13|Ummak ne büyük zavallılık.
"Evet, Bay Kim. Köleniz geldi. Yıkanmanıza yardım edecek." Üstümü başımı düzeltmiş, banyoya adım atmıştım.
Kim Taehyung, yaralı bacağını küvetten sallandırıyor, keyif sigarası dudaklarında arsız gibi tütüyordu. Köpükler içindeki bedeni tavanı izliyordu.
Şehvetini kaybetmiş gözleri adım adım beni buldu. Neden geldiğimi sorgularcasına bana bakıyordu.
Küvetin yanına dizlerim üstünde çökmüş, küvetten sarkan bacağında elimi gezdirmiştim. Pürüzsüz bir teni vardı. Lakin pürüzler başlıyordu baldırlarına doğru. Ufak tefek izleri yakından seçebilmiştim.
"Saçlarınızı yıkayayım artık."
"Ben hallederim hyung." Güldüm hafifçe. Alnına dökülmüş tutamları birer birer geriye yatırırken açılan yüzünü süzüyordum. Yakından daha güzeldi.
Hani böyle resmi büyülttükçe kusurlar çıkardı ya aslında, aksine o daha kusursuz oluyordu. Her parçası özenliydi. Eminim çocukken de çok güzeldi. Lakin güzel olduğu kadar bahtı açık değildi. Atamıyordum kötü çocuk muhabbetini kafamdan. 15 yıl bununla yaşadım demesini hazmedemiyordum.
"Abin değilim, arkadaşın hiç değilim, sevgilin desen o da eksik... Ben senin hayatında neyim Taehyung?" Aralık dudağına uzandı ıslanmış elim. Kuru dudaklarını hafifçe okşamış yanağına yaslamıştım elimin hayasını. Kafasını usulca elime sürtmüş, adeta bir kedi gibi mırıldanmıştı gözlerime bakarken.
"İlla bir şey olmak zorunda mısın? Böyle olamaz mıyız biz? Çok isim ararsan düşünürüm tabi..." Ufak bir sessizliğe bürünmüş ardından dudaklarını ıslatarak devam etmişti sözlerine. "Birbirine sik kaldıran iki kardeş?" Gülüyordu. Hep gülsündü tabi ama böyle saçma yerlerde değil.
"Sik kaldırma doğru ama kardeşten emin olamadım. Ya da bana hyung demeye devam mı etsen? Seni her açıdan memnun edip koruyan hyung'un." Üstümdeki kıyafetleri bile umursamadan ayaklarının ucuna girdim. Bir anda öyle yakınına girdim ki bedeninin, iri gözleriyle bana bakakalmıştı.
Küvetin kenarında olan bacağından faydalanmış, diğer bacağını da belimin üstünden geriye bırakmıştım. Dizlerim üstünde inine girmiş, kalçasının yanlarına koymuştum dizlerimi. Belinden kavradığım bedenini kendime çekmiş, köşeye kıstırmıştım onu.
"Ne yapıyorsun hyung? Sana bundan sonrasını unutmam dedim." Elim yine yanağına sokulmuş alnımı alnına yaslamıştım.
"Merak etme. Seni Jeon Jungkook olarak, kendi irademle öpeceğim."
Kim Taehyung, kıstırdığım köşede, zayıf bedenini titreten gümbürtülü kalp atışlarıyla, sigara tadındaki dudaklarıyla karşılık verdi öpücüğüme. Kalbim farksız diyemezdim ama onun durgun bedenine nazaran ben hayli yaramazdım. Elimin incecik belinde kayıp göğsünü bulmasını engellemedim.
Bir anda aklıma geldi. Eğer onunla sevişecek olursam, penisim karnında belli olacak kadar zayıf mıydı? Ki bence öyleydi. Şüphesiz müthiş güzel bir manzara sunardı. O hafif şişkinlik, çok keyif verirdi.
Nefesleri bittiği için, mecburen ayrıldı benden. Gözüm dönmüştü çoktan. Şimdiden aklımdaki görüntü için savaşabilir olmuştum. Alttan sessiz sessiz çadırımı kurarken başını mermere dayamış, hızlı nefeslerle soluklanan Taehyung'taydı gözlerim. Kırmızı yanakları, kırmızı dudakları... Çok güzeldi.
"Sana yardımcı olacağım. Dilediğin her an. Her yerde."
"Neden?"
"Başkasına gidebilme ihtimalinden nefret ettim. Eunwoo seni bu hale yakın bir şekilde görebildiyse eğer onun gözlerini oyarım." Hafifçe gülmüş, bacaklarım arasındaki kalçasını dizlerim üstüne taşımıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vanitati || taekook
FanficBay Jeon'a can borçluydu Taehyung. Canı pahasına olsun bu borcu ödemek için çalışıyordu lakin, yetmiyordu. Elindeki her şeyi verse bile ödeyemiyordu. Bu yüzden Bay Jeon'un biricik oğluna kalbini vermeyi seçti. [kth+jjk] Yayın tarihi: 22.02.2022 - 1...