billie eilish-everything i wanted (media)
•••
Jisung, elindeki baltayı yerde yatan Minho'nun kafasına bir kez daha indirdi. Her vuruşunda bir kahkaha daha yankılanıyordu. Her indiriş ona hayatında hiç tatmadığı bir zevk duygusu yaşatıyordu. Yerde gözleri açık bir şekilde yatan bedenin kalbine bir kez daha indi balta. Jisung, güldü.
"En zavallı sensin, Minho!" Çocuk, neşeyle takrarladı. "En zavallı sensin!"
Jisung, nefes nefese ama mutlu olduğu yer halinden belli olan ifadesiyle kendini yere, ölü bedenin yanına attı. Sonunda ondan kurtulduğu için çok mutluydu. Elindeki baltayı havaya kaldırıp baktıktan sonra uzağa bir yere fırlattı. İçinde hiçbir yakalanma korkusu yoktu.
Bir kez daha kahkaha attı. Kahkaha atarken o kadar zevk alıyordu ki bacaklarını kendine çekerek gülüyor, ara sıra sağa sola dönüyor sonunda gülmekten ağrıyan karnını tutuyordu. Ağrıya katlanamadığında nefeslenmek için durup kastığı vücudunu gevşetip nefes nefeseyken gökyüzünü izledi. Güzelliği Jisung'u her seferinde büyülüyordu. Harika değildi, anlatılacak bir özelliği yoktu. Yukarıda işte... Ama çok berrak. Jisung, sorunlarının küçük olduğunu hissediyordu, bu hissi seviyordu. Daha mantıklı düşünmesini sağlıyordu.
Orada uzanırken zaman su gibi akıp gitti, şimdi gece olmuştu ve gökyüzünde birkaç küçük yıldız vardı. Odasındaki küçük yıldızları hatırlattı ona. Normalde loş ışıkta uyurdu, korktuğu için, ama Minho'nun hediyesinden sonra ışıkları açmasına hiçbir zaman gerek kalmamıştı. Minik yıldızlar tepede parlıyor, Jisung da onları izlerken uyuyakalıyordu.
"Güzeller değil mi?" Ölü olduğunu sandığı beden konuştu.
Jisung, başta kafasını sallasa da gözlerini büyütüp yanındaki ölü bedene baktı. Hızlıca doğrulup kalçasının üstünde geriledi. Minho, konuşmuştu ama ölmüştü o. Öldürmüştü onu. Nasıl konuşmuştu?
Minho, doğruldu. "Güzeller değil mi, Jisung?" Ona baktı. "Daha fazla görmeyi dilerdim. Ama öldüm." Gökyüzüne baktı. "Beni öldürdün." Jisung'a baktı. "Üzüldüm çünkü beni tanımıyorsun bile." Jisung, ona şaşkınlıkla bakarken gülümsedi. Avucunda sıktığı toprağı kaldırırken ona baktı. "Toprak... Boşluklu... İçinden görebilirim değil mi?" Jisung, anlayamıyordu. Hiçbir şeyi anlamamıştı.
"Neyi?" diyebildi, Jisung. Bir akılsız gibi. Kafası değil, sadece ağzı çalışabildi.
"Gökyüzünü... Ve..." Jisung, merakla devamını bekledi. İçinden ona 'kaç, koş' diye bağıran bütün seslere algılarını kapatmıştı sanki. "Beni öldürdükten sonra senin nasıl yaşayacağını!" Jisung, bir anda Minho'yu üstünde bulmuştu. Onu itip kurtulmaya çalışırken çocuk boğazına çakı dayamıştı. "Beni öldürdün! O zaman sende öl! Benden farkın yok, Jisung!"
"Sen canavarsın!" Jisung, üstündeki bedenden kurtulmaya çalışırken haykırdı.
"Sen de dönüşümdesin." Minho'dan duyduğu son cümle bu oldu. Zihni, uyandı.
Jisung, ter içinde kaldığı yatakta gözlerini hızlıca açtı. Okula gitmek için uyandığı ilk günüm sabahında kabus görmüştü. Üstelik garipti de. Tekrar yatağa uzanıp bir süre daha yıldızları izledi. Saati bilmiyordu ama gün yeni ışımaya başlamış gibiydi. Birazdan alarmının çalacağını düşündüğü için yatmaya devam etti. Birazdan gerçekten de alarmı çaldı. Kapattıktan sonra kalkıp okul günleri rutinini gerçekleştirdi. Elini yüzünü yıkadı, masanın başına geçip çalışacakları konulara evden çıkma saati gelene kadar göz gezdirdi, vakit gelince hazırlanıp evden çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
villain ㄲ MINSUNG
أدب الهواة[şiddet, cinsellik, argo, istismar, olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar, yetişkin içerik] "Neden insanlardan bir canavara dönüştüğüm için özür dilemeliyim? Kimse beni buna sürüklediği için özür dilemedi." [Bu kurgu, kişi ve kurumlardan bağıms...