10| Mümkün mü sahiden anıları silmek?
"Sahiden bunu mu uygun görüyorsunuz bana?" Bay Jeon başıyla onaylamış diğerlerine bakmıştı sonra.
"Kabul etmeyen var mı?"
"Ben etmiyorum." Jungkook hyung derhal elini kaldırmış, çatılı kaşları ardından itirazını sunmuştu.
"O halde dörde bir. Oy çokluğu ile Taehyung'un iki patronumuzun sekreterliğini yapmasını kabul etmiş oluyoruz. Merak etme Taehyung, yorulduğun kadar ekstresini de göreceksin. Maaşın yaklaşık üç katına çıkacak." Ayakta dikilerek hakkımda karar verilmesini beklediğim yönetim kurulunda, Bay Jeon'un teklifi kabul edilmişti. Eğer duyduğum minnet duygusu dudaklarımı kapatmasa hayatımı kurtaran bu adamın yüzüne söverdim.
"Bay Jeon, umarım bir gün fikirlerimi soracak kadar beni seversiniz. Müsadenizle..." Bakışlarımı kaçırmış, seri adımlarla kendimi yönetim kurulu toplantısından atmıştım. Yapacak başka bir şeyim olmadığından kendimi tuvalete kapattım. Klozetin üzerine öylece oturmuş, gözlerimi tavana çevirmiştim. Sigaraya tekrar başlama zamanı gelmişti meğer.
Ben kurtulmak istedikçe, elimi ayağımı bağlıyordu Bay Jeon. Sanki tutsak gibiydim bu şirkete. Jungkook zamanında kaytarabiliyordum. Lakin şimdi iki kişinin sekreterliğini yaparken, nasıl kaytaracaktım? Eminim ki Jaehyun boğazıma çökecekti.
Nasıl hala gözlerim dolabiliyordu anlamıyorum. 22 yıllık hayatım ağlayarak geçmişken, nasıl hala gözyaşı üretebiliyordum? Hala bebek gibi ağlamam da neyin nesiydi? Zaten fikirlerim ya da isteklerim çevresinde yaşamamıştım ki ben şu ana dek. Ben bana söyleneni yapması gereken bir köleydim.
"Taehyung? Burada mısın?" Jungkook'un sesi, beni tamamen kendime getirmişti. Gözyaşlarımı dökülmeden geri göndermiş, kapıyı açarak çıkmıştım. Jungkook'un yanından öylece geçmiş, ellerimi yıkamak için lavaboya yönelmiştim.
"Jungkook, paketin var mı?" Elleri hızlıca üstünü aramıştı.
"Maalesef, çok sık içmediğimden almamışım yanıma." Tuvaletin kapısı açılmış, ellerimi havlu kağıt ile kurularken lavaboya yaslanmıştım.
"Jaehyun, paketin var mı?" İçeri giren adımları birkaç adım dibimde bitmiş, sigarasını ve çakmağını uzatmıştı. Elinden kapmak üzereyken durdurmuştu elimi.
"Bay Jung dersen veririm." Köleydim. Tabiki bu benim için oldukça basit bir istekti.
"Bay Jung." Gülümseyerek elimi bırakmıştı. Ne tür bir zihni vardı bilmiyordum. Lakin daha kötüsünü gördüğümden olsa gerek o kadar da korkutmuyordu beni.
İlk sigaramı dudaklarıma götürmüş, uzun zamandır almadığım tat için çakmağı çakmıştım.
"Mentollü." Mentolü patlatmış, ferah aroma ağzıma yayılırken derin bir nefes çekmiştim ciğerlerime. Lavabonun kuru kısmına koca kıçımı yerleştirmiş sigaramı hızlı hızlı bitirmiştim.
Sonra ikinci, sonra üçüncü ve dahası. Aldığım tek nefes sigara nefesiydi. Sigara içmeyi bile unutamamıştım, nasıl kurtulacaktım geçmişimden?
Beşinciyi çakarken öylece beni izleyen adamlara değdi gözlerim. Jungkook yaslandığı duvardan ayrılmıştı. Dudaklarımdaki sigarayı kendi dudakları arasına yerleştirmiş, paketi elimden almaya çalışmıştı. İzin vermemiş, iki dal çıkardığım paketi belimden içeri koymuştum.
"Jungkook, özgür olmama izin vermeyeceksen dışarı çık." Dalın tekini Jaehyun'a uzatmıştım. Tekrar beşinciyi tutuştururmuş, çakmağı sahibine uzatmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vanitati || taekook
FanficBay Jeon'a can borçluydu Taehyung. Canı pahasına olsun bu borcu ödemek için çalışıyordu lakin, yetmiyordu. Elindeki her şeyi verse bile ödeyemiyordu. Bu yüzden Bay Jeon'un biricik oğluna kalbini vermeyi seçti. [kth+jjk] Yayın tarihi: 22.02.2022 - 1...