-19-

53 3 0
                                    

Gözlerimi kırpıştırdım. Gerçekler... özümsenmediği zaman büyük problemlere sebep olurdu. Şizofreni... çoklu kişilik bölünmesi, beyin iltihabı... bunların çoğunun belirtileri gerçeği özümseyememektir. Şuan onu yaşıyordum neden bahsettiğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Tek istediğim Hannibal tarzında bir diziye hapsolmakdı.

"Gece beni dinliyor musun? " bir anda istemsizce irkildim ve kafamı koltuktan kaldırdım. "Evet. Dinliyorum. Aslında hayır o sırada gözlerim kırpılıyordu. Artık okula gidelim mi? " dedim bana arka çıkması için Poyraz ve Lodos'a baktım ikisi de kafa salladı.

Hızla ayağı kalktım bu yüzden başım dönmüştü ve gözlerimin önü kararmıştı. Biraz ayakta bekledim ve geçtiğini hissedince ezberlediğim yollar ile odama koştum. "Hemen popolarınızı kaldırın ve çıkalım bir an önce şu lanet iş bitsin sonra kendimi dizilere vereceğim! " diye bağırmayı ihmal etmedim. Homurdanarak kalkma sesleri duydum.

Odama girince dolaptan kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Telefonumu alıp dışarı çıktım. Aşağı inip kapının önüne attım kendimi ve oturdum.

Dün akşam Poyraz dışında hiçbirimiz rahat uyuyamadık ben yarım saatlik uyku ile ayaktaydım. Lodos beni odama çıkardıktan sonra gitti ben de beş dakika sonra odadan geri çıktım ve Uraz'ın yanına gittim. Uyuyamıyordu öylece tavanı seyrediyordu. Ben de gidip yanına sokuldum ve onu uyuttum. Her an kabus görecek korkusu ile kendim uyumadım. Bir ara Lodos geldi ve o da omzunda uyudu... şuan saat 7.45'di ve biz okula gidip lanet karneyi alıp çıkacaktık.

Şu son iki ayda yemediğim halt kalmamıştı. O yaptığımız hırsızlık dışında küçük işlerimiz de oldu. Evet oldu ve hiçbiri Zencefil Yumurtası kadar büyük değildi. Bu yüzden kocaman bir sorundu. Artık hırsızdık... Parkour Hırsızları'ydık.

***

"Uraz in artık iyi olacağız güven bana bir şey olmayacak söz veriyorum. " dedim bıkkınca. Uraz hala tedirgindi. Onu ilk defa böyle görüyordum. Bu iyi değildi, iyi değildi.

En sonunda koca bir of çekip indi arabadan. "Uraz Ay Ponçiği misin? " dedim kendimi tutamadan. Ilk başta anlamadı anlamsızca bana baktı sonra düştü ve yüz hatları değişti. "Gece ya kaç ya geberteyim sen! " dedi ben önden koşmaya başladım. Hızla okulun içine koştum. Alaz ile Aras'ın sınıfına girdim ve sırada oturan ikizlerin arkasına saklandım. "Uraz ağzıma sıçacak koruyun beni! " diye bağırdım.

***

"Gece Gökyüzü, gel karneni al! " Türkçe öğretmenimizin sınıf öğretmenimiz olduğunu söylemiş miydim? O ilk gün ağzıma sıçan hoca...

"Hocam halay çekmediğiniz kaldı... " diye mırıldanarak yanına gittim.

"Bugün keyfimi bozamazsın... " dedi gülerek.

"Hocam sizin keyfinizi benim bozmama gerek yok zaten çünkü Öğrenciden kurtulduğu için halay çekecek kadar seviyesiz olan sizsiniz... " dedim sonra hızla arkamı döndüm ve sırama gömüldüm. "Takdir mi? " diye sordu Uraz. "Evet ben de çözemedim malım ama notlar yüksek işte. " diye mırıldandım Sırada Olduğum için sesim boğuk çıkıyordu.

"Görkem senden daha iyi biri... " diye seslendi hoca kendini tutamayıp. Kafamı hızla sıradan kaldırdım. Sıramdan hızla kalktım ve yürümeye başladım. "Senin bunun hakkında konuşmaya hakkın yok! " diye bağırdım.

"Terbiyeni takın!"

"Kes lan! Şurada bir amuda kalkmadığın kaldı pislik herif! Benim özel Hayatım senin bir bokunu ilgilendirmiyor! Özellikle Görkem ilgilendirmiyor. " bir sıranın üzerine çıkıp ona baktım şok geçiriyordu.

Parkour HırsızlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin