Uzaklaştırma-1-

581 27 5
                                    

Gerçek olmasını istediğiniz bir sürü şey vardır. Hayalleriniz, dualarınız, konuşmalarınız ve en önemlisi rüyalarınız. Herkes hayatında en az bir kere bir rüyasını gerçeğe dönüştürmek ister benim de var ama şuan konumuz bu değil. Bir ay önce tam bugün gittiğim gibi okuldan geri dönmüştüm. Okul kapalı mıydı? Keşke ama hayır. Ben okuldan uzaklaştırma almıştım.
Hadi bakalım uzaklaştırma aldığım okula dönüş günüm. Benim için fark eden bir şey yoktu ha okuldayım ha gitmiyorum. Tek güzel yanı ödev yok. Üzerimi değiştirdim ve odamdan çıktım. Merdivenlerden atlayarak indim.

Annem her zamanki gibi aceleyle bir oraya bir buraya koşuyordu. Kulağına küpelerini takmaya çalışırken ayakkabısını giyiyordu. Yetenekli kadındır Gökçe.

"Hey!"
Az daha babamın üzerine düşmek üzereydim sonunda mutfağa girmiştik. Kahvaltıya oturdum. Masa sanırım benim için değil İngiltere Kraliyet Ailesi için hazırlanmıştı. Sanırım benim okula dönüş günümü bütün aile kutluyordu.

"Büyükbabam nerede?"
Kafamı etrafa çevirdim yoktu halbuki en erken kalkanımız oydu bana mısır gevreği koyar geri giderdi. Yani bu adam ya uyuya kaldı ya da kendisine sevgili yaptı. Birinci ihtimal düşük çünkü ordudan beri sürekli erken kalkma alışkanlığı vardı.

Çatalla domateslere saldırıyordum ki annem elime çatalıyla vurdu. Yüzümü buruşturup anne diye bağırdım.

"Alexandra! Anneni sinirlendirme. "

İşte evde bir tek bana böyle hitab eden kişi geliyor. Gözümü ona çevirdim askeri duruşu ve saç kesimi ile sanki 40'larına yeni girmiş gibi duruyordu. Bahsettiğim traş bu sıfıra verilene yakın değil. Anlatması zor şimdi... sert yüz hatları vardı büyükbabanın hep. Şu Robert Pattinson gibi olandan diyorum kare yani. Büyükbabamı süzmeyi bırakıp önüme döndüm. Burnuma parfüm kokusu gelince heyecanla gözlerimi annem ve babama çevirdim. Büyükbabanın parfüm kokusunu almamışlar mıydı? Ama onlar her zamanki gibi hızla bir şeyler yiyip gündemi takip etmek ile meşguldüler. Evet buradan şunu anlıyoruz beni masada tınlayan yok.

"FBI pisliklerine benzemişsin Alexandra." Büyükbabanın bu sözü üzerine herkes sadece bir saniyeliğine durdular ben gözlerimi büyükbabama diktim ve bana göz kırptı. Ben de deli gibi gülümsedim.

"FBI harikadır büyükbaba ve sana da günaydın." Diyerek cevap verdim tabağımdakiler ile oynarken. Masaya oturdu.

"Gece canım biz çıkıyoruz." Diyerek masadan hızlıca kalkan ailemin iki ferdine baktım. Gözlerimi bugün yemeğimden başka her şeye diker olmuştum. Normalde çok yemek yiyen biri değilimdir ama arkadaşlarım sayesinde kesinlikle kahvaltıya önem vermeyi öğrendim. Arkadaşlarım yüzünden bir sürü yemek öğününü atlıyordum.

Bir çırpıda yemeğimi bitirdikten sonra çantamı eşyalarımı toplayıp büyükbabanın yanağına da bir öpücük kondurup hemen evden çıktım. Ailem işkoliklerdi ama gerektiği yerde zaman ayırırlardı. Ana caddeye çıktığımda etrafı incelemeye başladım. Her zamanki gibi herkesin kafası meşguldü. Onlar bir yere bakarken ben insanların suratlarını ve binaları izliyordum. Okula bir sokak kala derin nefesler almaya başlamıştım. 'Iyi olacak işleri batırmayacaksın! Ne olabilir zaten okulun çatısında Parkour yaptın! Daha fazla ne halt yapabilirsin lan!' Herkesin tartışma sırdaşı içsesidir. Doğal olarak hepimizde var bu.

Sonunda okula adımımı attım. Eğer biraz daha kendi kendime saçmalamaya devam edersem kafayı sıyırırım çünkü. Şehrin en otantik delisi ünvanına alırdım.

Ilk gün yaptığım olaydan dolayı okula girdiğim an herkes bana baktı harika! Belki de okulun açıldığı ilk gün disipline giden ve uzaklaştırma alan ilk öğrenci olarak tarihe geçmişimdir o yüzdendir bana bu bakışları.
"Jimnastik Güzeli okula dönmüş!"
Birkaç fısıltının arasında en belirgin cümleydi. Çevreme bakındım. Bizim arkadaşları gördüm bana doğru geliyorlardı.

Parkour HırsızlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin