Adalet Şafağı 11. Bölüm: Umut

30 7 6
                                    

Selamlarr. Medyada Başak var. Yeni bölümü umarım beğenirsiniz♡

Hızlıca yerleşmiştik. Şimdi sadece teröristleri bekliyorduk. Annemin kolyesini içimden çıkardım. Ona verdiğim günkü kadar güzeldi. İçini açıp fotoğraflarımıza göz gezdirdim. Annemle fotoğrafımız olmadığı için ayrı ayrı yerleştirmiştim. O gün onu kaybetmeseydim belki sonradan birlikte olduğumuz fotoğrafları koyabilirdim. Sonuçta yeniden başlayacaktık. Kıvanç aklıma geldiği için tekrardan bölmesini kapadım. Elimde biraz çevirdim. Üstündeki kan lekelerine gözüm takıldı. Annemin ölümüne neden olan terörist ölmüştü fakat emir aldığı şerefsiz ölmemişti. Onu da ben öldürecektim. Elimdeki kolyeyi daha sıkı tuttum. Sinirlenmiştim. Kulaklığımdan Elif'in sesi geldi.

"Komutanım, teröristler bölgeye giriş yaptı."

"Ayık olun. Operasyon başladı. Arkalarından dolanıyoruz."

Kolyemi hızlıca tekrardan içime koyup etrafıma bakındım. Şu an arkalarından dolanıyorduk ve kendi silahlarımıza susturucu takmıştık. Bir kişi nöbet tutuyordu. Karşıdan Cemre'ye vur işaretini verdim. Cemre ilk teröristi temiz bir şekilde etkisiz hale getirmişti. Bütün ekibe ilerle işaretini verdikten sonra ilerlemeye başladık. Burası bir köydü ve insanları rehin alacaklardı. Sonra da terörist olmaya zorlayacaklardı. Daha çok hızlandım. Önümüzde birkaç terörist daha vardı. Bu sefer bir tanesini ben öldürecektim. Böylelikle çatışma başlayacaktı. Gerekeni yaptım, birini daha vurdum. Teröristler birer birer arkalarına bakınmaya başladı. Bu halleri korkan köpeklere benziyordu. Gülümsedim.

"Çatışma başlamıştır!"

Dememle hepimizin ateş etmesi bir oldu. Birkaç kişi kaçmaya başlamıştı. "Gelin lan buraya!" Bağıran Pelin'e baktım. Pelin birkaç teröristin arkasından tek başına koşuyordu. Gülerek peşinden gittim. İkimiz de kaçanları hallettik. Bir anda arkamda silah sesi duydum. Arkamı döndüğümde bir terörist yerde yatıyordu. Kafamı Pelin'e çevirdim. O vurmamıştı. Kaşlarımı çattım. Kim vurmuştu?

"Komutanım ben vurdum!"

Gülerek Zehra'ya baktım. Uzun süreden sonra çatışmaya çıkan bir kadının, teröristi vurma hazzı vardı gözlerinde. Elimi vatan sevgisiyle dolan kalbime götürdüm. "Eyvallah." Zehra gülerek cevap verdi: "Ne demek gülüm, her zaman." Etrafıma bakındım. Birkaç terörist köye inmiş olmalıydı.

"Cemre. Köye gidenleri hallettiniz mi?"

Birkaç el silah sesi duydum. Bir süre Cemre konuşmadı. Endişelenmiştim.

"Komutanım. Birkaç yaralı var. Gelseniz iyi olur."

Büyükçe bir nefes verdim.

"Tamam. Buradaki şerefsizleri kontrol edip geleceğim."

Tam önüme dönerken birinin telefonu kulağına götürdüğünü gördüm. Koşarak yanına gelip ayağımla bileğine bastım. Kızdan acı bir inleme sesi geldi. Hızlıca telefonu alıp kulağıma götürdüm. Telefondaki sesi dinlemeye başladım. Sadece hışırdamalar duyuluyordu.

"Kimsin lan sen?"

En sonunda hışırtı sesi durdu. Telefondan bir süre ses gelmedi. "Demek Başak sensin. Şu annesi ölen kız." Güldü. "Sonunda karşılaştık."

"Annemi..." Derince bir nefes aldım.

"Annemi, sen mi öldürttün?"

Telefondaki güldü. "Çok yazık, yoksa çok mu üzüldün? Evet o emri veren bendim." Gözlerimi kapadım. Çok sinirlenmiştim. Bunu hissedebiliyordum. Telefondaki ses kıkırdamaya başlayınca daha fazla kendime hakim olamadım. "Seni bulacağım! Seni bulup kelleni bedeninden kendi ellerimle ayıracağım!" Telefondaki ses güldü. "Ben mi seni, sen mi beni?" Tekrar kahkaha attı. "Şimdilik görüşürüz. Bu arada..." Sinirle soluyordum. "Ben Mızrak. Şimdiden adımı ezberlesen iyi edersin." Bağırarak cevap verdim. "Beni nereden buldun?" Telefona baktım, kapamıştı. Sinirle bağırdım. Pelin ve Zehra hemen yanıma geldiler.

Adalet ŞafağıWhere stories live. Discover now