911 *H-2

2K 219 225
                                    


"Minho, dur." Hyunjin, asma kattan bağırdı. Minho, arkasını dönüp yukarıya baktı. Gördüğü kişi karşısında ciğerlerindeki sıkıntılı havayı dışarı boşalttı.

"Ne var, Hyunjin?"

"Gitme."

"Ne?"

"Gitme, bu gece burada kal."

"Neden yapayım bunu?"

"Beraber oyun oynarız, sıkılıyorum."

"Sıkıldığın için bugün çağırdın beni değil mi?", "Baban beni çağırmadığını söyledi, o odada neler yaşadığımı biliyor musun?"

"Arkadaşın daha erken gelmeliydi.", diye mırıldandı Hyunjin. Ama sesi Minho'ya ulaşmamıştı. Sesini yükselterek konuştu bu sefer. "Gitme."

"Siktir git, Hyunjin."

"Minho, dur lütfen." Hyunjin, koşarak aşağı indi. İnerken sürekli 'lütfen' diye sayıklıyordu. İndiğinde karşısındaki çocuğa daha fazla yaklaşmadan durdu. Panik halinde olduğu her halinden belliydi. Sürekli hareket ediyor, elleri ve parmaklarıyla oynuyordu.

"Burada kalsan olmaz mı?"

"Ne istediğini açıkça söyle, Hyunjin."

"Gitmeni istemiyorum." Minho, güldü. Kafasını olumsuz anlamda sallayıp kapıya yöneldi.  "Kime gidiyorsun yine? Senin evin burası."

"Sana ne?" Ona dönmedi bile.

"Gidersen pişman olursun."

"Gitmezsem de olurum." Kapıyı açıp çıktı. Arkasında çaresiz birini bırakmıştı.

•••

Dört Ay Önce

Hyunjin, yeni okuluna girmeden önce sırt çantasının omzuna asılı olan ipini düzeltti. Yamuk asılan çantayla birlikte tamamen dağınık bir görüntüye sahipti çocuk. Sarı saçları, tek bir tarak darbesi yemiş gibiydi. Gömleğinin önü açık, içerideki siyah tişörtünü sergiliyordu. Sadece görünüşü bile onun yabancı okullardan geldiğini kanıtlar düzeydeydi. Sarı saçlarını geriye tararken okula adımını attı. Attığı birkaç adım bile insanların çoktan ilgisini çekmeyi başarmıştı; birçok göz onun üstünde, bir ünlü olup olmadığı hakkında tartışıyordu.

Hwang Hyunjin, diğerlerinden daha gösterişli bir hayata sahip olsa da en az onlar kadar basit bir çocuktu. Çocuğun gözleri ilgiyle parladı. Dün İngiltere'den dönmüştü ve orada bu kadar ilgiyle karşılanmamıştı, üstelik döndüğünde kardeşinin ilgisini de görmemişti, hoş kardeşini de görememişti. Duruşunu dikleştirirken adımlarını yavaşlattı. Bu durumdan hoşlanmıştı. Oysa buraya gelirken ne karamsar düşünceleri vardı. Son sene geldiği için dışlanacağını ve ezileceğini düşünmüştü. Kore'den yıllardır uzak olduğundan sadece izlediği dizilerle biliyordu ülkesindeki liseleri. Minho, bir keresinde ona gelmemesini söylemişti. Hyunjin'in hayranlıkla izlediği okula gelmemesini söylemişti. Belki de mutlu olmamı istemedi, diye düşündü.

Hyunjin, ilerideki gruba ilerledi. Onlara yaklaştığında aksanının kaybolmamış olmasını umuyordu.

"Lee Minho'yu gördünüz mi? Şu boylarda, son sınıf." Tarif ederken karşısındaki çocukları izledi. Aralarından biri güldü.

villain ㄲ MINSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin