tanrısal bakış açısı;
çocuk kendini göstermeden hocasını bekliyordu. aklına gelen garip planı uygulamak istiyordu.
profesör her ne kadar ona kızacak olsa da değer diye düşündü.
taksinin içerisinde beklerken sonunda otoparktan bildiği araç çıkmıştı. taksi fark ettirmeden aradaki arabalara rağmen siyah arabayı takip etmekten çekinmiyordu.
en sonunda daha az arabaların olduğu yerlere ulaşınca kadının arabası bir apartmanın önünde durmuştu.
takip edildiğini biliyordu ve onu takip edecek tek salağı da tanıyordu. bu yüzden eski evine gelmişti. şu an boş olduğunu biliyordu.
hızlı adımlarla ikinci kattaki dairesine girdi ama kapısını tam kapatmadı. kulağını kapıya dayadı ve arada bir yanan otomatik ışığın yanmamasını içinden geçirdi. çocuk garipçe etrafını süzerken bu eski binada ne işleri olduklarını anlamaya çalışıyordu.
en sonunda kapılara yaklaşıp içinden ses gelip gelmediğini dinlemeye çalıştı, 2. kapıya yanaştığında hiç beklemediği bir şey oldu ve kapı aniden açılıp kolundan içeriye doğru çekilmişti.
kadın kapıya sırtını yasladığı çocuğun tam önünde, çok yakınında dururken çocuk anlık heyecanla gerilmişti.
kadın kapının iki yanına koyduğu kolları arasında olan çocuğa baktı kaşları çatık bir halde.
çocuk ise şu an çok yakın olmalarından dolayı gözleri sürekli karşısındaki kadının dudakları ve gözleri arasında gidip geliyordu.
o kadar yakındı ki hiç kimsede bulunamayan kokusu dört bir yanını sarmıştı.
"neden beni takip ediyorsun?" diye sordu kadın.
çocuk hala şaşkınlıkla kadının yüzüne şapşal şapşal bakarken kadın sorusunu tekrarladı.
çocuk hareket eden dudaklardan kendini alamazken, bugün anlık olarak verdiği ikinci planla karşısındaki kadının dudakları üzerine kapattı kendi dudaklarını.
kadın saniyesinde kendini geri çekti ve ondan uzaklaştı.
"hay ananı sikeyim senin, beni nasıl öpersin salak piç!" diye öfkeyle bağırdı ona.
çocuk yaptığı şeyle yeni kendine gelmişken yüzünü toparlamış nora'nın peşinden içeriye geçmişti.
tozlu koltuğun üzerine oturan kadın tozları hiç umursamamıştı çünkü şu an çok sinirliydi.
hala çocuktan bir cevap bekliyordu. çocuk bunu anlamış olmalı ki, "sen bana öyle yakın olunca durduramadım kendimi." dedi.
"aptal orospu çocuğu, öğrencimsin sen benim?!" tekrar bağırmıştı, şu an çok fazla öfkeliydi.
"gerçekten öğrencin olmam bu kadar sorun mu?" çocuk pişkince konuşunca kadın çileden çıkmıştı.
"sen tam bir aptal orospu çocuğusun, şu an seni öldürmemek için zor duruyorum." diye çocuğa tekrar bağırdı.
burak anlamıştı artık bu konudan kaçamayacağını ve her ne söylerse söylesin bu kadını sakinleştiremeyeceğini. o yüzden konuyu değiştirmek için elinden geleni yapmalıydı.
"sana aşık oldum ben." dedi, tepkisini kafasına kazımaya çalışırken.
kadın önce kaşlarını çatmış sonrasında ise aşağılayıcı bir şekilde gülmüştü. "senin gibi düşünen birkaç tane aptal daha olmuştu, aşk değildir o çocuk." dedi ama sakin olmadığı her halinden belliydi.
"kimmiş onlar, şu motosikletli çocuk mu?"
"ah hala oradayız demek, bahsettiğimiz konuya uymayacak biri o," diyip duraksadı ve devam etti. "o daha fazlası."
çocuk karmakarışık hissediyordu ne anlaması gerekiyordu bu söylediği şeyden?
"kim o?"
"sana herhangi bir açıklama yapmayacağımı defalarca söyledim. sorup durma iyice gözümde aptal durumuna düşüyorsun." dedi kadın.
çocuk gerçekten anlam veremiyordu. ya bu kadını çözecekti ya da kafayı yiyecekti. bu artık onun kişisel meselesi haline gelmişti. hala gözleri karşısındaki kadındayken, paketinden sigara çıkarıp dudaklarına götürüşünü izledi. ona hayrandı, hep de öyle kalacaktı.
"bu yaptığın şeyi tekrar yaparsan seni mahvetmekten çekinmeyeceğim." dedi kadın.
burak ondan korkuyor muydu? belki ama bunu yansıtmak zorunda değildi.
birkaç kez tekrar şansını denedi motosikletli adamı öğrenmek için ama hiçbirinde cevap alamadı. hatta bazen başka şeyler sorsa da onlara da herhangi bir cevap ya da tepki alamamıştı.
en son sıkılmıştı ve kendisi de sigarasını yakmıştı. kadın hiç ona bakmıyordu, onu tamamen görmezden geliyordu.
çocuk geldikleri evi ilk defa inceleme şansı bulmuştu. tavanında yanık siyah izler vardı, bütün eşyaların üstü beyaz örtülerle kapatılmıştı. yerde ise cam kırıkları vardı. sanki burada vahşet yanamış gibiydi.
bunu sorsa yine cevap alamayacağını bildiği için sadece sustu, belki bu kadınla susarak anlaşırdı? kim bilir...
ne kadar zaman geçti bilmeksizin oturan çocuk karşısında durmadan sigara yakan kadını izlerken, elindeki izmariti yere atıp ayağa kalkan kadınla çocuk da ayağa kalkmıştı.
"nereye?" diye sordu çocuk.
kadın ona bakmadan kapıyı gösterdi, sanırım gidiyorlardı. çocuk son kez eve bakıp kapıdan dışarıya çıktı.
profesör onun kapıyı kapatacağını bildiği için hiç onu beklemeden hızlıca aşağıya inmişti bile.
onu arabasına almayacaktı, kendi buradan gitmeliydi bu yüzden kapılarını kilitledi tek tuşa basarak. çocuk apartmanın kapısında gözüktüğünde kadın arabasını çalıştırmıştı bile. gaza yüklenip çocuğun hareket etmesini beklemeden hızla oradan ayrıldı. arkasında kalan çocuğa dikiz aynasından baktı ve sonra tekrar önüne döndü.
bu çocuk onun başına bela olacaktı, biliyordu.
...
keske takıntı halıne getırmeseydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
teacher's pain
Short Storyhata yapmaya meyilliyim, en büyük hatam da buydu ya zaten.