Blah blah blah -13-

49 5 0
                                    

"...Bence hocam felsefe sadece bir ders olarak görülmek yerine aynı zamanda özel bir şey olduğu da kabul edilmeli. Farklı bakış açılarının birleşimi olduğu da bilinmeli. Felsefe Yunan tarihine dayanıyor bunu hepimiz biliyoruz bu yaşımıza kadar öğrendik artık. Ama önemli olan şu felsefe neden hayatımızın dört bir yanında? Sizden istediğim şu aşk acısı çeken ergen modundan çıkın ve artık gerçek dünyayı görün, evreni görün nasıl oluştuğunu görün." dedikten sonra Kafamı izin alırcasına salladım ve yerime oturdum. Her dersi sallarım ne bileyim kaynatırım iptal ettiririm ama Felsefe ve İngilizce dersi benim için hayat bağı gibi. Bir de müzik var tabi. Kafamı sıraya koydum ve hocanın konuşmasını dinledim. Şuan koca sınıfta tek kişi bile ilgimi çekmiyor. Lodos, Uraz ve Poyraz kayıplardalar. Aras ve Alaz desen beni gördükleri yerde yollarını değiştiriyorlar. Tek Başıma kaldım işte olay bu. Zil çalınca Kafamı Sıradan kısa bir süreliğine kaldırdım o an Derya Hocanın -felsefe hocası- beni çağırdığını duydum Kafamı ona çevirdim ve yanına doğru yürümeye başladım.

"Gece biraz Konuşmak ister misin?" Hayır anlamında Kafamı salladım. Ama beraber yürümeye başladık. Derya hoca en Sevdiğim hocadır cidden öyledir uzun boylu sarışın ve mavi gözlüdür ama tuhaf olarak sadece kitap Okumayı sever aşk olaylarına bile girmez. Açıksözlüdür konuşma ve hitabet konusunda kraldır sürekli seminer falan verir ben de onun en Gözde öğrencisiyimdir. Bunu hep biliyordum bir ara whatsapp da görmüştünüz Ekiz in dinlediği dersi Hah iste o ders Derya Hocanın dersi Ekiz ve hoca dikizlemeleri.

"Son günlerde iyi misin sen? Kavga etmedin ortalığı karıştırmadın muhalefet olmadın ve Deniz ile dersleri bilimsel gerçekler ile bozmadın neler oluyor?" Dedi bir anda mavi gözlerinin bana çevirdi ve durdu. Ben de yürümeyi bıraktım.

"Iyiyim sadece kafam dolu hocam kusura bakmayın dersinize mi katılmadım?" Dedim sesimdeki tedirginlik beni bile korkuttu. Bir bankı işaret etti ve oraya oturduk.

"Bana karşı hep dürüsttün Gece ben de sana karşı biliyorsun değil mi? Hayatımı biliyorsun ailemi. Bizimkisi öğrenci öğretmen ilişkisi değil dost ilişkisi biliyorsun değil mi?" Dedi elindeki kitapları aramıza koyarken haklıydı her zaman öyleydik okula ilk geldiği gün dersimize bile girmeden benimle tanışmıştı ama tamamiyle bir hoca ile kavgamızdan dolayıydı biliyorsunuz Türkçe hocamız gibi bir hocaydı kavga ettim bu da gitmiş Derya hocaya anlatmış falan da falan. Bu arada Derya erkek hani bilin. Aramızdaki Kitapları elime aldım. "Yeniler mi?" Kafa salladığını göz ucuyla gördüm.

"Iyisin yani değil mi? Bak bu akşam bir seminerim daha var. 'Evrendeki Felsefe' ile ilgili. Gelmek ister misin?" Diye sorunca bütün bedenimle ona döndüm.

"Ya gelmezsem daha iyi. Dışarı çıkasım da yok zaten hasta olacağım sanırım." Dedim en bilindik savuşturma ile. Güldü.

"Yemiş numarası yapacağım ama akşam bekliyor olacağım senin hakkında da bir konuşma olacak." Dedi ve ayağa kalktı. Gülümseyip uzaklaştı.

"Anlamıyorum ananızda gelip istemediğiniz kaldı bir lan." Diye mırıldanıp telefonu cebimden çıkartırken yürümeye başladım kantine doğru ilerledim gün içindeki en az otuz arama gibi Lodos Uraz ve Poyraz'ı sırasıyla Aradım telefonları ile kapalıydı. Gidip kahve aldım ve Sınıfa çıktım. Bir ara kütüphaneden aldığım 'Supernatural' Kitabını açtım ve okumaya başladım.

Lodos Sertdamar

Lodos o geceden sonra başının daha büyük belalara gireceğini biliyordu. Pakette son kalan sigarayı da çıkardı ve Ağzına koydu. Dumanını üflerken bu düşünmelere bir son vermesi gerektiğinin farkındaydı. Başımızı nasıl kurtaracağız? Diye geçirdi içinden. Geceyi okulda yanlız bırakmanın aptalca olduğunun farkındaydı geçen seferi hatırlayınca özellikle.

"Uraz.!" Diye bağırdı. Içeride bir hareketlilik oldu. Uraz içeri içki kokusu ile birlikte girdi. Mavi gözlerinden yorgunluk akıyordu. Bar taburesine oturdu.

"Abi okula gitmemiz gerekiyor saldık kendimizi." Diye söylendi elinde filtre kahve ile içeri giren Poyraz. Bir tek içmeyen o idi. Deniz'den ayrılmıştı ama üzüntüsünü boşverip arkadaşlarına yardım etmişti. Lodos ilk kahveyi kafasına dikti. Uraz kafasını masaya koydu.

"Beni bırakın siz gidin okula." Diye söylendi bıkkın bir tavırla Uraz. Lodos her zaman çocuk olacak bu, diye düşünerek üst kata çıktı. Bulundukları yer eski bir arkadaşlarının Bar/evleriydi o kullanmıyordu bu Yüzden arada bir Lodos ve Uraz buraya geliyordu. Lodos üzerini değiştirdikten sonra aynanın karşısına geçti.

"O kızı koruyamazsan seni affetmem Lodos duydun mu? Erkekliğine başlatma o senin hayatında değer verdiğin tek kişi. Ona bir şey olmasın." Dedi karşısındaki yansımaya.

"Uraz kaldır kıçını be oğlum gitmemiz lazım. Ya Mert okulu basarsa?" Alt katta Poyraz Uraz'ı dürtüklüyordu. Içten içe hepimiz o geceden sonra yıkıldık dedi kendi kendine kahveden bir yudum daha alırken. Deniz'in gülümseyen yüzü geldi bir anda aklına. Hayır onu hatırlamamalıydı. O kendisine inanmamıştı. Onu dinlememeliydi. Eli istemsizce telefonuna gitti ve çıkardı. Telefonunu açtı. En son ikisinin yüzünden kapatmıştı. Ekranda Gece'nin aramaları belirdi. Birine tıklayıp geri aradı.

"Gece ne yapıyorsun?"

"Sıçıyorum nerdesiniz ya neyse o önemli değil götü başı mı dağıttınız yine analarına takdirname verdiklerim.?" Sesi hem endişeli hem de korkutucu derecede sinirli bir mutluluk içindeydi. Nasıl oluyor bu kızın bu enerjisi diye düşündü Poyraz.

"İyiyiz hatta yarım saate okula geliyoruz." Dedi cevap beklemeden telefonu kapattı ve Uraz'ı dürtmeye devam etti. En sonunda Lodos barın arka tarafına geçti ve tek bir cümle ile Uraz'ı ayağı kaldırdı. Hızla bulundukları yerden çıktılar arabaya bindiler. Uraz arka koltukta cama kafasını dayamış dışarıyı izliyordu. O gece olanları hatırlamak istemiyordu ama zihninden de çıkmıyordu bir türlü atamıyordu olanları aklından. Ailesi ile tehtid edilip kafasına silah dayanıp bir güzel dayak yemişti. Onlar da salak gibi Gece'yi bırakıp inzivaya çekilmişlerdi. Ya kızı tehtid için kaçırırlarsa ne olacaktı?

"Gece ile konuştunuz mu?? Iyi mi?" Diye sordu sessizliği bozarak sesindeki endişeyi ve kuşkuyu sarhoşluğa verdi. Poyraz dikiz aynasına kafa salladı o da eski konumuna döndü ondan sonra da kimse konuşmadı.

Araba durduktan sonra herkes etrafa baktı. Yavaş hareketler ile arabadan indiler. Iki gündür yoktular sadece Poyraz yaklaşık beş saattir yoktu. Ama sanki onları yıllardır görmüyor gibiydi. Cehennem meleklerine kavuştu dedi kendi kendine Lodos. Gece'yi camda gördü Koşarak yanına gitmeyi düşündü ta ki yanındaki silüeti görene dek. O silüeti tanıyordu ve beladan başka bir şey değildi.

Parkour HırsızlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin