we will find you

2.8K 321 437
                                    

Jisung dolabından test kitaplarını çıkartırken sınıfa el ele giren Felix ve Hyunjin çiftine baktı. Dünki konuşmalarından sonra Felix'le tekrar yakın olabileceğine anlık da olsa inanmıştı, Jisung. Dolabının kapağını kapatmadan elini kaldırdı.

Felix yanından geçerken elini görmüş, üzerine bir de göz devirmişti. Hyunjin sevgilisinin elini kaldırıp öptü. Felix de ona dönüp gülümsedi. Jisung anlamlandıramadığı harekete gözlerini kısarak baktı. Onlar yerine oturduğunda Jisung dolabının içindeki hediyeye baktı. Bugün Felix'in doğumgünü olduğu için ona bir hediye almıştı. Veremeyecek gibi duruyordu. Dolabın kapağını kapatıp sırasına ilerledi.

Sırasına oturmadan önce sırasına yazılan yazıları fark etti. Okumadan önce sınıftaki sıralara bakındı. Belki sıralar temizlenirken yerleri değiştirilmiştir, diye düşünüyordu. Diğer sıralar temizdi. Sırasına dönüp üstündekini okudu. İsim yazıyorsa sahibiyle değiştirebilirdi. Pis sıralardan hoşlanmazdı.

Bağımlı.

Uzak dur!

Çok iğrençsin.

Ezik.

Fakir

Haha! Ailesini gören oldu mu?

Han Jisung, koca bir eziksin!

Jisung, daha fazla okumadan etrafa bakındı. Kimse ona bakmıyordu. Ona bakmayan herkes bu sıraya bir şeyler karalamış olabilirdi. O kişileri bulmak için uğraşabilirdi ama anlamı yoktu. Buradaki her öğrenci yazmış olabilirdi. Onları bulduğunda ne yapacaktı? Onu sevmemeleri önemli değildi.

Önüne dönüp sırasında yazılanları tekrar okudu. Gülümseyip sırasına oturdu. Onun pes etmesi için yapılan hiçbir eyleme boyun eğmeyecekti. Bu okulda Changbin'in grubu dışındaki kimse zorbalara karşı gelemiyordu. Bu davranışları artık Jisung'u da ciddiye aldıklarının kanıtıydı. Onunla uğraşmaya devam edebilirdiler. Güçsüz biriyle karşılaşmayacaklardı. Felix, onun tepkisine gülümserken Hyunjin tarafından çenesi tutulup kendine baktırıldığında Han ile olan bağlantısını kesti. Kafasını eğip sevgilisine gülümsedi ve dudağını öptü. Hyunjin, memnun bir şekilde gülümsemişti.

Jisung, çantasını önüne çekip içinden çıkardığı ıslak mendille sırayı temizlemeye başladı.

"Bununla temizlemeye devam edersen beş gün sonra bitirirsin." Jisung'un arkasında oturan Jeongin konuşuyordu. Jisung, haklı olduğunu düşündü. Ya yeni sıra istemeliydi, ki bu sonu olumlu sonuçlanacak bir seçenek değildi. Dün Minho, onunla alakalı müdürü tehdit etmişti. Bu seçeneği eledi. İkinci seçenek temizlik dolabından aldığı malzemeleri kullanmaktı. Saatine baktı. Dersin başlamasına yirmi sekiz dakika vardı. Sırasından kalkıp tuvalete gitti. Okulunda temizlik dolapları tuvaletlerde bulunurdu.

Jisung, tuvalete girip dolabın kapısını açtı. İçeride çok fazla temizlik ürünü vardı. Hangisini kullanması gerektiğini biliyordu ama silmek için temiz bezi ilk bakışta görememişti. Dolabın ışığını açıp içeri adımladı. Dolap kapıları bazen bozuk olduğu için bir eli kapı pervazında duruyor, sırtı kapanmaması için kapıyı açık tutuyordu.

Kapı itildiğinde Jisung içeri bir adım daha adımlamıştı. Kapı üzerine kapatıldı ama Jisung'un dışarıda kalan elinin üstüne kapı kapanmıştı. Hissettiği acı bu zamana kadar hissettiği en büyük acıydı. Bağırdı. Dışarıda kapıyı kapatan insanlar, kapıyı engelleyenen ne olduğunu anlayamayıp kapıyı biraz daha itmeye çalışıyordu. Jisung ise kapının açılması için kapıyı zorlarken acıyla bağırıyordu.

"Durun! Elim! Elim! Ah! Durun!" Sonunda kapıdakilerden biri dediklerini anlayıp kapının kapanmasını engelleyen eli gördü.

"Siktir, eli sıkışmış! Sıkışan şeyi eli!" Diğerleri de fark ettiğinde kapıyı açmışlardı. Jisung, o an sadece elini çekmeyi düşünebilmişti. Eline sarılırken kendini kaybetmiş gibi ağlıyordu. Yere çöktü. Kapı üstüne kapandıktan sonra kilitlendi. Sesleri duymasına rağmen hiçbir harekette bulunamamıştı, şu an kendi acısına bile çare bulamıyordu. Dışarıdaki çocuklar kendi arasında konuşuyordu.

villain ㄲ MINSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin