Adalet Şafağı 5 Bölüm: Operasyona Hazırlık

66 8 6
                                    

Son zamanlarda fark ettim. Neden kitaba ilgi az? Yapamadığım ya da birleştiremediğim yerler mi var? Oylarınızı gördüğüm her saniye daha mutlu oluyorum ve ilham geliyor... Lütfen emek verdiğim bu hikayeyi oylayın.



Başak' tan

Saat 07.40

Bugün için çok heyecanlıydım. Bir timi yönetmek için az çok bilgim ve gücüm vardı ve ben Sezin komutanın bana verdiği görevi içtenlikle ve onurla yapacaktım. Buna emindim fakat canımı sıkan bir şey vardı. Adapte olmaya çalıştığımda aklıma gelen annem ve Kerem daha çok sinirlenmeme neden oluyordu. Derin nefes aldım ve gözlerimi kapattım. Annemin ölümü çok erkendi ve onu teröristler öldürmüştü. İşte bu yüzden yaptığım mesleğe sarılarak annemin intikamını alacaktım. Artık karşınızda eski Başak olmayacak diye kinle fısıldadım ve nefretle dolan gözlerimi açtım. Artık daha farklı olacaktım, bunun bir gün olacağını biliyordum ve evet o gün bu gündü. 

Hızlı adımlarla odamdan çıkıp ortak odaya geldim. Kaçmak istiyordum ama hayır, bu sefer kaçmayacaktım. Her ne kadar üzgünsem de timin karşısına böyle çıkmamalıydım. Ortak odaya geldiğimde Pelin yemek yapıyordu. Pelin gerçekten muhteşem yemek yapıyordu ve bu düşünce midemin acıktığını hatırlamama neden oldu. İlayda ve Zehra'nın atıştığını duydum

"Ya alt tarafı bir kurşun girdi ne abarttın ya"

"Alt tarafı mı? Kızım sen ne dediğinin farkında mısın yahu. Bu kremden sürmemiz lazım, anlasana! Hem neden istemiyorsun. Ne güzel krem."

"Güzel mi? Ya iğrenç kokuyor iğrenç iğrenç!"

İlayda kahkaha atmaya başladı ben ve Pelin de kahkahaya eşlik ettik. En sonunda kaybeden Zehra oldu ve İlayda kremi Zehra'nın koluna sürmeyi başardı. Zehra sonunda hastaneden çıkmıştı ve sadece krem sürülmesi gerekiyordu. Gözümü yemeklere çevirdim. Bu da karnımın fazla sesli guruldamasına neden oldu. Pelin karnımın guruldadığını duyunca kıkırdadı ve ben de utangaç bir şekilde  gülümsedim. 

Tim benim yorgunluğumu ve üzüntümü gideren tek şeydi. Ne kadar değerli olduklarını bir kez daha fark ediyordum.

 İlayda'nın asla yüzü düşmezdi ve empati duygusu çok gelişmişti. Bazen fazla duygusal olabiliyordu fakat çok yönlülüğü ve doktor olmasıyla bu zaafını kapatıyordu.

 Zehra, her ne kadar olgun olsa da bazı nadir zamanlar onun da çocuk gibi olduğunu görebiliyorduk. Ama beni Zehra'ya bağlayan asıl şey şefkatiydi. Her ne kadar olgun olsa da şefkati gözümüzden kaçmazdı. Zehra birini sevdiğinde bu özelliğini göstermekten çekinmezdi fakat  çatışmaya çıktığımızda yüzündeki şefkat ve huzur yok oluyordu.

 Pelin'in  yüzüne dikkatlice baktığımda yüzünde hiçbir şey yokken bile çok güzel olduğunu fark etmiştim. Evet, çok güzeldi ve aynı zamanda yakın dövüş uzmanıydı. Pelin bazen çok ürkek olurdu fakat karşıdaki kişi sevdiklerine zarar verirse o da zarar vermekten çekinmezdi. Böyle zamanlarda ürkekliğinden eser kalmazdı. 

Gizem'e doğru döndüm, kaşlarını çatmış, odaklanmış bir şekilde kitap okuyordu ve bu kadar gürültüye rağmen kafasını kitaptan ayırmamıştı. Odaklanması çok yüksekti ve kitap okuduğundan olsa gerek çok şey biliyordu. Bir keresinde onun dolabında yüzlerce kitap olduğunu görmüştüm. Bilgili olmasının yanında olaylara farklı açıdan bakabiliyordu ve hiçbirimizin aklına gelmeyen çözümler bulabiliyordu. Ama onu derinden etkileyen bir olay olduğunda kolay kolay etkisinden çıkamıyordu.

Gözüm televizyon izleyen Merve ve yanındaki Elif'e kaydı. Merve çok güzel rol yapıyordu. Hatta bazen onun ajan olduğunu düşünürken buluyordum kendimi. Belki de iyi rol yapıyor olmasının sebebi duygusuz oluşu ve soğukkanlılığıydı. Onu ne zaman görsem kaşları düz bir çizgi halinde oluyor ve yüzünde mimik olmuyordu. Ama Merve'nin de duygularını gösterdiği nadir zamanlar oluyordu ve sadece bu yüzünü time gösterdiğine emindim. Merve bize geçmişinden hiç bahsetmemişti ve bahsetmemesi beni daha çok meraklandırıyordu. Eskiden bir şey yaşamış olmalıydı ki sonradan duygusuz birine dönüşmüş olmalıydı.

Adalet ŞafağıWhere stories live. Discover now