Kime aşık olacağınızı seçemezdiniz, en nefret ettiğiniz ve sürekli kavga halinde olduğunuz sıra arkadaşınız olabilirdi bu. Yada bir kitapçıda rastgele dolanırken yanlışlıkla çarpıştığınız birisi de olabilirdi. Aşk cinsiyeti ayırt etmediği gibi iyi ve kötüyü de ayırt etmezdi mesela. Aklı başında olan düzgün ve sıradan birine aşık olma olasılığınız olduğu gibi bir katile yada bir psikopata aşık olma olasılığınız da vardı.
Bu kategoriye ben giriyordum, benim kalbimin seçtiği kişiyi ayırt etmek zordu. İyi yada kötü? Katil ve hatta bir psikopat? Hwang Hyunjin'i çözmek zordu. Ama biliyor musunuz? Umrumda değil onu çözmeye çalışmayacağım. Sadece seviyorum işte ve bundan pişmanlık duymuyorum.Bu kadar erken gelmelerini beklemiyordum, ve geldikleri gibi Hyunjin'in benimle flört etmeye başlayacağını da beklemiyordum tabi.
"Hahaha, birlikte kahvaltı yapmaya ne dersiniz?"
Hala elimi tutmaya devam ediyordu ve ben bu anı bozmak istemesem de heyecanlandığımı belli etmemek için sahte bir gülüşle elimi onun elinden çekmiştim.
Bu hareketime bozulmuş gibi duruyordu,
"Peki." demiş ve benimle göz temasını kesip beni arkasında bırakarak hizmetçilerimizden birkaçının ona yolu göstermesine izin vermişti."Açıkcası ne sevdiğini bilmediğimden kendi isteğime göre hazırlattım."
"Kahvaltı gayet yerinde, sorun yok."
Kafamı tebessüm edip sallamıştım. Neredeyse bitmek üzere olan kahvaltıda sadece konuşmaya çalışan ben olmuştum o ise kısa kısa cevaplar vermişti. Bu tavırları daha çok kafamı karıştırıyordu, bazen çok flörtöz ve tam bir şeytan bazense oldukça ağır başlı ve sessiz davranıyordu.
"Kahvaltıdan sonra benimle resim yapmak ister misin?"
Gözlerini şaşkınlıkla açıp bana doğru çevirmişti kafasını. Daha sonra alayla sırıtmış ve
"Nereden çıktı bu? Resimlerimi Haru ile yakmayı teklif eden sendin, şimdi benimle resim yapmak mı istiyorsun?"Haklıydı, geçmişte Felix'in yaptığı bütün saçmalıklar ve zorbalıklar hep Hyunjin içindi. Artık kendi adıma konuşmam gerekiyor sanırım. Bunu Hyunjin'e söyleyemesem bile o zaman benim ruhum orada olsaydı, kesinlikle bunu yapmazdım.
Bazen Hyunjin'e üzülüyordum, birine sevginin en saf ve masum halini hissedip bunu göstermekten çekinmeyen insanlar mutlaka üzülen taraf olurlardı. Ve Hyunjin benim yüzümden üzülen taraftaydı.
"Öyle deme." dedim biraz duraksayıp, kendime olan kırgınlığım ve ona karşı duyduğum hüzün ses tonuma yansımıştı, bu Hyunjin'in daha çok şaşırmasına sebep oluyordu.
"Ne demeyim?" diyerek sordu. Yüzüne baktım, beni çözmeye çalıştığı o kadar net anlaşılıyordu ki gözlerinden."Geçmişte yaptığım bütün hatalar için özür dilerim Hyunjin, resimlerin çok güzeller ama ben o zaman neden onları yakmak istediğimi bilmiyorum ve sevgini küçümseyip sana zorbalık yaptığım içinde çok özür dilerim."
Bir kaç saniye gözlerime bakmış ve bakışlarını tekrardan önünde duran tabağına çevirmişti. İstemiyordu haklı olarak benimle vakit geçirmek, bu hareketinden anlamıştım o flörtöz tavırlarının bir oyundan ibaret olduğunu büyük ihtimalle sadece alacağı intikama odaklanmıştı.
" Pekala, resim çizmeyi biliyor musun ki?"
Kabul etmişti, yani sanırım. Midemin kasılması yüzümde tatlı bir tebessümü oluştururken konuştum.
"Hayır, fakat senin gibi ressam olan asil bir prensin bana öğreteceğinden eminim."
Benim gibi tebessüm etmiş ve
"Memnuniyetle." demişti, o cidden gözüme harika gözüküyordu üstelik bu tavırları... Küçük bir kumar oynuyordum aslında, ortaya koyduğum şey kendi hayatımdı. Olasılıkları sadece siktir etmem gerekiyor, yarı yarıya şansım var, ya bana aşık olmasını sağlarım yada beni öldürmesini beklerim.
Plan oldukça basit Lee Felix, sadece Hwang Hyunjin'i eskisi gibi kendine aşık et.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Victory
Fanfic(hyunlix) - They say that we're out of control and some say we're sinners - But don't let them ruin our beautiful rhythms