you poisoned me just for another dollar in your pocket

1.6K 189 438
                                    

Final

(İntihar düşünceleri)

(Yardımcı olduğun için teşekkürler. Bölüm şarkısı; teya dora - dzanum)

Şimdi düşünce pişman olmuş muydu geçen giden zamanına? Ömrünü insanlara kendini kabul ettirmeye adamış, sevilmek için durmadan en tepeye uzanmaya çalışmıştı. Kısacık olan ama ebedi sandığı hayatının bir gününü kafasını yormadan, düşünmeden geçirememişti. Her adımını hesaplamış, kimseye güvenememişti. Sonunda sandı ki kendini kabul ettirdi birine, birilerine. En yakının ihanetine uğramak genç adam için o kadar sıradan hale gelmişti ki sonunda ne hissedeceğini bilemeden hislerini kapatmıştı. Ve şimdi de aynısını yapıyordu. Han Jisung sanki yaşamayı çok istiyormuş gibi yaşama sıkı elle tutunmuştu. Daha kendini teslim ettiği adamın kollarını ona doladığını sanarken boynunu kavrayan elleri fark etmediğinini kabullenemeden burada yağmurun altında başka düşüncelerle yürüyordu. Jisung çok şey kaybetmişti ama son zamanlarda kaybettiği en büyük şey kendiydi. Genç adam, kendini başkalarında başkaları yüzünden kaybetmişti.

Gözlerinden akan bir sıvı... Yağmurdu elbette çünkü Jisung acının ne olduğunu unutmuş gibi davranırdı. Yağmur damlaları montunun şapkasından kayarak çocuğun saçlarını ıslatıyordu. Jisung, şapkasını biraz daha öne çekerken hızlı adımlarına biraz daha güç vererek koşmaya başladı. Başkalarına göre küçük sayılan gözleri sonuna kadar açılmış girdiği her sokaktaki insanları izliyordu. Ya şu sivil polisse? Felix'e güvenmeli mi? Bu zamana kadar sustuysa susar değil mi? Benim olduğumu kanıtlayabilir mi? Ve dahası...

Genç adamın gözü birini daha arıyordu. Minho. Minho'nun bu sokaklarda kendisi için olup olmayacağıı merak ediyordu ama hiçbir gölgede görememişti eskiden hayatını adayacağı adamın ifadesiz yüzünü. Ya gerçekten gitmişti ve bitmişti Minho ya da her zamanki gibi iyi saklanıyordu ama Jisung ilki olduğuna emindi. Konu Minho iken kendini kontrol edemiyordu. Geceleri ağlamakla geçmemişti, hayır. Ama biraz insandı ve yıkılmıştı. En başında Minho'nun iyi biri olmadığını biliyordu. Hayatında bir kere kendine yanılma payı vermiş ve yanılmıştı. Lakin... Kafasında nasıl oluştuğunu bilmediği bir çocuk vardı Jisung'un. Bir çocuk sesi durmadan Minho için ağlıyordu. Jisung, aşk sandığı olayın aslında ihtiyaç giderme olduğu kanısına vardı ve kendine böylece teşhis koydu. Kafasındakini bitiremese de kafasında bitirdi. Sonunda Minho'nun böyle bir şey yapmasını beklemişti ama kendisine değil. Peki ya video? Daha fazla kafasını karıştırmamak için ders videosunun sesini açtı. Kulağındaki kulaklık eskisi kadar etkili olmasa da düşünmeyi kesip derse odaklanmıştı.

Birkaç sokağı da döndükten sonra okulun kapısına yaklaştı. Ve işte. Felix, kapıda duruyordu. Hyunjin ve Jeongin de ondan biraz uzaktaydı. Hyunjin ve Jeongin dünyanın bütün dertleri sırtlarındaymış gibi sigaralarının dumanını tüttürüyor ve ikisi de Felix'ten bihaber duruyordı. Onları uzaktan izleyen siyah saçları ve yaşlı gözleriyle bir okulun kapısına bir de geçmişi olan arkadaşlarına bakan Felix'i görmemişlerdi. Onu görüp tanıyan tek kişi Jisung'tu. O da bakışlarına tam anlam veremedi zaten önemli de değildi onun için. Jisung, sakince ilerledi. O sırada kendisine baktı Hyunjin. Seni korkutanlara asla korktuğunu belli etmemeliydin. Hyunjin'e baktı anlık. Gözleri zaten kendisinde değildi, kısık gözlerle Felix'i izliyordu. Onun kim olduğunu anlamaya çalışıyor olabilir, diye düşündü Jisung. Hyunjin de Felix'i arıyordu. Önce Felix onları bulmuştı. Jeongin, Hyunjin'in önüne geçtiğinde bakışlarını da çekti Jisung.

Biraz ötede Minho ve Chan vardı. İkisinin de ruh hali kötü duruyordu ama sahte bir enerjileri vardı. Minho, Chan'ın omzuna vururken şunu dedi. "Birinci şimdiden sensin, rahat ol." Jisung, nefes verdi. Sanki derin bir rüyadan uyanmıştı ve her şey eskiye dönmüştü. Birkaç ay önceki ilk güne benziyordu. Herkes gibi o da eskiye döndü. Kimseyle ilgilenmeden sınıfına ilerleyip gidip sırasına oturdu.

villain ㄲ MINSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin