17 - Aşk Kokan İlaç

5.5K 564 96
                                    

♫öleceksek ölürüz, bırakmam seni

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

öleceksek ölürüz, bırakmam seni.

Onlarca çocuğun neşeli sesleri kulağıma gelirken, gözlerim tek bir noktadaydı. Bahçe kapısında hararetle bir şeyler konuşan Özgür ve Okan, dikkatimden asla çıkmıyorlardı.

"Afra?"

Ferit'in sesiyle derin bir nefes alıp ona döndüm. Tavırları arkadaşça olsa da bu kadar samimiyetten pek hoşlanmıyordum. Kendimi geri çektiğimi anladığı için, anladığım kadarıyla biraz uzak duruyordu benden.

"Kızlarla ben ilgilenirim, endişelenme. Yurda geç kalıyorsanız gidin istersen."

"Yok, kızlar geldiğimiz için çok mutlular. Biraz daha kalsak sıkıntı olmaz sanırım."

Başını yavaşça salladı. Tekrar önüne döndüğünde, Özgür ve Okan için tabak hazırlamaya başladım. Bu sırada Sema hızlı adımlarla yanıma geldi.

"Yüzün düştü Afra, ne oldu?" dedi şüpheyle koluma dokunarak.

"Sonra anlatırım." dedikten sonra başımı kaldırıp Sema'ya baktım. "Sema, ters giden bir şeyler mi var sence?"

"Ne gibi?" dedi masaya yaslanarak. Gözlerim Özgür'ü buldu. Ona baktığımı hissetmiş gibi dönüp bana bakınca, yüz ifadesini bozmadan göz kırptı. Gülümsedim.

"Bilmiyorum... Yani evet, bir şey olsa bile bize söylemezler ama endişeleniyorum işte."

"Rahat ol," dedi Sema bir abla tavrıyla konuşurken. "Tolga'yla tanıştığım ilk zamanlar ben de böyleydim. Onların işi zor, biz de onları elimiz kulağımızda bekliyoruz işte. Güvenmekten başka çaremiz yok. Tek ihtiyaçları bizim mutluluğumuz."

"Haklısın." dedim mırıltıyla. Derin bir nefes alıp arkasındaki sandalyeyi işaret ettim. "Sen geç otur, ayakta durma fazla. Sonra Tolga bana kızacak."

"Tolga mı?" dedi. Hülyalı hülyalı sandalyeye oturup iç çektiğinde şaşkınlıkla güldüm. "Çok özledim kocamı, gelse de öpsem doya doya."

"Öpersin öpersin. Otur sen burada." diyerek tekrar önüme döndüm. Sema iç çekmeye devam ederken gülümsüyordum.

Hazırladığım tabaklar bitince, ikisini de dikkatlice elime aldım. Tabaklar, plastik oluşundan dolayı eğilip bükülürken dökmeden götürmem imkansız gibiydi.

"Yardım edeyim mi?" diyerek yanıma gelen Hale'ye baktım. Tebessümle elimdeki bir tabağı aldı.

"Çok iyi olur aslında, Özgür ve Okan'a götürecektim."

"Okan ve bu küçük tabak?" dedi kararsızca. Ardından ağzının içinde mırıldanıp tabağın birini aldı. "O bununla doymaz, daha fazlasını ister doyumsuz."

YUVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin