung, adamı kısaca süzdükten sonra geriye baktı. Karşısındaki beden, uzun fakat zayıftı. Jisung, ona çarptığında kapüşonlunun altındaki kaburgaları hissetmişti. Karşısındaki adam bayağı zayıftı. Ama çakıyı ustaca tutuyordu, onu küçümsemek mantıklı bir hareket olmazdı.

Jisung, geri adımlarken düşündü. Bedeni bir gencin bedenini andırıyordu. Öğrenci miydi? Keşke yüzünü görebilseydi. Adamın yüzünde maske vardı, saçlarını kapüşonlunun şapkası kapatıyordu. Jisung'a zarar verse bile onu tarif etmesi, cezalandırılması neredeyse imkansızdı.

"Hey," Jisung, aralarındaki mesafeyi korumak için ellerini ona doğru uzatıp geri geri adımladı. "Bana zarar verme, tamam mı? Ne istersen hallederim. Ne istediğini söyle bana." Jisung, sırtı duvarla buluşana kadar geriledi. Burada çakısıyla duran bir adamla anlaşma yapmaya çalışmak mantıklı mıydı?

Adam, cevap vermek yerine çakıyı parmağında döndürdü. Jisung, nefes verdi. Adam, kafasını eğip ona baktı. Kafasını olumsuz anlamda salladı. Jisung, daha da gerilmişti. Bu adamın neden burada olduğunu bilmemek onu geriyordu. Acaba kimdi? Ne demeliydi? Kim olduğunu mu öğrenmişti, müşterilerinden biriyle bir bağlantısı mı vardı?

"Ne istiyorsun?" Parasını mı öğrenmişti? Zorbalardan biri miydi? Yoksa sadece birini öldürmek için mi harekete geçmişti? Jisung'un vücudu titredi. Genç adam yavaş adımlarla ona yaklaşırken diğeri sınırındaydı. Ne yapacağını bilemeden sağına ve soluna baktı. Kaçabileceği bir delik, saldırabileceği bir alet aradı. Adam ona yaklaştığında ellerini indirdi, kolunu çizmesini istememişti. Yine şanslıydı, tam bu sırada adam çakısını koluna sallamıştı.

Jisung, ne yapacağına karar veremezken bir anda adamın üstüne atıldı. Kendi bile ne olduğunu anlamamışken adamı itmeye çalışıyordu. Adam da şaşırmıştı, fakat Jisung bundan faydalanarak sadece iki adım geriletti.

Adam sinirlenip, ona yapışan çocuğu omuzlarından tutup duvara itti. Ya da fırlatmıştı. Jisung'un sırtı sert duvarla buluştuğunda acıyla inledi. Henüz kendine bile gelemeden karşısındaki adam çenesinden tuttu. Yumruk attıktan sonra çocuğun kendime gelmesine izin vermeden yakasından tutarak onu kaldırıp tekrar duvara yasladı. Bu sefer kendine gelmesine izin verdi.

Jisung, toparlandığında onu itmek için harekete geçti fakat kısacık bir süre içinde boğazına yaslanan soğuk ve keskin metal onu kaskatı etmeye yetmişti. Ölmek istemiyordu, ölüme bu kadar yakın olduğunu şu ana kadar fark etmemişti. Yüzünü bile göstermekten korkan bu adamı hafife almış, her zamanki gibi kurtulacağını sanmıştı. Jisung, adamın gözlerine baktı. Vicdanlı biri olup olmadığını ölçmeye çalışıyordu, gözler ona tanıdık geldi.

Jisung ve karşısındaki adam hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Jisung, korkudan alırken; adamın sinirle soluduğu çok açıktı. Jisung, o an fark etti. Bu kişiyi tanıyordu. Daha önce korktuğu için algılayamamıştı fakat şimdi çok açıktı.

Tanıdık gelen bir göz yapısı vardı, adamın gözlerinin içine bakarken gözlerini kısmıştı. Adam, fark edip keskin aleti biraz daha batırdı. Jisung, düşündü.

"Devam edemezsin, beni öldüremezsin değil mi?" Boğazında tekrar hissettiği o keskin acı bütün vücut hücrelerine yayıldı. Adam, daha da yaklaştırmıştı bıçağı. "Beni bırak, anlaşabiliriz. Seni şikayet etmeyeceğim." Jisung, adama baktı. İkna oluyor gibi duruyordu. Adam, boğazındaki bıçağı biraz uzaklaştırdığında; Jisung, elini uzatıp adamın kapüşonlusunu tuttu. Adam fark edemeden kapüşonlunun şapkası ve sarı saçları omuzlarına döküldü. Jisung sertçe çektiği için saçlarını topladığı tokayı da tek hamlede çıkarmıştı.

villain ㄲ MINSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin