"Hadi." dedi, Minho, bir çocuk gibi heyecanla yerinde doğrulurken. Jisung, ona kaşlarını çatarak bakarken tekrar konuştu. "Şehir dışına çıkalım."
Jisung, gözlerini büyüttü ve dudaklarını büzdü. Farkında olmadan kalınlaştırdığı sesiyle konuştu. "Ne? Ne diyorsun? Şimdi mi?"
Minho, üstündeki tozları silkelerken kafasını salladı. "Şimdi istemiyorsan yarın çıkarız."
"Olmaz, sınav haftası yaklaşıyor." Jisung, pisliklerini toparlarken görmemişti ama Minho, göz devirmişti.
"Doğru, yaşamaya değmeyecek bir hayat için kendinizden ödün vermeniz gerekiyor."
Jisung, hala üstünü silkelerken konuştu. "Sistemi değiştirebilir misin?" İlgili bir dinleyici gibi Minho'nun gözlerine bakmaya çalıştı.
"Keşke."
"Evet, bu yüzden boyun eğmelisin ve ondan faydalanabildiğin kadar faydalanmalısın."
Minho, kaskını takarken konuştu. "Umarım pişman olmazsın."
Jisung, Minho'nun onun için getirmiş olduğu kaskı kafasına taktı. Daha önce kendisi için yere serilen ceketi de beline bağlamıştı. Minho'ya konuşmasına odaklanamıyor, muhtemelen şu an belini keşfetneye başlamış olan türlü türlü yaratıkları düşünüyordu. Bunlardan biri de baş düşmanı karıncalardı. Yerde otururken üç tanesini öldürmüş, kovmayı başardıklarını da uzaklaştırmıştı ama yine de kaşınıyor gibi hissediyordu. Minho, bindikten sonra bindi. "Hadi, hastaneye gidelim." dedi konuyla artık ilgilenmediğini belli etmek için.
"Nasıl hissediyorsun?" Motoru çalıştırmadan önce konuştu.
"İyiyim." Jisung, hareket etmeyi bekledi.
"B-..." Jisung, duraksayan Minho'nun beline daha sıkı sarıldı.
"Hey, nede-..."
"Şş, Jisung!" Sessiz bir kükremeydi. Jisung, sessiz oldu. Bir sonra sana Minho'nun duyduğu sesleri kendi de duydu. Lastiğin toprakta çıkardığı sesti. Sıklardı, tek tekerlekli olduklarını düşündü Jisung. Motorlular geliyordu. Evinin çevresindeki ekip olabileceğini düşünse de aynı zamanda da mantıksız buluyordu. Onları buraya kadar takip edip kalkmalarını mı beklemişlerdi? Minho'nun ismini mırıldandı. Yine ona sığınmıştı, nefret ediyordu bundan ama korunacağını da biliyordu. Onun küçük yıldızıydı. Minho, yıldıza bakmaklardan hoşlandırdı ve içine rahatlardı yıldızlar onun. Korunurdu değil mi?
"Korkma, Hannie." Sanki düşüncelerini okuyormuş gibi konuşmuştu yine.
"Korkmuyorum." Tabii ki, en güçlü sensin Jisung. "Neden hareket etmiyoruz?"
"Seslere dinle, anlarsın." Jisung, Minho'ya itaat edip sesleri dinledi. Motorlu taşıtların çıkardığı tekerleğin sesleri geliyordu fakat herhangi bir motor sesi ulaşmıyordu kulaklarına. Yanılmış mıydı? Araba mıydı onlar? Hayır, imkansızdı. Ormanın ağaçları çok sıktı, ve bir arabanın geçmesi için hiçbir şans yoktu. Motorlulardı emindi. Sessizdiler, Minho'nunkinin aksine. Anladı, Jisung. Hareket ederlerse yerleri belli olacaktı çünkü Minho'nun motoru ses çıkarıyordu. Minho'nun gizlenmesinden gelenlerin kaçmaları gereken kişiler olduğunu anladı.
"Onlar mı?"
"Sesler, Jisung."
"Ses gelmiyor." Minho, kafasını salladı.
"Pahalı modeller." Buradan anlamıştı. Minho'nunkinden daha pahalı modeller olduklarından ses çıkarmıyorlardı. Düşününce evinin çevresindeki grubun olabileceğini düşündü.
"Ne yapacağız?", dedi çaresizce.
"Bana güveniyor musun?" Minho, kaskı yüzünden kafasını tamamen çeviremiyordu ama yine de çevirebildiği kadar çevirdi. Jisung'un huyunu çözmüştü, tahmin ettiği gibi çocuk kafasını salladı. Jisung, sıkıca sarıldı Minho'nun beline. Ona güvenmiyordu bu arada, eğer tartışmak gerekirse. Sadece ondan başka güvenebileceği biri yoktu ve Minho'nun altındaki motor onlar için bir şans oluştutuyordu. Minho'ya yaklaşabildiği kadar yaklaşıp onunla bir bütün oldu.
"Hannie.""Hm?"
"İndiğimizde dudağımı ısırır mısın?"
