burak:
gerçekten söylediğim hiçbir şey etki etmiyor üstünde.eda:
söylemiştim sana.
o kadın biraz farklı.burak:
nasıl farklı?eda:
sadece bir iki kez görmeme rağmen, o kadının insanlara nasıl aşağılayarak baktığını gördüm.eda:
bu da demek oluyor ki, herkese karşı böyle. tanrı aşkına böyle bir insanın normal olması beklenemezdi zaten.burak:
onu neden sevemediğini anlamadım.eda:
ben de senin onu neden sevdiğini anlamadım.burak:
görmüyor musun kadın tanrıça gibi.burak:
gerçek bir tanrı olsa, onu gördüğünde utanırdı.burak:
mükemmel biri.eda:
sen gözünde büyütüyorsun, mükemmel değil bence.burak:
tanımıyorsun ki onu, benim anlattığım kadar biliyorsun.eda:
sen de tanımıyorsun onu, okul dışında bambaşka biri olduğunu söylemiştin.eda:
bu da demek oluyor ki onu neredeyse hiç tanımıyorsun.burak daha fazla arkadaşına cevap vermek istemedi, çünkü ne zaman profesör hakkında konuşmaya başlasalar hep onu kötülüyordu. neyse ki başka bir üniversitedeydi, yoksa profesörün başına bela olabilirdi bu aptal kız.
eda'yla lise döneminde aynı sınıftaydı ve 10. sınıftan beri yakın arkadaşıydı, ona güveniyordu ki bunun en büyük kanıtı profesör hakkında bildiklerini ona anlatmasıydı.
profesörü her ne kadar köşeye sıkıştırmak istese de amacı kötü değildi, sadece onu yakından tanımak istiyordu. ona asla zarar vermek ya da canını sıkmak istemiyordu.
bu yüzden eline telefonunu aldı ve artık kendi numarasından hocasına yazdı:
burak:
bugün olanlar için üzgünüm.nora:
dersime girebilmek için yazıyorsan boşuna çabalama, almayacağım seni.burak:
almayacağını biliyorum, onun için yazmamıştım.burak:
seni sinirlendirdiğim için yazdım, bunun için üzgünüm.nora:
bana bu numaradan yazma.nora:
hatta mümkünse hiç yazma öğrenci.burak:
neden?nora:
ders dışında yazma bana.burak:
ben de diğer numaramdan yazarım.nora:
aptal çocuk....
dıger ısımlerın hepsı farklı, eda harıc. cunku ne o cocugu ne de profesoru ıfsalayacagım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
teacher's pain
Short Storyhata yapmaya meyilliyim, en büyük hatam da buydu ya zaten.