Adalet

122 16 25
                                    


*-*-*-*-*-*-*

İki sevgiliyi birbirine düşürecek bir talim yapacaktı belli ki bu iki kardeş. Tılsım, Saltuk'a sarılırken geçmiş olsun dedi. Çolpan'a yaklaştı ve sakin olasın diye mırıldandı. Batuga'yı babasına ve teyzesine emanet ettikten sonra Alpagu ile Tılsım Gök Saray'a onları şok edecek bir olaya doğru gitmeye başlamışlardı...

Hikayeyi güz mü yapacaktı bu haber yoksa güzler bahar mı olacaktı?

*-*-*-*-*-*-*

Hikayenin güz olmaması adına anlatıcı haritasını çizmişti, cani ve vahşi girişimleri olan bu canavarın hikayede ölümü gerçekleşecekti. Yollar çizilmişti, kaderleri yazılmıştı. Çünkü onun yaşadığı bir varyasyonda neler olacağını görmüştü anlatıcı. O yüzden kollarını sıvadı, kahvesini aldı. Yazmaya başladı. Hırslıydı, adaletin yerini bulmasını istiyordu ve şunu biliyordu; geç yerini bulan adaletin adalet olmadığını...

Tılsım ve Alpagu Gök Saray'a vardıklarında akşam yemeğine oturmuşlardı. Akşam yemeğinde bir kişinin fark edeceği bir gerçek vardı. Vera'nın içeceği içeceğin saraya ait olduğunu fark edebilecek tek bir kişi vardı. Batuga. Batuga ise Çolpan teyzesi ile kalmayı istemiş ve Dağ'da durmak istemişti. Tılsım son kaybettiği bebeğin acısını yaşıyordu içten içe sonra da ablasının ve Saltuk'un arasının düzeleceğini düşünerek kendini mutlu etmeye çalışıyordu.

Tılsım'ın dalgınlığını fark eden Alpagu "Tılsım." dedi. "Nasılsın?" Elini Tılsım'ın elinin üstüne koydu. Tılsım evdeşine gülümseyerek döndü. "İyi olacağım, Alpagu. Merak etmeyesin."

Vera yemek yerken gözlerini devirdi. "Tılsım, düşürdüğü bebeklerin ardından iyi olmak istersin. Bilirim. Zordur." İki çocuğuna baktı, varis olarak düşündüğü iki çocuğa... Temur ve Kaya. Onlara gülümsedi. Çocuklar da onlara gülümsedi. "Alpagu'nun varisleri vardır. Batuga olamasa da Temur ve Kaya vardır."

Tılsım derin bir nefes aldı. "Gök tengrim, bebeğimi kaybetmemde Çolpan'ın dediği gibi Vera'nın parmağı varsa onu yere çalasın. Beni aşağılanmalarından bıktım ve eğer onun yüzünden bebeklerimi kaybediyorsam onu kurgana yalnız koyasın" Gözlerini açtığında Vera'ya cevap verdi.

"Batuga'da Alpagu'nun varisidir. Dağ ve Gök'ün oğludur. Gök kabul etmezse Dağ onu varis olarak kabul eder, Vera." Tılsım gururluydu ve mutluydu. Eksik denen oğlu yaşamıştı ve ruhu tamdı. Vera cevap vermek için zehirli çayı eline aldı ve içti. Birkaç kez öksürdüğünde ne Tılsım ne de Alpagu anlayamamıştı. Vera birkaç yudum daha aldıktan sonra öksürmeye devam etti. Kan öksürene kadar zehirlendiğini anlamamışlardı.

"Vera." dedi kanı gördüğünde Alpagu. Tılsım ile ikisi ayağa kalkmıştı. Temur ve Kaya'nın "Ana!" çığlığı ile Vera kendini kaybetti. Ölmüştü. Geride gözü yaşlı iki çocuk bırakmıştı sadece...

Ve anlatıcı anlatmaya devam etti. Vera eğer ölmeseydi yok edeceği hanlıklar ve obalar olacaktı. Gözü yaşlı bebekler, yaşlılar, çocuklar ve anneler olacaktı. En kötüsü de, onlarca insan ölecekti. İşte bu yüzden, adalet yerini bulmuştu. Belki dizide bulmayı umduğu adaleti, kendisi sağlamıştı.

Çolpan tam o vakitlerde talim alanına yürürken bir kartalın sesini duydu. Uzak dağlardan gelen bir kartal tüm haşmeti ile Dağ'ın etrafında geziyordu. Kün Ata'nın sesi duyuldu.

"Kartal dağdan geldiğinde adaleti sağlar. Bugün, buradaki biri için adalet yerini bulmuştur." dedi. Çolpan kendini garip hissediyordu. İçinde garip bir his vardı, tanımlayamıyordu bu hissi. Kartal sanki onun adaletini sağlıyordu. Hiç yazılmamış ve olmamasını dilediğimiz bir hayatın bedelini kesmiş olmanın müjdesini veriyordu Kartal.

Güz ÖncesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin