Pek çok şey söylemek istedi o an, fakat dili susmaya yemin etmiş konuşma işini gözlerine devretmişti. Söylemişti size, sevgilisi o konuşmasa bile ne hissettiğini, ne ifade ettiğini anlardı.
Kırmızılı olan anlıyordu işte şimdi sarışını. Adeta gözleri "Neden!?" diye bağırıyordu... Anlıyordu da, cevap veremiyordu büyük olan . Miniğinin kalbinin deli gibi atmasına sebep olan kişi kendisiyken şimdi onu sonsuza kadar durdurmak zorunda mı kalacaktı Hyunjin?Hayır diyordu içinden, gelecekler... Gelecekler ve masallarda olduğu gibi mutlu sona ulaşacaklardı. Ama kimse yoktu etrafta, ona yardım edebilecek kimse yoktu.
"Beni öldürecek misin?"
Dolmuş gözlerinden yavaş yavaş yaşlar süzülürken, kurumaktan çatlamış olan dudaklarıyla konuştu sarışın. Sesi o kadar güçsüz ve çaresizdi ki, Hyunjin'i mahvediyordu onun bu hali. Cevap vermedi kırmızılı, sarışın durumu kabullenmiş ve acı içinde tebessüm etmişti.
"Sorun yok sevgilim... Sana kızgın olduğumu sakın düşünme. Eğer beni seçmeseydin o zaman kızardım sana."
Hyunjin kılıcını bir milim bile çekmedi sevgilisinin boynundan, gözlerini sıkı sıkı kapattı. Dolan gözlerindeki yaşlar yanaklarından süzülmesin diye uğraş veriyordu adeta. Yine de sarışın fark etmişti, acı çektiğini kırmızı olanın.
" Üzülme Hyunjin, olması gereken şeyi yapıyorsun. Üzülme sevgilim, gitmesi gereken kişi en başından beri bendim zaten... Biliyor musun? Çok direndim hayatta kalmak için, senden kaçmaya çalıştım."
Felix hıçkıra hıçkıra ağlamak üzereydi fakat direniyordu, çünkü artık veda vakti gelmişti. Ve en değerlisine ağladığı için veda edemezse daha çok üzülürdü.
" Yine de sen hep karşıma çıktın, ve seni sevdim. Hatta öyle ki senden bir saniye bile ayrı kalamaz hale geldim... Biliyordum, sonumun böyle olacağını. Benimkisi sadece küçük bir umuttu.
Eğer beni, tıpkı seni sevdiğim gibi seversen, yaşamama izin verirsin sandım. "Sevgilisinin veda konuşmasına daha fazla dayanamadı Hyunjin. Ağladı, göz yaşlarının ardı arkası kesilmedi. Bağırdı, işkence çekiyor gibiydi çünkü.
" Yalvarırım Felix! Yalvarırım sus! Sikeyim işleri zorlaştırma! "
Bütün herkes onları izliyordu. Sadece orada bulunan iki kişinin de içi onlar için kan ağlıyordu, Haru ise herşeyi kabullenip gelmişti buraya. En sonunda o da ölecekti, sadece küçük kardeşinin acı çekmesini istedi. Çaresiz kaldığını görmek istedi. Oluyordu da, Hyunjin berbat haldeydi. Ve Haru onları büyük bir mutluluk ile izliyordu.
Felix daha fazla dayanamayıp, sesli bir şekilde ağlarken konuşmaya çalıştı.
"B-ben... Hyunjin seninle daha çok zaman geçirmek isterdim. Çok özür dilerim, erken gitmek zorunda olduğum için çok özür dilerim... Son kez... Son kez beni sevdiğini söyleyebilir misin?"
Hiçbir şey söylemedi kırmızılı olan, sadece ağlıyor ve bu kadar çabuk pes edip kabullenmenin sinirini yaşıyordu. Seni seviyorum demedi yüzünde yıldızları taşıyan çocuğa. Özür de dilemedi o yıldızları birer birer söndüreceği için.
" Beni sevmiyorsan bile sen... Benim inandığım en güzel yalansın."
Dedi Felix son kez.
"Tanrı'm çok sıkıldım, kes artık şunun boğazını Hyunjin. Zamanın tükeniyor."
Kılıcı biran bile çekmeden sinirle arkasını döndü kırmızılı. "Kes sesini orospu çocuğu!"
Daha fazla güldü Haru, Felix daha fazla ağladı... Hyunjin daha fazla kahroldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Victory
Fanfiction(hyunlix) - They say that we're out of control and some say we're sinners - But don't let them ruin our beautiful rhythms