1| Hayatı tepetaklak eden düşüş.
Başlama tarihinizi yazar mısınız?
"Günaydın, bay Jeon." Merdivenlerden inerken, salondaki geniş camların önünde, kahvaltı sofrasına yerleşmiş olan beyefendiyeydi sözlerim. Sıradan bir günün, sıradan açılış konuşmasıydı benim adıma. Koyu tonların, grilerin buluştuğu salona göz attım ufakça. Büyük aynadan yansıyan görünüşüme bakmış, halimi düzgün bulmuştum. Kahve, özenle taranmış şekilli saçlarım, sağlıklı görünen, doğal tonlarla makyaj yaptığım cildim, beyaz gömleğimin yakalarını sıkıştıran siyah kravatım, siyah kumaş pantalonum ve siyah düz taban ayakkabılarım ile bir iş gününe daha hazırdım.
"Ah! Taehyung. Tam vaktinde geldin, gel otur." Kahvaltı sofrasında oturan bay Jeon'un yanına iliştim usulca. Benim yerim daima baş köşede oturan Bay Jeon'un sağ tarafı olurdu. Elim kravatıma gitmiş, düzgünlüğünden emin olurken gözlerim özenle Bay Jeon'un gözlerine taşınmıştı. Her zaman dakik olduğumu bilmesine rağmen, bu takdirini benden sakınmazdı.
"Bugün, benim için çok önemli birisi gelecek. Londra'dan. Saat ikide uçağı inecek. Onu senin almanı istiyorum. Onu al, güzel bir yemeğe çıkın ve ardından eve gelin." Sevecen yüzünü gösterircesine keyifliydi bugün. Resmen onun için önemli olduğunu o söylemese bile anlayabilirdim. Farklı bir mutluluk vardı kırklarının sonuna dayanmış Bay Jeon'un gözlerinde. Hala fit oluşu bana yaşını unuttursa bile...
Gözümün önüne bugün yapacağım işlerin ajandası düştüğünde, dolu olduğumu fark etmiştim. Zira her günümü dolu dolu geçirmeye ayarlardım. Boş vaktim yoktu, boş vaktimde yapacak aktivitelerim de oldukça sınırlıydı.
"Benim saat iki de önemli bir toplantım var efendim. Ama sizin için önemliyse, ertelemekte sakınca görmem." Bayan Lee benim için çayımı getirdiğinde ona teşekkür ettim. Bir gün ona benim için yaptığı lavanta çayını çok beğendiğimi iletmiştim. İçeceklerle aram olmadığından olsa gerek benim için sık sık lavanta çayı yapmaya başlamıştı bu olaydan sonra. Sayesinde, kahvaltılarımı rahatlatıcı bir çay eşliğinde yapıyordum.
"Taehyung, bu durum her şeyden önemli. Misafirimize gerekirse tüm gününü ayır. Ona gezmek istediği yerlerin, alışveriş yapmayı isteyip istemediğini bile sor. Uzun zaman sonra ilk defa buraya geliyor ve güvenebileceğim yegane insanlardan birisin." Gülümsemem artarken dik duruşumun ardına saklamıştım bu iltifatını. Böyle büyük bir adamın güvendiği insanlardan olmak çok zordu, ben bunu başarabilmiştim. Haklı bir gururdu benim için.
"Anladım efendim. Dediğinizi yapacağım. Güveninizin boşa çıkmayacağından emin olabilirsiniz. Adı neydi misafirimizin? Birde bana, hakkında ufak tefek bilgiler verirseniz eğer... Onu çok daha iyi ağırlayabilirim." Bay Jeon tabağı bittiği için dudaklarını temizlemiş benim aksime kahve içmeyi tercih etmişti. Arkasına yaslanırken, gözleri üstümde dolaşıyordu.
"Jungkook misafirimizin adı. Denizi, nehri çok sever. Deniz ürünlerine de düşkündür. Kore yemeklerini özlediğinden de eminim. Biraz serseri gözükür ama takılma. İyi biri." Verdiği bilgileri beynime not etmiş, kol saatimi kontrol etmiştim. İşe giderken mekan düşünmek için yeterince valtim olacaktı Jungkook için.
"Müsaadenizle ben kalkayım o zaman Bay Jeon. Bugün benim için yoğun olacak." Kahvesinden ufak bir yudum alıp onay verdiğinde ayaklandım bende. Yarım bıraktığım çay için Bayan Lee'ye özür dilercesine bakmış, salonun ilerisindeki girişe ilerlemiştim.
"Taehyung!" Salondan çıkmak üzereyken Bay Jeon'un bana seslenmesiyle durdum. Ona dönmüş söyleyeceklerini bekliyordum.
"Ödemeler şirket kartından olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vanitati || taekook
FanficBay Jeon'a can borçluydu Taehyung. Canı pahasına olsun bu borcu ödemek için çalışıyordu lakin, yetmiyordu. Elindeki her şeyi verse bile ödeyemiyordu. Bu yüzden Bay Jeon'un biricik oğluna kalbini vermeyi seçti. [kth+jjk] Yayın tarihi: 22.02.2022 - 1...