labrinth, zendaya-all for us (media)
•••
Soğuk ve karanlık olan bu odanın varlığına gözlerini yumdu çocuk. Gözlerini öyle sıkıca kapattı ki buradaki kendi varlığını bile inkar ediyormuş gibiydi. Çıplak sırtına değen soğuk beton onun kaçmasına izin vermedi. Sırtına değen duvar çıkıntıları; yarasına sürttü, çocuğun canını yaktı bir kez daha. Çıplak ve açık yaralarla dolu olan bu beden soğuktan titriyordu.
Minho, korkuyla kafasını kaldırdı kendine çektiği dizlerinin üstünden. Babası gelmeden önce çıkarıp etrafa fırlattığı gömleğini bulabilmek için bakındı. Ama karanlık odanın ona bir şey sunacağı yoktu. Odaya giren ufacık ışık, Minho'nun karşısındaki duvarın minik penceresinden geliyordu. Aynı pencere, bu soğuk odanın da kaynağıydı. Kafasını kaldırıp bakabileceği tek yere baktı, çocuk. Oradan başka bir yere bakması da imkansızdı. Karanlıktan hoşlanmazdı. Jisung da, karanlıktan hoşlanmazdı. İkisi de korkuyordu karanlıkta yalnız olmaktan ya da yalnız olduğunu sanmaktan.
Minho; ne zaman bir yere baksa orada onun için bekleyen, gözleri buluştuğu anda onu öldürecek bir yaratığın olduğunu düşünüyordu. Çocukça bir düşünceydi belki, o da çocukluğunda edinmişti bu fobisini. Çocuğun, bedeni titredi soğuklukla. Minho, vücuduna sarılırken titrek bir nefes verdi odaya. Çenesini dizlerine yaslayıp gözlerini kapattı. Sonsuza kadar burada kalmayacaktı, sakin kalmaya odaklandı. Güçlü kalmaya odaklandı. Çırpınıp bağırmanın, aptalca korkmanın bir anlamı olmadığını düşünüyordu. Yerde olmanın bir anlamı olmadığını düşünüyordu. Kollarını sıvazlayıp çaresizce ısıtmaya çalıştı bedenini.
Hayatın ne kadar adaletsiz olduğunu düşündü. Onu bu karanlık odada, yaralarıyla birlikte, o yaralara neden olan babası kilitlemişti. Evin planında panik odası olarak çizilen bu oda Minho'nun panik yaşayacağı odaydı. Kalın, boyasız beton duvarlara sahip odanın kalın bir demir kapısı vardı. Hepsi Minho için miydi? Bilmiyordu, çocuk. Tek bildiği burası onun için kaçılacak bir yer değil, kaçılması gereken bir yerdi.
Demir kapının minik penceresinin sürgüsü açıldı. Minho, kafasını kaldırmadı. Babasının geldiğini düşündü. Bacaklarını biraz daha kendine çekti. Babasının girmesini istemiyordu ama en azından bu karanlık odada yalnız olmayacağını bilmek içine biraz da olsa su serpmişti. Yiyeceği dayağı görmezden geldi, vücudu çoktan alışmış olmalıydı.
Sürgünün açılmasının ve odayı minik bir ışık kaynağının doldurmasının üstünden bir süre geçmesine rağmen hala duymadığı kapının açılma sesine kaşlarını çatarak tepki verdi. Babası olsa çoktan girerdi. Kafasını kaldırdı, Minho. Onunla aynı doğrultuda olan kapıya doğru baktı. Orada birinin olduğunu yere düşen kafa gölgesinden anlayabiliyordu. Bacaklarını serbest bırakıp onu izleyen gölgeyi izledi. Babası değildi, ona biri ışığı açmıştı. İç çekip vücudunu serbest bıraktı, kafasını geriye yasladı. Evin çalışanlarından birinin olduğunu düşündü. Pek çoğu ona bakmak için gelirdi buraya. Onlar için eğlenceli vakit geçirmenin bir yoluydu, hepsi olmasa da babasıyla çalışan insanların en az onun kadar canavar olduğunu öğrenmişti.
Minho, bir süre daha bekledi kapının önünde dikilen kişiyi. Adımlarından erkek olduğunu düşündüğü kişi kapının arkasındaki koridorda odanın bir ucundan diğer ucuna adımlıyordu. Minho, kaşlarını çattı. Yeni bir çalışan mı bulmuştu onu? Onu çıkarmak için mi gelmişti? Avcunu duvara yaslayıp yerden de destek alarak doğruldu. Çıplak ayaklarıyla birkaç adım attı kapıya doğru. Adımları duyan kişi, sürgünün önünden kayboldu. Minho'nun görebileceği açıdan çıkmıştı.
"Hey.", dedi çatallaşmış sesiyle. "Beni buradan çıkarır mısın? Her kimsen... Sana ödemesini yapacağım." Neyle ödeyeceğini bilmiyordu. Minho, kapının yanındaki kişinin iç çekişini duydu. "Korkma, korkma. Sadece beni çıkart, kimseye söylemeyeceğim." Minho, elleriyle demirlikleri tuttu. Yanda duran kişiyi görmeye çalıştı. "Beni buradan çıkarır mısın?" Orada duran adamın yan yan kaydığını gördü ayak ucundan. Sinirle demir kapıya vurdu. "Siktiğimin şerefsizi bir halta yaramıyorsun!" Adam, sesle irkildi. Hızlı adımlarla merdivenden yukarı çıktı. Minho, küfredip bir kere daha vurdu. Yere, kapının önüne çöktü. Belki geri gelirdi, belki gelmezdi ama şimdilik arkasındaki ışık kaynağına güvendi. Aydınlık her zaman güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
villain ㄲ MINSUNG
Fanfiction[şiddet, cinsellik, argo, istismar, olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar, yetişkin içerik] "Neden insanlardan bir canavara dönüştüğüm için özür dilemeliyim? Kimse beni buna sürüklediği için özür dilemedi." [Bu kurgu, kişi ve kurumlardan bağıms...