''Mira! Panodaki yazıyı gördün mü?''
''Hayır Beste, yine ne olmuş?''
''Basket takımı için amigo takımı kurulacakmış, böyle maçlarda falan dans edip tezahürat yapacak.''
''Ee, yani?''
''Off, Mira ne salaksın kızım ya, Kuzey diyorum, basket diyorum, amigo diyorum ya!'' Yavaş yavaş düşünceler beynime dolarken gözlerim açıldı.
''Beste koş!''
Beste'yi elinden tuttuğu gibi alt kattaki panoların önüne götürdüm. Afişi dikkatle inceledim.
''Vay vay vay, Mira, sen böyle şeylerle ilgilenir miydin?'' Gözlerimi devirerek sağıma döndüm.
''İşine bak Zeynep.''
''Ovv, dili de uzamış, Besteciğim bu kız sabah kahvaltısında cesaret hapı falan mı içti, nedir bu hali?''
''Bence sen kendini fazla yüksekte görüyorsun, Mira'yı tanımıyorsun bile, onun hakkında gelip burda yorum yapamazsın.'' dedi Beste beni savunarak.
''Seninde Mira'dan aşağı kalan yanın yok bakıyorum.'' dedi Cansu.
''Öyle canım, napıcaksın?''
Birbirimizin üzerine yürürken gözlerimi Zeynep'in gözlerinden ayırmıyordum.
''Hop, hop kızlar, ne oluyor?''
''Sen karışma Melih.'' dedi Cansu. Melih mi? Şu basket takımında olup benden hoşlanan, Kuzey'in bahsettiği Melih mi?
''Sakin olun.'' dedi ve ellerini kaldırdı Melih. Aslında tatlı çocuktu, ama beni ilgilendirmezdi, benim zaten sevdiğim biri vardı.
''Neyse Mira, gel de Emel Hoca'ya katılacağımızı duyuralım.'' dedi Beste kolumdan tutup çekiştirirken. Gözlerimi kısarak bakışlarımı Zeynep'ten çektim.
''Bu kızın benle derdi ne anlamıyorum.'' dedim.
''Neden olacak? Senin kadar popüler değil, o yüzden sana gıcıklığı.''
''İyi de ben mi istiyorum popüler olmayı?''
''Sorun da bu zaten Mira, sen çabalamadan popülersin, o ise gittiği yerlerin aldığı şeylerin ne kadar havasını atsa da senin kadar popüler olamıyor.''
''İnsanların derdine bakar mısın?''
''Neyse boşver sen onu, şu takıma girersek Kuzey senin, Berk de benimdir.'' dedi Beste gülerek. Gülümsedim. Ama onun dediklerine değil, böyle bir şeyin gerçek olma ihtimaline gülümsemiştim.
—-
''Mira, bana yardımcı olur musun canım, akşam misafir gelecek.''
''Tabiki ederim, kim geliyor anne?''
''Ece ablanlar.'' Tabak elimden düştüğünde sıçradım.
''Mira? Bir şeyin var mı, bi yerine geldi mi?''
''Yok anne yok, gelmedi.'' dedim.
''İlya,Mira, ne oluyor?''
''Yok bir şey anneanne ya, tabak kırıldı.'' dedim. Anneannem ışık hızında içeri girerken:
''Kız! Takımı bozdum deme bana! Allah! Vallahi takım bozuldu, kız seni ben ne yapayım şimdi?''
''Üzülme anneanne ya, yedekleri sokarsın.'' dedim anneannemden uzaklaşarak.
''Bak bir de bana şakalı komikli şeyler söylüyo, ay Ahmett! Gel bak gel, anasına bak kızını al derler, bak ne dedi bana bak!'' dedi anneannem. Ben gülerken anneme baktığımda annemde dudaklarını ısırıyordu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RENK Serisi 3- Saflığın Rengi Beyaz
RomantikRenk Serisi'nin 3. kitabıdır. Bu kitabı okumadan önce, Renk Serisi 1-Aşkın Rengi Mavi, Renk Serisi 2-Nefretin Rengi Siyah'ı okuyunuz. Kapak Tasarımı: @rotices