2 ay sonra...
Başak uyandı,elini yüzünü yıkadı ve askeri üniformasını giydi. Annesinin ölümü an ve an aklına geliyordu fakat bu durumla baş etmeyi öğrenmişti.Her annesi aklına geldiğinde içindeki yoğun öfke, nefret ve intikam duygularını hissetse de aklına iyi şeyler getirmeye çalışıyordu. Ama bunu yapanların yanına kalmayacaktı, kalamazdı.Kalp kırıklığı düzelemezdi belki ama yeniden başlayabilirdi. Annesiyle yeniden başlayacaktı fakat annesi melek olmuştu.Bu düşüncelerden arınmak için her zaman yaptığı gibi içinde bir sürü anlam barındıran derin nefesini çekti. Timin karşısına böyle çıkmamalıydı. O her zaman örnek olmuştu ve bu böyle devam etmeliydi. Yavaşça odasının kapısını açtı ve derin nefes alıp odadan çıktı.
Ortak odaya geldiğinde tim arkadaşları kahvaltıyı çoktan hazırlamışlardı. Tim arkadaşı Pelin çok güzel kahvaltı hazırlamıştı ve diğer tim arkadaşları da Pelin'e yardım ediyorlardı.Başak bu timi ailesi gibi sevmişti. Yüzüne hafif bir gülümseme oturmuştu. Arkadaşlarından en neşeli ve hızlı olan Cemre' ye baktı. Yine timi güldürüyordu.
" Abi ben çatışma yaşamak istiyorum. Ne bu böyle huzur evi gibi."
Herkes Cemre'nin sözüne ya gülmüş, ya da gülümsemişti. Başak da kıkırdayanların arasındaydı. Timdeki en olgun kız Zehra ilk başta gülmüştü fakat sonrasında aklına bir şey gelmiş ki kaşlarını kaldırıp düşüncelerini söylemeye başladı
" Daha 3 ay oldu Cemre .İnşallah bütün çatışmalardan şehit vermeden geliriz.."
Başak da dahil timden inşallah sesleri duyulmuştu. Camideki "Amin" kelimesi gibi herkes inşallah demişti. Başak bunu düşününce güldü ve bir kez daha time büyük bir umutla baktı. Başak'ın umudu bu sefer timden yanaydı. Herkes yemeklerin başına oturdu ve Cemre'nin sözleriyle eğlenerek kahvaltı yapmaya başladılar.
En sonunda tim yemeklerini yemişti ve şimdi sohbet ediyorlardı. Odaya Sezin Komutan girdi ve haliyle herkes bir anda ayağa kalktı. Sezin Komutan kendi itibarını ve ona duyulan sygıyı çok beğeniyordu. Timi daha fazla ayakta tutmak istemedi.
" Oturun, oturun. Beni ayakta dinlemenize gerek yok."
Sezin Komutan bunu dedikten sonra o da diğerleriyle birlikte tekli kanepelerin birine oturdu. Kendi sözlerini içinde seçti, derin nefes aldı ve time görevini söylemeye başladı.
"Arkadaşlar bugünden sonra çatışmalara siz de gireceksiniz. Hazırlık sürecini doldurdunuz ve artık hazırsınız. Yalnız hepinizin takma bir adı olacak. Onu artık kendi aranızda düzenlersiniz. Ayrıca ben artık sizin komutanınız olamayacağım, yarbayınız olacağım. Benim yerime Başak size komutanlık yapıcak. Yarın saat 09:00 da hazır olun."
Sezin Yarbay gidince herkes Başak'a gülerek selam işareti yaptılar. Başak da rolüne uygun bir şekilde selam durdu. Bu Başak için biraz ani bir karar olmuştu. Sezin Yarbay ona güvenle bakmıştı bunu söylerken. Başak Sezin Yarbay gitmeden önce karşılıklı olarak gülümsemişlerdi. Başak heyecanlıydı fakat bu görevi harika yapacaktı. Bu gibi şeyleri Başak spor salonunda spor yaparken düşünmeyi çok seviyordu.
"Arkadaşlar ben biraz spor yapacağım. Haberiniz olsun."
Herkes Başak Komutan'a selam durmuştu. Başak bu anı uzun zamandır bekliyordu ve olmuştu da. Aynı şekilde o da diğerlerine gülerek selam işareti yaptı ve ortak odadan çıktı. Yoldayken komutanlığı ve komutlanlığın getireceği zorlukların bilincinde hareket edeceğine yürekten inanıyordu. Kendisini ilk kez annesi öldüğünden beridir bu kadar mutlu hissediyordu. Yoldayken Kerem aramıştı. Kerem bir şirketin patronuydu ve Başak'ın yaklaşık 1 buçuk aydır sevgilisiydi.
YOU ARE READING
Adalet Şafağı
Random"Ben ölü toprağım Başak. Sen de o toprağın verimli olmasını sağlayacak tek fidan. Ben solmuş papatya tarlasıyım, sense o papatyanın solmasını engelleyecek bir su huzmesi. Ben evsiz biriyim, sense benim yeni evim." Ona döndüm. Gözlerinin içi gülüyord...