Jisung, kollarının sıkıştırdığı karna bir yumruk attı. "Kes sesini." Jisung, Minho'nun gülüşünün sesini duymuştu. Onunla böyle konuştuğuna inanamıyordu bazen. Sürekli kendini frenlemek istemesine rağmen cümlesinin sonunda kendini Minho'ya koşarken buluyordu. Neydi onda bu kadar ilgi çekici olan? Boş bulunduğu bir vakitte bunun değerlendirmesini yapacaktı kesinlikle ama şimdilik sadece bu durumdan kurtulmak istiyordu.
"Sıkı tutun.", dedi Minho. Jisung, sözünü dinledi. Mümkünmüş gibi biraz daha sarıldı vücuda. Minho motoru çalıştırdığında sesle birlikte hareketlendiler. Minho düşünmeden ya da fazlaca düşündükten sonra, aslının ne olduğundan emin olunmazdı, ormana girdi. Bir yılan gibi kıvrak fakat gürültü bir şekilde ağaçların arasından geçerken ormanın içindeki sesler de arttı. Yere düşen yapraklar daha çok çıtırdıyor, motorlar hızlandığında çıkan toplu ses ormanı ve Jisung'un kulaklarını dolduruyordu.
Jisung, gözlerini yumdu diğer gruptan birkaç motorluyu gördüğü zaman. Haklılardı evinin önündeki gruptu bunlar. Giyimleri aynıydı ve bu motoları daha önce görmüştü, Jisung. Çatırdayan yaprakların sesi ve bağırışmalar ormanı doldururken, Jisung uyanmayı bekliyordu. Yeni hayatının temposuna alışamamıştı ve nedenini bilmediği her şey onu daha da yoruyordu. Altlarındaki motor daha da hızlanıyordu bu sırada.
Minho, hiç durmadan hatta daha da hızlanarak sık ağaçların içinden geçiyordu korkusuzca. Belki korkusuzca denilmezdi fakat hayran olunası bir soğukkanlılığa sahip olduğu kesindi. Ondann beklenilen de buydu, bunun için yetiştirilmişti. Korkutucu, soğukkanlı ve gaddar olmalıydı. Daha önce bir yaşıtının yanında bu kimliğini kullanmamıştı. Yaşıtlarıyla, Chan ve Jisung'la, sanki hiç çıplak elle adam öldürmemiş gibi takılıyordu. Oysa şimdi gerekirse, eğer gerçekten gerekirse, bu durumdan kurtulmak için birkaçını öldürebilirdi. Fakat ne kendi başını belaya sokmak istiyordu, ne de Jisung'unkini. Çünkü biliyordu ki peşindeki motorlular da onun yaşıtından başka bir şey değildi ve liderlerinin emriyle hareket ediyorlardı. Minho, Jisung'un yanında takındığı kişiliğini kaybederken yüz hatları giderek sertleşti. Jeongin... Eğer Jisung zarar görürse seni öldürürüm.
Sonunda sık ormandan çıktılar, onlarla birlikte birkaç motorlu daha çıkarken Minho çoktan daha boş olduğunu düşündüğü yola yönelmişti. "Hannie, iyi misin?"
"Midem bulanıyor." Minho'nun motoru asfaltta faha da hızlanmıştı. Ses, Jisung'un başını ağrıtıyor; hız, midesini bulamıyordu. Üstüne bir de vücuduna hissettiği kaşınmalar vardı. Kovalanıyorlardı. Jisung'un hayatı gözünün önünden geçerken ağlamak istedi, ne boşa harcamıştı hayatını.
"Dayan, bebeğim."
"Belimde böcek var." Arkalarında bir grup motorlu vardı.
"Ne?" Minho, duymuştu ama anlayamamıştı.
"Göğsüme çıkıyor, kaşınıyorum." Minho, cevap vermedi. Önündeki kavşağa odaklanmıştı. Hızını arttırdı, arkasına baktığında yavaşlayanları ve kendisi gibi asfaltı yakanları gördü. Önüne döndü hızlıca, burada birkaçından kurtulabilirdi. Sandığı gibi de oldu. O, ustaca dönüşünü yaparken hızlananlar tekerleklerini eritirerek durdu; yavaşlayavanlar ise hala arkasındaydı ama aralarında mesafe vardı. Şimdi, Jisung'la ilgilenebilirdi.
"Jisung?"
"Efendim!" Motorun sesi o kadar fazlaydı ki bağırmak zorunda kaldı.
"İyi misin?" Jisung, arkasına baktı. Mesafeyi kapatmaya başlamışlardı.
"Minho, geliyorlar." Minho, biliyordu ama burada hızlanırsa mobeselere yakalanacaklarını da biliyordu. Normal hızda sürerken mesafe kapatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
villain ㄲ MINSUNG
Fanfiction[şiddet, cinsellik, argo, istismar, olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar, yetişkin içerik] "Neden insanlardan bir canavara dönüştüğüm için özür dilemeliyim? Kimse beni buna sürüklediği için özür dilemedi." [Bu kurgu, kişi ve kurumlardan bağıms...