ALINTI

2.6K 59 4
                                    

Uzandığım mezarın üzerine düşen yağmur damlaları göz yaşlarıma karışıyordu. Avucumu sürttüğüm toprak nemlenmişti ve terime yapışıyordu. Başımı yasladığım sert mermerin soğukluğu saçlarımın arasına karışıyordu.

Etrafta ki mezarların her birinde ki ruhlar buradan gitmemi istercesine geceye rüzgarını katıyordu. Kalbimin üzerinde ki elimin altında hissettiğim atışların durmasını bekliyordum oysa ben. Belki onlar gibi ölü olursam beni dışlamazlardı.

Gözümden bir damla yaş daha düştüğünde burnumu çektim. "Kanımı üretirken ruhumu kullanıyorsun sanki, çok acıyor," dediğimde sitemim kalbimeydi. "Ne zaman duracaksın?" Ondan cevap alamadıkça üzerindeki elim yumruk oldu.

"Dur artık, bedenimi yaşatmaya çalıştıkça ruhumu benden alıyorsun."

Aralıklı atan yağmur damlaları bile durmuştu ama benim gözümden akan bir yaş daha düştü toprağa.

Gözlerimi yumduğumda bacaklarımı daha da karnıma çektim. Cenin halini alan bedenim rahatsız olmuşcasına isyan ediyordu artık bana.

Saatlerdir burada olduğumu biliyordum, ve saatlerce burada kalmak istediğimi. 

Ama buradan kalkarsam ne yapacağımı bilmiyordum.

Kapalı gözlerimin ardından karanlığı izlerken küçük kız çocuğu titredi. Korkuyordu karanlıktan. O çocuk bendim oysa ki, isteseydim hemen şimdi gözlerimi açar onu bu karanlıktan kurtarırdım ama istemiyordum. Korktuğuma sığınacak kadar tükenmiştim ben.

Kulaklarıma dolan sesleri duyunca bile açmadım gözlerimi. Yağmurun ıslattığı topraktan gelen sesleri duydum önce. Gitgide yaklaşan sesler bir canlının adım sesleriydi. Sokakta kalan bir hayvana ait olamayacak kadar sağlam adımlar bir insana ait olmalıydı.

Tam arkamda duran seslere tepki veremeyecek kadar karanlıktaydım.

Bir el uzanıp yüzümdeki saçlarımı çekti. Ardından göz yaşlarımı sildi. Şefkatle uzanan parmaklar yanağıma sürttükçe içimin acısı daha da artıyordu.

"Neden geldin?" dediğimde cevabı kulaklarıma doldu.

"Sen çağırdın ben de geldim."

KARANLIK(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin