Ne zaman ölmüştüm?... Ah doğru, bir ay kadar olmuş olmalı. Size nasıl öldüğümü anlatmama izin verin.
Ailevi sorunları fazlasıyla olan bir çocuğum, yani bu önceki hayatımda böyleydi. Babamın uyguladığı psikolojik baskılara dayanamadığım bir gece kendimi yine sokaklara attım, amacım biraz dolanıp sabaha karşı eve geri dönmekti bu hep böyle olurdu çünkü. Fakat bazı şeyler beklediğimin aksine fazlasıyla ters gitti, bir grup serseri beni kovalamaya başladığında kendimi istemeden yola attım ve bum...İnsanlar öldüklerinde ya cennete yada cehemene gider değil mi? Hatta bazılarının inanışına göre kötü bir insansanız arafta bile kalabilirsiniz. Ama ben ne cennete ne de cehenneme gittim yada arafta kaldım. Gözlerim ilk tavanla buluştuğundan hastane odasında olduğumu düşündüm. Ama hayır değildim, aksine koskocaman, oldukça güzel kokan şık bir odadaydım.
Paniklediğimi hatırlıyorum, bir hastane odasında değildim ve ölmüş olmam gerekiyordu. Çift kişilik ve fazlasıyla yumuşak olan yataktan kalkıp kendimi karşıda duran aynanın önüne attım. Gördüğüm yüz... O benim yüzüm değildi, fazlasıyla yüksek bir çığlık, attım kapıdan gelen,"Efendim iyi misiniz?"... "Bir sorun mu var?"... "Lütfen kapıyı açın."
Tarzı tanımadığım insanların seslerini duymadan sadece aynada duran kişiyi inceledim. Süt gibi pürüzsüz beyaz bir ten, dolgun küçük dudaklar, çekik gözler, yüzüne serpilmiş yıldız tozları gibi duran çiller ve sarı saçlar... Bu gördüğüm yüz Lee Felix'e aitti. İkinci bir şok ve attığım ikinci bir çığlık kapıda duran tanımadığım seslerin daha da yükselmesine sebep oldu. Ben cidden ölmüştüm ve şuan Lee Felix'dim. Rüya olabilir miydi? Hayır belki cidden şuan bir cehennemi yaşıyordum.
Pekala Lee Felix kim diye soracak olursanız o benim okuduğum -yani önceki hayatımda okuduğum- bir romanın huysuz ve kibirli karakteri. Size tam bir kitap kurdu olduğumu söylemeliyim, bu nedenle o zamanlar gündem olan pek çok romanı okudum. "Victory" Benim diğer romanların aksine pek çok kez okuyup takıntı haline getirdiğim bir roman. İlk duyulduğunda özellikle genç kızların ilgisini çektiği için ergence bir roman olduğunu düşündüm ve okumak istemedim. Fakat zaman geçtikçe neredeyse herkesin elinde bu romanı gördüm ve tahmin edersiniz ki alıp okudum.
Victory iki veliaht prensin kavgasını içeren ve ana karakterlerin birbirine tutkuyla bağlı olan aşklarını anlatan bir roman. Kız başrol olan Kim Ari, başrol erkek olan veliaht prens Hwang Haru'ya aşık olur. Fakat Ari bir soylu değildir bu nedenle Haru'ya olan aşkı için pek çok zorluğa katlanmak zorunda kalır. Tabi tahmin edersiniz ki Ari'ye bu romanda aşık olan pek çok yan karakter var. En sonunda genelde olduğu gibi mutlu sona kavuşuyorlar. Bu arada romanda fazlasıyla kötü olan bir karakter mevcut. Başrollere fazlasıyla zorluk çıkaran, kralın gayrimeşru çocuğu ve Hwang Haru'nun kardeşi ikinci veliaht prens Hwang Hyunjin...
Romanda anlatıldığına göre Hyunjin'i diğer karakterlerden ayıran şey, oldukça gösterişli olan dış görünüşü ve zekası . Kırmızı uzun denilebilecek saçları, oldukça çekik gözleri, saçlarına uyum sağlayan dolgun kırmızı dudakları, uzun ve yapılı vücudu. Genç kızların hayalindeki erkek olmasından dolayı pek çok okurun hayran olduğu bir karakter. O zeki, ve dış görünümünün farkında bu nedenle başrol olan Kim Ari'yi etkilemeye çalıştı pek çok kez. En sonunda başaramadığını anladığında Haru ve Ari için fazlasıyla zorluk çıkardı. Hikayenin sonunda ise trajedik bir şekilde erkek başrol tarafından öldürülüyor.
Aslında bakarsanız zekasından dolayı... Tamam pekala kabul etmeliyim ki hayal ettiğim dış görünüşünden biraz etkilendiğim için sevdiğim bir karakterdi ve ölmesi, çoğunluğu liseli genç kızlardan oluşan hayran kitlesi kadar beni de üzdü.
Ve şimdi Lee Felix'e gelecek olursak... Lee krallığının velihat prensi, kraliçeyi yani annesini çok küçük bir yaşta kaybetti, kralın yeni evlendiği kişi, yeni kraliçe ise Felix'e pek iyi davranmadı bu nedenle Felix kişilik bakımından oldukça huysuz bir yapıya sahip, yakışıklı olmasını bir süre kenara bırakalım o aşırı sinsi, romanda Hyunjin'e aşık olmasından ötürü Ari'nin başına pek çok bela açtı bu nedenle Hyunjin onu kendi elleriyle öldürdü. Lanet olsun ki en acı kısmı da bu, Felix artık benim ve tahminen -romana göre- bir seneye kadar Hyunjin ve kılıcı tarafından öldürülüyorum.
Cidden çıldıracağım, başka karakter yok gibi Lee Felix oldum. Ama hemen ölemem değil mi? Sonuçta yeni öldüm ve bu şansımı da aptal gibi boşa harcayamam. Tanrım, Felix! Neden lüks ve oldukça zengin hayatının tadını çıkarmak yerine böyle işlere kalkıştın ki yada tam bir şeytana aşık oldun, haklı değil miyim ama? Sonuçta eski hayatımda ki kişi olsam ve zengin olsam büyük ihtimalle para harcamaktan bir hal olmuştum.
Sakin olmalıyım. Tamam, pekala... Hadi Felix hayatta kalalım!
♡Öncelikle herkese merhabaa,
Bu kitap benim ilk yazarlık deneyimim, bu nedenle yazım hatası veya mantık hatası olabilir şimdiden özür dilerim.
İlk bölüm olduğu için biraz kısa olmuş olabilir, bu bölümü daha çok kitabın konusunu sizlere anlatmak amacıyla yazdım.
Neyse umarım Victory'i seversiniz şimdilik görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Victory
Fanfiction(hyunlix) - They say that we're out of control and some say we're sinners - But don't let them ruin our beautiful rhythms