Çadır

80 9 36
                                    

1655 kelime ile herkesi selamlıyorum.

*-*-*-*-*

Dudaklarındaki yumuşak baskıyı azaltıp aklındakileri sormaya başlamak istiyordu Saltuk. "Ne konuştunuz Kutay beg ile?" Çolpan son kez sevdiğinin dudaklarını öpüp ağacın yanına çöktü. Saltuk'ta onun yanına oturdu. "Kutay beg beni ormana davet ettiğinde Alçin'in seni çağırdığını gördüm. Bir oyun olduğunu anlamıştım. Kutay beg ile daha ormana girmeden bazı şeyler söyledim. Ayrıldım."

"Ne söyledin Çolpan?"

Çolpan gözlerini yukarıya dikti ve alaycı şekilde Saltuk'a döndü. "Bir sevdiğim olduğunu ve bugün onunla bulaşacağımı söyledim. Kutay begte bunu duyar duymaz geri adım attı zaten. Hızla Evren'in yanına dönüp seni otağına çağırdığını öğrendim. Oradan da Tilbe ile koşarak otağa geldik."

"Beni kurtardın yani albız Alçin'in elinden."

"Muştular olsun ki kurtarabildim, Saltuk. Üstüne iftira da atabilirdi, biliyorsun değil mi?"

Saltuk ciddiyetle başını salladı. "Biliyorum, bilmez olur muyum, Çolpan? Peki ne yaparız bundan sonra?"

"Kutay bundan sonra yaklaşmaz, merak etmeyesin. Fakat Alçin elimizde ve durmayacak. Bizi de görmüş, beni bununla tehdit etti."

"Bi- Bizi? Görmüş mü?" diye ayağa kalktı Saltuk. Çolpan yine gözlerini devirdi. "Korkmayasın derim sana, neden anlamazsın? Babam gördüğüm rüyadan dolayı bir şey yapamaz. Alçin'de gördüklerimiz sebebiyle susmak zorunda ama şansını deneyecektir."

"Ne yaparız Çolpan şimdi? Var mı aklında bir plan?" Çolpan tüm cadılığıyla gülümsedi. "Elbette var. Şimdi..."

*-*

Talim alanına gelen Çolpan, Saltuk ve Tilbe yan yana duruyorlardı. Alçin ve Kutay'da gelmişti. Kutay Çolpan'dan uzak durmaya çalışan bir havayla duruyordu. Göz ucuyla bile bakmamaya çalışıyor, kalbinin kırıklığını göstermek istemiyordu. Alçin ise Saltuk'tan uzak duruyor ve yanına yaklaşmıyordu. Dünkü saçlarının kesilmesinden dolayı ne yapacağını bilemiyordu. Deniz obası aşkta ve savaşta kaybetmişti... Sessizlikleri bundandı.

Çolpan gülümseyerek talim alanına çıktı. "Saltuk alp ile talim yapmaya başlayacağız. Bu sırada Tilbe, Alçin ile yapasın. Dağbanbaşı sen de Kutay beg ile yapasın. Diğer alplerde yerlerini alsınlar. Bugün sıkı bir talim yaparız."

Kılıçların sesleri duyuldu. Çolpan ve Saltuk kılıçlarına davrandılar. Saltuk sert davranıyor, Çolpan'ı zorluyordu. Çolpan'da hırslanıyor daha çok kılıcına davranıyordu. Tilbe ise sert bir ifade ile Alçin'in kılıcına vuruyor ve sürekli düşürüyordu. Alçin hırsla ayağa kalktı. "Talim yaparız, savaşmayız. Bu hal nedir Tilbe?"

"Bikem, biz dağlılar biraz sertizdir. Kusura bakmayasın. Bu seferde sen davranasın önce." Diyerek elini uzattı. Alçin kendi başlamasına rağmen Tilbe'yi yenemiyordu. Çünkü Tilbe ile Çolpan zaten baştan anlaşmışlardı ve bikesine üzülecek bir haber vermeyi asla sevmezdi. Elinden ne gelirse onu yapardı bikesi için Tilbe. Evren ve Kutay arasında ise rakipsiz bir şekilde talim çalışması devam ediyordu. Evren, Kutay bege bildiği bilgileri öğretiyordu. Bir süre sonra Toygar han ve Altay han kılıç talim alanına geldiler. Alçin'in kılıç taliminde Tilbe'ye böyle yenilmesi Altay hanın hiç hoşuna gitmemişti. Deniz obası için zaten zor günlerdi, derin bir iç çekti adam. Toygar han ise son gelen haberler için ne diyeceğini merak ederdi.

"Ne dersin gelen habere, Altay?"

"Alçin'in de düşüncesini sormak isterim ama kabul edeceğini zannetmem."

Güz ÖncesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin