SRB-18

647 70 24
                                    

Hey! Yeni profl fotoğrafım nasıl, kendimi ifşalamaya karar verdim. Bölüm gecikti çünkü bilgisayarımda sorun vardı kaç gündür çözmek için uğraşıyordum kurcalaya kurcalaya yaptım :) 

4.kitap için; %80'lik bir kısmınız istiyor, hatta isim bile önerenler var. Fakat bazılarıda istemiyor gereksiz buluyor. Kuzey-Mira ilişkisi için ayır diyenler var, ayrılmasınlar diyenler var. Kafam çok karıştı ama her zaman olduğu gibi şu an akışına bırakıcam, canım ne yazmak isterse, okumak istemeyen veya sıkıcı bulan okumayı bırakabilir. Ben bu hikayeyi sıkıntıdan yazmaya başlamıştım ve Aşkın Rengi Mavi'yi yazdığım zamanlar 5 vote gelse sevinç dansı yapıyordum. Şimdi baya büyük bir okuyucu kitlesine ulaştık.

Birde şu var, bölümlere 200 kişi falan bakıyor ama gelen vote 25 falan oluyor, lütfen bu bölümü okuyan herkes vote verebilir mi, en yüksek kaç alacak merak ediyorum, teşekkürler :)

Multimedia: Mira Kaya

---

''Mantıklı bir açıklaması illa ki vardır, bir dinlemelisin.'' dedi Beste, omzumdan tutup bana destek olarak. Durduğum yerde onları izlemeye devam ediyordum. Kuzey, Zeynep'in elini iterek ayağa kalktı. Ne konuştuklarını duyamıyordum ama sinirlendiği belliydi. Konuşmasını bitirip çıkışa yönelmesiyle beni gördü ve öylece baktı. Ardından hızlıca yanıma geldi:

''Ne düşündüğünü biliyorum, tahmin edebiliyorum. Ama bu resmen tuzak. Bunu göremeyecek kadar saf olma Mira, lütfen.'' Bakışlarımı Zeynep'e çevirdim. Bana bakan o pis sırıtışı gördüğümde daha fazla kendime hakim olacağımı sanmıyordum. Kuzey'i kenara çekip Zeynep'in yanına gittim. Kuzey de arkamdan geliyordu. Zeynep geldiğimi gördüğünde ayağa kalktı. Zeynep'in kolunu hızla tutup sıktım:

''Bana bak Zeynep, ben İlya Kaya'nın kızıyım. Böyle beni saf, masum yerine koyup arkamdan iş çevirerek Kuzey'i elimden almaya çalışırsan, yemin ederim o saçından tutup sürüklerim, paspas yaparım seni. Ayağını denk al.'' dedim. Tırnaklarımı koluna geçirdiğimi, Zeynep yüzünü buruşturup acıdan inlediğinde fark etmiştim. Hızla kolunu bıraktım. Ardından Kuzey elini uzattığında elini tuttum, ve kafeden çıktık. 

''O da neydi öyle?'' dedi Sena gülerken.

''Fragman.'' dedim şirince gülümseyerek. Kızlarla gülüşürken kafeye girme fikrinden vazgeçtik.

---

''O zaman napalım ben şey yapayım gideyim Sena'ya çünkü malum evi boş, yani evi boş derken annesi babası yok sıkıntı çıkmaz diye şey yaptım, yoksa biliyosun Mira.'' dedi Çağdaş. 

''Biliyorum, biliyorum.'' dedim gülümseyerek. Vedalaştıktan sonra Kuzey'e döndüm.

''Tam da şimdi neden Zeynep'le buluştuğunu açıklamanın sırası.'' dedim. Dişleriyle sırıtıp elini saçlarının arasından geçirdi ve bana döndü:

''Kızlar bu vahşi cazibeme dayanamadığından ötürü- ah tamam vurma şaka yaptım. Çok önemli bir konu olduğunu söyledi, buluştuğumuzda da senden hoşlanıyorum ayakları falan işte.''

''Neyse.'' dedim.

''Havada trip kokusu var sanki.'' dedi Kuzey bana gülerek.

''Yoo.'' dedim. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Arabaya atladığımızda Kuzey'in eve sürmediğini fark etmiştim.

''Nereye gidiyoruz?'' diye sordum.

''Biraz temiz hava almaya, belki trip havandan çıkarsın.'' dedi gülümseyerek. Yaklaşık 15 dakika sonra, park gibi bir yere gelmiştik. Arabadan inip yürümeye başladık. Yemyeşil çimlerin üzerinde Kuzey'le beraber olmak.. Bu hayallerimin de ötesindeydi fakat şu an oldukça gerçek görünüyordu. Kuzey aniden durduğunda bende durdum. Yavaşça bana döndü:

''İyiki yanımdasın Mira.'' dedi. Gülümsedim. 

''Bayan trip gülebiliyormuş!'' dedi Kuzey ardından. Omzuna vurdum. Birden ayağıma çelme takıp beni yavaşça yere doğru sarkıttığında şaşkınlıktan boynuna sarıldım, saçlarım aşağı doğru sarkarken, gözlerimi Kuzey'in gözlerinden ayırmıyordum.

''O kadar güzelsin ki..'' dedi. Ardından devam etti.

''O kadar masumsun ki Mira.. O kadar iyi niyetlisin ki, çocukluğumuzdan beri hayatım sana kazık atıp seni üzenlerin gerçek yüzlerini sana göstermekle geçti. Ama sen herşeye rağmen herkesi affettin. Şu üzerindeki beyaz elbiseyle gözüme melek gibi görünüyorsun. Ayrıca beyaz sana çok yakışıyor, senin masumluğunu, iyi niyetini herşeyini bu renk özetliyor gibi. Lekesiz, tertemiz, aynı senin gibi. Senin saflığının rengi sanki beyaz. Ben ise siyahım, beyazımı buldum. Biz birbirimizi tamamlıyoruz Mira.'' Tek eliyle kolunu belime dolup beni düşürmemek için çabalarken diğer eliyle sarkan saçlarımı okşadı.

''Sarı saçların, masmavi bakan o gözlerin. Yemin ederim hayatımda gördüğüm en güzel şeysin. başıma gelen en güzel şeysin. Seni seviyorum Mira.'' dedi. Bana yaklaşırken, gözlerimi kapadım. Dudakları dudaklarımla buluşurken beni yavaşça yere bıraktı, koluyla yerden destek alırken beni öpmeye devam ediyordu.

Dudaklarımız birbirinden ayrılırken, Kuzey bana öylece baktı. Ardından gözünü çimenlere çevirdi. Ben ne yaptığına bakarken o yanımdan yavaşça kalktı. İlerideki ağaçların arkasına giderken:

''Beni bekle ve sakın gelme.'' dedi. Başımla onaylarken onun ağacın arkasına gidişini seyrettim. Yaklaşık 10 dakika sonra, elinde papatya tacı ile geliyordu. Gözlerim şaşkınlıktan açılırken yanıma oturdu. 

''Ve papatyayı sevdi adam, papatya kokan kadın yüzünden.'' dedi, ve elindeki tacı yavaşça saçlarıma taktı. 

''Bunu yapmayı nerden öğrendin?'' diye sordum.

''Ekin abi öğretti.'' dedi gülümseyerek, ve devam etti:

''Şimdi bayan trip, bana trip atmanın cezasını çekeceksiniz.'' Ardından karnımı gıdıklamaya başlaığında kahkahalarımın arasında:

''Yapma, Kuzey dur!'' diyerek durmasını istiyordum. Kahkaha atmaktan nefes nefese kalınca durdu. Üzerime eğildi, ve kulağıma fısıldadı:

''Gülüşüne de aşığım.'' Ardından biraz yükselip yüzünü yüzüme hizaladı:

''Sanırım aşık olmadığım tek bir şeyin yok.'' dedi. Ardından kalkıp banada elini uzattı. 

''Gel benimle.'' Uzun bisiklet yolunu yürüdükten sonra, karşımıza çıkan göl ağzımın açık kalmasına neden olmuştu. Gözleriyle gölü gösterdi:

''Var mısın?'' diye sordu. Anlamayarak ona baktım. Yanıma gelip tacı başımdan çıkardı ve çimenliğin üzerine koydu. Napmaya çalıştığına anlam vermeye çalışırken üzerindeki tişörtü de çıkardı. Yavaş yavaş jeton düşerken geri geri gitmeye başladım.

''Ah,hayır, hayır, hiç sanmıyorum.'' dedim. Kaçma eylemim Kuzey'in beni kucağına almasıyla son bulmuştu. 

''Nefesini tut!'' diye bağırdı, ardından kucağında benimle, göle atladı. Etraftaki insanlar bize bakıp gülümserken Kuzey yanıma geldi. Kollarımı boynuna doladım, ve dudaklarından öptüm. 

''Ne yapacağım ben seninle?'' dedi gülümseyerek.

''Seveceksin.'' dedim omzumu silkerek.

''Seni seviyorum.''


RENK Serisi 3- Saflığın Rengi BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin