can we be friends?

1.5K 200 68
                                    

* Bu işareti gördüğünüzde medyadaki şarkıyı açar mısınız? Mutlaka izleyin, lütfen.

•••

Gözlerimi şehrin ışıkları yüzünden karanlık örtünün arkasına saklanmış, orada olduğunu umduğum yıldızlarda gezdirdim. Gerçekten görünürde en ufak bir yıldız bile yoktu fakat ben onların varlığını biliyordum. Onlar da, ben ve Minho gibi şehrin kalabalığından saklanıyordu. Kendi düşünceme nefesimi verdim. Zihnim kontrol edilemez bir şekilde romantik oluyordu bazı zamanlarda, bunun aptalca olduğunu bildiğim benliğim romantik olan kişiliğime zorbalık yaparcasına güldü. Diğeri saklanırken baskın benliğim, onun düşünceleri zihnime doldu. Yıldızlar sadece şehrin ışıkları yüzünden gözükmüyor. Bunun nedenini biliyor musun? Hayır, bilmiyorsun. Cahilsin, Jisung. Kendi düşüncülerim kişiliğimle ilgili daha bir sürü daha eleştiri sıralarken kafamdaki sekmeleri kapatmaya çalıştım, ama onu susturmayı becerebildiğim olmamıştı daha önce. Soğuk yüzünden sıkça dalıyor, gerçeklikten sapıyordum. Vücudum, akciğerlerime dolan soğukla bir kez daha titrediğinde montumun kolunu biraz daha indirdim. Bu sırada Minho sonunda yanıma oturabilmişti. Aldığımız yemek paketinin çantasını yırttı ve benim için minik bir sofra bezi oluşturdu. Daha sonra yemeğimi hazırladı. Her hareketini incelemiştim. Yapmamasını söylemeden sadece inceledim. Çünkü anlamıyordum, neden bu kişiye dönüştüğü hakkında en ufacık bir fikrim yoktu. Minho'yu anlamak için de sadece izlemek yetmiyordu.

Motorla süren yolculuğumuzun sonunda Minho, bütün şehri görebileceğimiz bir tepede durmuştu. Buranın neresi olduğunu bilmiyordum fakat bu güzel manzarasına rağmen yalnız olduğumuza göre Minho tarafından keşfedilmiş bir yer olduğunu düşündüm. Yere benim için ceketini serdi, itirrazlarımı kabul etmedi. Yere oturmazsın, biliyorum. Bu cümleyle ikna edildim. Ben oturduktan sonra bir arama aldı ve motorun arkasına doğru gitti. Konuşmasını benden uzakta yaptı. Bu kesinlikle şüpheliydi fakat ondan şüphelenemiyordum. Zihnim kontrolü bana vermiyordu, bunu algılayamıyorum.

Hayatım boyunca zekam ve duygusuzluğumla gurur duydum fakat şimdi hiç tanımadığım birine mi güveniyordum? Hayır, bu güven değildi. Güven duygusunu tatmadığım için bilmiyordum belki de ama hiç güvenmiş gibi hissettirmiyordu. Minho'dan hala şüpheleniyordum. İçimdeki bir his sürekli onu kontrol etmem gerektiğini söylüyor, diğeriyse rahatlamamı söylüyor. Ben ise şu an Minho'nun benim yemeğimi açışını izliyorum. Sanırım kontrolleri başkasına geçireli çok olmuştu.

Neden sadece bana yemek aldı ki? Bu çok şüpheli, onun da acıkmış olduğunu biliyorum. "Kendine neden almadın?" Belki de kontrol hala bendedir.

"Aç değilim."

"Yemek istemiyorum."

"Hasta bir halin var, ye şunu."

"İstemiyorum." Bakışlarımı şehrin ışıklarına çevirdim. Emir verilmesinden nefret ederim, özellikle de Minho tarafından emir verilmesinden nefret eder oldum.

Yanımdaki hareketlenmenin farkındaydım, gözümün ucuyla bakıp bir şey göremediğimde kafamı çevirdim. Minho, elindeki hamburgeri bana uzatıyordu. "Ye." Omuz silktim. Bana bebek gibi davranmasından olabilir, onun yanında daha da çocuklaşmak istiyordum. "Anladım." Burgeri ağzına götürüp büyük bir ısırık aldı. Nasıl anladın? Ona güvenmediğimi, o yemeden yemeyeceğimi nasıl anladı? Minho'nun aptal olmadığının farkındayım ama tuhaf bir şekilde beni tanıyor. Çok emin bir şekilde anladığını söyledi. Onun yavaşça çiğneyip yutmasını beklerken gözümün önüne rüyamdan bir kesit düştü yine. Görüntüler kesik kesikti ama içeriğini anlamıştım. Minho'nun bana uzattığı bir içecek vardı ve ben, o içmeden içeceği içmiyordum. Kaşlarımı çattım.

villain ㄲ MINSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin