8| Kötü çocuklara ait.
Yorgun bedenim, yatağa uzanırken dalgındım hala. Muhtemelen son sporumu yapmıştım. Belki yarın sabah yapabilirdim ama çok zordu. Yoğun bir gündü. Sabahtan akşama kadar set vardı ve setten önce şirket işlerini halletmeliydik.
Elim komodinin üzerindeki mezuraya gitmişti. Yorgun bedenimi zorlukla kaldırmış mezurayı belime sarmıştım.
60.4
Yapamamıştım. Olmamıştı. Biraz daha yapmalıydım spor. Daha az yemeliydim.
Hayal kırıklığı ile yatağa oturdum yeniden. Son şansım olan korseyi almıştım elime. Hızlıca yerimden doğrulmuş, koşarcasına çıkmıştım odadan. Kapıyı bile çalmadan Jungkook'un odasına girerken bulmuştum kendimi. Duştan çıkmış, saçlarını kuruluyordu. Altında havlusu ile duruyordu. Bir an duraksasam bile hemen arkamı dönmüştüm.
"Korsemi takman gerek. Belim yeterince incelmemiş bu yüzden çok sıkı olmak zorunda." Adım sesleri işitmiştim. Sonra bir süre kıpırtılar devam etmişti.
"Bana yeterince incelmiş gibi geldi. Ölçtün mü?"
"Evet. 4 milimetre fazlam var." Gülmüştü. Tahminimden daha yakınımdaydı. Ne kadar öpücüğü olmamış gibi sayıyor olsakta... Onu her gördüğümde hatırlıyordum. Gözümde canlanıyordu kısık gözlerle izlediğim bedeni.
"Bu sorun olmayacaktır." Ona döndüm. Zaten arkama geçmiş olan bedeni sinirli suratıma bakıp daha çok gülmüştü. Korseyi çıplak gövdesine ittirdim.
"Sadece susup takman gerekiyor." Gözlerimi yüzüne odaklamıştım çünkü onu rahatsız etmek, başka bölgelerine bakmak istemiyordum. Zaten yeterince utanç doluydum ona karşı.
"Sen nasıl istersen." Ona tekrar arkamı dönmüş tişörtümü belimi açıkta bırakacak kadar toplamıştım.
"Çok sıkı yap tamam mı hyung? Tüm gücünle."
İlk geçirdiği ip biraz onu yerinde tutmak için olsa bile ikincisi... İkinciyi geçirirken öyle asılmıştı ki, sırtımın gerginliğini hissetmiştim.
"Korsenin iki ucu bir araya geldi. Yeterince sıkı mı?" Beş santim. Elli beş santime kadar sıkacak bir korseydi bu. Aradaki boşluğu kapattığına göre bedenimi kendisinden beş santim daha dar bir yere sokmaya çalışıyordum.
"Evet, iyi."
Acıyordu. Tam bel hizama gelene kadar bunu fark etmemiştim ama canımı yakıyordu. Boş midemin üzerine gelen baskı midemi bulandırmıştı. Bir şey yemiş olsaydım, kesinlikle kusardım.
Yerimden ufak ufak sarsılmama rağmen o işini bitirene kadar sessizce beklemiştim. Elleri şortumun beline gelmiş, belli bir miktar baksırımla beraber aşağı kaydırmıştı. Şaşırsamda bunun gerekli olduğunu bildiğimden bir şey demedim. En sonunda sıkı bir kurdele yaparak bitirmişti. Eli korsenin en üstünden en altına kadar yanlarımda kaymıştı.
"Nefes alabiliyorsun değil mi?" Bu sefer indirdiği baksırım ve şortumu yukarı çekmişti. Hatta şortumu fazla yukarı çekmiş olmalıydı ki ani baskıyla sıçramıştım.
"Pardon." Daha düşük bir düzeyde belimde bırakmıştı. Şortun lastikleri için ince gelmiş olmalıydı ki belim, kalçalarımın hemen üstüne, korsenin bitimine düşmüştü geri.
Tişörtümü indirmiş, saklamıştım kendimce. Tekrar ona dönmüş belimden eğilerek selam vermiştim. O sırada gözüm altındaki baksıra çarpmıştı işte. Hızlıca doğrulmuş dönen başımla dengesiz bir kaç adım atmış ve çıkışa yönelmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vanitati || taekook
FanfictionBay Jeon'a can borçluydu Taehyung. Canı pahasına olsun bu borcu ödemek için çalışıyordu lakin, yetmiyordu. Elindeki her şeyi verse bile ödeyemiyordu. Bu yüzden Bay Jeon'un biricik oğluna kalbini vermeyi seçti. [kth+jjk] Yayın tarihi: 22.02.2022 - 1...