sharing my heart, it's tearing me apart

1.2K 162 72
                                    

Genç adamın zayıf ve sağlıksız parmakları göğsünde uzanan adamın saçlarında gezindi. İki çocuğun da dünyası tam şu anda durmuştu ve geri dönmek için hiç hevesli değillerdi. Minho, bu gece de işten geldikten sonra çok yorgun olduğunu söyleyerek Jisung'un yanına kıvrılmıştı. Jisung'un birkaç gündür ertelediği teklifini kabul edeceğini söyleyerek... Bu evde kalalı on gün olmuştu ve Jisung'un raporu 4 gün sonra bitecekti. Hala tekerlekli sandalyeye bağımlı olsa da bu evden gitmek istiyor fakat Minho'yu bir türlü ikna edemiyordu. Rahat hissettiren tek konu Bay D.'ye şu anki telefonundan ulaşıp işlere bir süre daha ara vereceğini iletmiş olmasıydı. Rahatsız hissettiren şeylerden biri de Felix'in hala ortada olmaması ve Jisung'un onu deli gibi merak etmesiydi. Bay D.'ye sürekli kontrol mesajı atıyordu.

"Minho?" Karanlık odada dağıldı hırıltılı ses.

"Hannie'm."

"Yarın gidelim mi?"

"Neden gitmeyi bu kadar istiyorsun, Jisung?" Minho, doğrulup Jisung'un gözlerine baktı.

"Okula gitmek istiyorum, öğrencilik hayatıma devam etmeliyim, çok geri kaldım." Minho, derin bir nefes verdi. O sırada Jisung'un zihnine Minho'nun en çok değer verdiğini düşündüğü kişi düştü. Bang Chan. Chan, çoktan onu geçmiş ve birinci olmuş olmalıydı. Jisung'un dişini gösterme zamanı gelmişti, daha fazla geç olmadan buradan çıkmalıydı.

"Raporunun bitmesine daha var, hem sana Chan'ın notlarını getiriyorum zaten. Hiçbir şeyden geri kaldığın yok." Jisung, Chan'ı bir tehdit olarak görmüyordu. Kesinlikle arkadaşlardı.

Jisung, etrafıa baktı. Kısa bir sürede Minho'yu ikna etmeliydi. "Burada başbaşa kalamıyoruz, Minho."

"Hannie?"

"Ne?"

"Ne ima ediyorsun?"

"Ne anladıysan o, Minho." Dudaklarımı yaladı, Jisung. "Dün gece erekte olduğunu gördüm. Eğer yalnız olsaydık görüp uzaklaşmakla kalmazdım."

"Yarın gideriz." Jisung, Minho'nun kirpiklerini sevdi.

"Teşekkür ederim."

"Seni ne mutlu edecekse küçük yıldızım..."

"Seninle içmek?"

"Hayır, Jisung." Jisung, derin bir nefes verip kafasını salladı. Bu üçüncü reddedilişiydi ve daha fazla zorlamayacaktı. Artık kendisinden bir şeyler saklandığında kesinlikle emindi ama Minho'nun zamanla ona açılacağını düşünüyordu. Çünkü bahsi geçen şahıs Minho idi. Minho, Jisung için birkaç kez ölümün kıyısından dönmüştü. Ne kadar kötü bir şey çıkabilirdi ki altından? Jisung, emindi ki Minho ne yapmışsa bir nedeni vardı ve ne yapmışsa onu affedecekti. Sevgi böyle bir şeydi, değil mi? Öyle miydi?

•••

Minho'nun evi olduğunu söylediği yere taşınalı çoktan bir günü geçmişti. Jisung'un fizik tedavisi devam etse de evin içinde tekerlekli sandalyeyi kullanmıyordu. Ev diye bahsi geçilen de yıkık dökük dört duvarla çevrilmiş bir odaydı sadece. Mutfak bile öylesine sonradan eklenmişti. Tuvalet ve banyo evdeki en temiz yerdi çünkü Minho daha önce yanında kaldıkları doktordan rica ederek banyoyu ve tuvaleti yeniletmesinde yardımcı olmasını istemişti. Bunu Jisung taşındıkları gün salon ve banyo arasındaki farkedilebilir ayrımı gördüğünde Minho'ya sorarak öğrenmişti.

Minho tencereyi kanepede oturan Jisung'un önündeki sehpaya götürürken 'Altlık, altlık.' diye bağırıyordu. Jisung onun bu haline gülüp diğer masadan aldığı altlığı sehpanın üstünü yetleştirdi.

"Bu gece özel bir yemek yapacağını söylemiştin." Jisung konuşurken sarıldığı yastığı yanına fırlatıp poposunu kaydırarak sephaya yaklaşmıştı. Minho tekrar mutfağa gittiğinde Jisung da önündeki hazır erişteyi karıştırıyordu. Sehpanın üstünde az önce izledikleri dizinin donmuş bir görüntüsünü yansıtan Jisung'un çalışma laptopu vardı. Buraya geldiğinden beri çalışmak için kullanmamıştı. Ekranda iki gençerkek öpüşüyordu ve o anla birlikte Minho ayaklanıp acıktığını söylemişti.

villain ㄲ MINSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin