-16-

57 6 7
                                    


Birkaç gün sonra...

Anlımdaki tere rağmen donuyordum. Bilincim açık gibiydi ama sanki cehennem ateşindeydim. Donarken nasıl yanabilirim? Gözlerimi yarım yamalak açtım ama o kadar donuyordum ki gözlerimi sımsıkı kapatıp kalın yorganıma sarıldım. Kapının hızla kapanma sesi beni ninnilere bıraktı.

MERT ALAGÖZ

Dövülmenin etkisi ile nefret doluydu Mert o öğlen, birkaç gün geçmesine rağmen nefreti bir gram azalmamıştı. O birkaç gün içerisinde bir sürü plan yapmıştı bunu onlara bu sefer fena ödetecekti. Gece'ye, Lodos'a ve Uraz'a fena ödetecekti.

Maymuncuğu kapıya yerleştirip oynatmaya başladı. Son olanlardan sonra Gece evine uğramamıştı. Takip etmişti aslında onu hiçbir yerde bulamamıştı. Hiçbir yerde yoktu. Okulu da dahildi. En sonunda tanıdık bir 'klik' sesi duydu ve kapı içeri doğru hafifçe gitti. Hızla iterek içeri girdi ve arkasından kapıyı kapattı. Rüzgarın etkisi ile kapı gürültülü kapanmıştı. "Siktir!"diye mırıldandı. Hızla mutfağa göz gezdirdi mutfakta yerde market poşetleri vardı ve masanın üzerinde de fiş. Hemen eli fişe gitti.

Tarih birkaç gün önceyi yani dayak yediği günü gösteriyordu o günün anıları gözünün önüne gelince kağıdı buruşturup yere bıraktı. Mutfağı gözden geçirdi temiz görünüyordu. Fazla temiz diye düşündü. Oturma odasına girince kısa çaplı bir şok yaşadı.

"Siktir! siktir!" Diye bağırdı sehpa yemeklik eşyalar ile doluydu. Televizyon ekranı altyazılı bir şeyde dondurulmuştu. Yere düşmüş telefon ve kumanda vardı ama en önemlisi krem rengi deri koltukta yatan ve üzerinde üç tane yorgan olan Gece'ydi. Turuncumsu saçları dağılmış ve yüzüne yapışmıştı. Yüzünde terden dolayı damlalar oluşmuştu suratı kıpkırmızı olmuştu. Hızla yanına ilerleyip yorganları üzerinden kaldırdı.

"D-don-donuyor-um!" Diye kekeledi. Sesi kısık geliyordu.

Mert ise ne yapacağını şaşırmıştı. Bu bu olamazdı! Hızla telefonu açtı ve hiç yapmayacağı bir şey yaptı. Lodos'u aradı.

"Ne var?" Diye bağırdı telefondaki ses.

"Gece nerede?" Diye kükredi Mert.

"Sanane be!" Dedi sesi hafif tedirgindi.

"Lan kız ölüyor!"

"Ne diyorsun sen lan?" Lodos'un sesinden şok geçirdiği belliydi.

"Gece! Ateşi tavan yapmış! Havale geçiriyor! Çabuk ne halt ediyorsan bırak ve gel!" Telefonu cebine tıkıp Gece'nin üzerindeki tişörtü çıkarırken.

"Ben ölü-yor muyum gerçekten? Ben donuyorum. Ver onu bana!" Diye mırıldandı turuncu saçlı kız.

"Hayır bebeğim, ölmüyorsun izin vermiyorum." Dedi sahiplenici bir tonla.

"Beni sahiplenme ben kimseye ait de-değilim!" Dedi Gece sert olduğunu düşündüğü bir tonla.

"Lod-Lodos nerede?" Diye ekledi sonra.

"Geliyor hadi! Seni götürmemiz lazım." Dedi Mert acele bir tavır ile.

Biri kapıyı sert şekilde çalınca bunun Lodos olduğunu anladı. Koşarak kapıya gitti. Lodos kapıdan geçti.

"Ben Gece'yi alıyorum git buzluktan buz al yolda ihtiyacımız olacak!" Gece'yi kucağına aldı ve ilerlemeye başladı.

Mert hızla buzları alıp Lodos'un ardından arabaya bindi. Ve sürmeye başladı.

"Lodos sensin değ-değil mi? Bu ko-ku başka kimde var ki?" Dedi cılız ses.

"Evet sakin ol. Üzgünüm Gece!"

Parkour HırsızlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin