Yarı Çıplak

86 11 32
                                    

Saltuk, Çolpan'ın kolunu tutan Kutay'ı gördüğünde kucağındaki Işık'ı sallamaya devam etti. İçi içini yiyordu, ormana doğru hareketlendiklerinde siniri alev topu gibi olmuştu. Çolpan'a güveniyordu ama bu adam çok olmuştu. Bir de sırasıymış gibi Alçin'de gelip "Işık'ı alabilir miyim?" diyordu. Onun obasının bebeği olduğu için Saltuk vermek zorunda kaldı. "Bikem, siz alın Işık'ı." diyerek kucağına yerleştirdi Işık'ı. Alçin, Saltuk'un eline temas etmeye çalışmıştı ama Saltuk hızlı ve seri hareketlerle kenara geçip Evren'e gitti. "Ben ormana gidiyorum."

"Gitmeyesin, bekleyesin biraz. Çolpan halledecektir." Evren'in fısıltısı Saltuk'u durdurdu. "Çolpan'a güvenmediğimden değil, Kutay begin sınırı ne kadar aşmaya çalışacağını görmeye giderim." Evren başını salladı ve Saltuk'un gidişini onayladı. Tilbe ise çoktan Çolpan'ın peşine takılmıştı. Bu deniz obasının tegini ile bikesini yalnız bırakacak değildi!

Saltuk, Tilbe'yi takip belirli mesafede takip edecek böylece Çolpan'ı rahatça bulacaktı ve onları izleyebilecekti. Taa ki, Alçin'in yeni hamlesine kadar... "Işık çok ağlar, otağına götürmek isterim. Bana yardımcı olur musun, Saltuk?"

Saltuk zorla gülümseye çalıştı. "Bikem, şu an bir sınırları kontrol etmem gerekir. Evren alp size yardımcı olsun."

Alçin tüm gülümsemesi ile Saltuk'a bakıyordu. "Ben sizin yardımcı olmanızı isterim. Sorun olmaz değil mi?" Saltuk'un bu cümleden sonra yapabileceği yoktu. Alçin'in peşine takıldığında içi içini yiyordu. Bu Alçin'i bir şekilde halletmeliydi... Fakat farkında değildi, Alçin Saltuk'a oyun kurmak için hareketleniyordu. Işık ile otağa giren Alçin'i takip etmek zorunda kalmıştı Saltuk. Memnuniyetsizdi. "İzninizle ben gideyim." dedi otağın içine bir adım atmıştı sadece. Alçin hemen Işık'ın yatağına doğru gitti. "Durasın, Saltuk alp."

Saltuk gözlerini yukarıya çevirdi. Şımarık bir bikeyi mi çekecekti şimdi? "Orman davetinize gelemediğim için konuşmak istiyorsanız benim sevdiğim vardır, bikem." Gözlerinin içine baktı kadının. "İzninizle."

"Benim için bir önemi yok." Saltuk tam arkasını dönmüştü ki, Alçin'in sesini duydu. "Ne demek istersiniz?" Alçin kalın yeğeni çıkarmaya başladığını gördü. Otağın girişine doğru gittiğinde birkaç adamın yerleştiğini ve otağın kapısını kapattığını gördü. "Ne yaparsınız?" Gözlerini yumdu. "Size zarar vermek istemem ama bu kapıyı açın." dedi arkasını dönmüyordu bile. Ne kadar vakit geçirdiler bilmiyordu Saltuk soğuk ter döküyordu. Kadının sırtına dokunduğunu hissettiğinde çığlık atmak istedi ama bir erkek olarak çığlık atarsa yasavulluk hayali biterdi. Bu kadın da üzerine kalırdı. Sakin olmalıydı. "Saltuk." diyerek arkadan sarılmaya çalışan kadının ellerini itti. Kapıyı ittirmeye devam etti.

"Benimle olmak zorundasın." dedi arkasındaki kadın. "Ben istemem derim, anlamaz mısın hatun?"

"Benim bir bike olduğumu unutma, Gök alpi." Saltuk kapıya tekrar vurmaya çalıştı. İşte tam o sırada otağın kapısı aniden açıldı ve Çolpan'ı gördü Saltuk. Soğuk soğuk terleyen adamı görmüştü Çolpan. Yanında Tilbe vardı. Saltuk'un kolundan tutup otağın dışına attı. Tilbe ile Çolpan otağın içine girdi. Alçin ise çoktan çığlık atıp kenara geçmişti.

"Alçin bike, oyun bitti."

"Ne oyunu dersiniz? Saltuk benimle olmak istedi. Siz gelmeseydiniz benimle birlikte olacaktı." Çolpan kafasını yana yatırarak sinirle güldü. "Öyle mi?" Tilbe'ye işaret verdi. "Saltuk ile Kutay'ı getirelim. Herkesin içinde bir mahkeme kuralım."

Alçin derin nefesler aldı yarı çıplak bir haldeydi ve Çolpan ile baş edemeyeceğini anlamıştı. Şimdi geri atmazsa işler çirkinleşecekti. "Saltuk benimle olmak istedi, Işık'ı al gel." diyerek son şansını kullandı. "Evren Alp öyle demez ama hatuncuk."

Hatuncuk lafını duyduğunda Alçin de başını kaldırdı. "Sizi gördüm, sen ve Saltuk. Sizi söylerim." Çolpan dudaklarını öne doğru uzatarak büzdü. "Beni ve Saltuk'u gördün." Kıza yaklaştı. İki bike birbirine öfke ile bakıyordu. Hançeri nereden çıkardığını anlamayan Alçin, Çolpan'ın hançerinin soğukluğu ile tanıştı. "Beni mi tehdit ediyorsun sen?" Baştan aşağı süzdü. "Bu halde?"

Tilbe, bikesinin hamlesine güldü. "Kutay tegine benim ona sevdalı olduğumu söyledin, kandaşında beni ormana götürdü. Bu sırada, Saltuk ile basılacak bir plan hazırladın." Tilbe bikesinin yanına geldi. "Bunu da bikem anlamadı mı sandın, Alçin bike?" Tilbe'nin sesi Alçin'i iyice germişti.

Çolpan otağın duvarına Alçin'i kıstırdı. "Saltuk benim." dedi net bir sesle. "Benim olana sen dokunamazsın." Hançeri boynundan saçlarına doğru götürdü. "Denersen ne yaparım bilir misin?" Alçin başını iki yana sallıyordu. Yine de kuyruğu dik tutmak istiyordu o da bir bikeydi. "Saltuk'a başından beri ben aşığım."

Çolpan gözlerini devirerek güldü. "Saltuk ise başından beri bana sevdalı. Ne yazık sana." Tekrar boynuna doğru doladı hançeri. "Şimdi bugün için sana bir hediye bırakacağım. Benim olan adamdan uzak duracaksın, hatuncuk?" Saçlarının ön kısmından çirkince kesti. Saçlarını iyice dağıttıktan sonra öylesine birkaç hamle daha yaptı saçına. "Bir daha sakın, Saltuk'a yanaşma ve böyle ucuz numaralar deneme."

Alçin, Çolpan ve Tilbe'nin çıkmasının ardından ağlayarak yere çöktü. Oyunu elinde patlamıştı... Saçları rezil olmuştu, Çolpan'ın eline düşmüştü, Saltuk'u kaybetmişti ve abisi onu mahvedecekti. Ağlayarak üstünü giymeye başladı. Oysa ne kadar heyecanlıydı Saltuk'un sırtına dokunduğunda... Çığlıklar atmak istiyordu ama yapamıyordu. Ağlıyordu sadece...

Çolpan sinirle Alçin'in otağından çıkmış etrafına bakarken bir kenarda ona bakan Saltuk'u gördü. Ormanı işaret ettiğinde Saltuk bir şey demeden onayladı ve kadını takip etmeye başladı. Tilbe ise belirli mesafede gelen giden olursa onlara ses verecekti.

"Çolpan." dedi Saltuk koşarak kadına sarılarak. "Alkışlar olsun, yetiştin!" Çolpan geriye çekildi. "Sana ne kadar yaklaştı bu hatun, Saltuk?" Gözleri ateş gibiydi. Saltuk bu ateş parçasına ise aşıktı. Hatunun dayanamadığını bildiği şekilde ellerini sevdiğinin yüzüne yerleştirdi. "Sen izin vermediğin için yaklaşamadı."

Çolpan ısrarla adamın dokunuşlarına karşılık vermiyordu. "Sana dokundu mu?" Saltuk güldü ve Çolpan'a sarıldı. "Biraz daha gecikseydin bana gerçekten dokunacaktı." dediğinde Çolpan Saltuk'un kolların arasından çıkıp adama bir tekme attı.

"Sakin olasın Çolpan. Bir şey yapmadım." Çolpan hançerini bu sefer adamın boynuna dolamıştı. "Kargışlar olsun." diye fısıldadı Saltuk. "Bir şey olmadı, Çolpan. Gök tengrime alkışlar olsun, yetiştin."

"Yetiştim, Saltuk." Boğazına iyice hançeri dayadı, Saltuk kafasını arkaya doğru attı. "Ya yetişemeseydim?" Saltuk yutkunmaya bile korkuyordu hançerin keskinliğini hissediyordu. "Gördün işte, üstümde tek bir açıklık yoktu." Diye yavaş yavaş konuştu. "Benim olana kimse dokunamaz. Anladın mı?" Kaşlarını kaldırdı Çolpan. Saltuk kafasını sallamaktan korkarak "Sen ne dersen o." dedi.

Hançeri indirdi. Saltuk derin bir oh çekti soğuk hançerin uzaklaştığını görünce. "Siz Kutay tegin ile ne konuştunuz?"

"Soyunup beni bir otağa kapatmaya çalışmadı." dedi korkunç bir gülümseme ile Çolpan. Saltuk sakinleşmek için derin bir nefes aldı. Çolpan Saltuk'a bir adım daha attı. "Saltuk, Alçin durmayacaktır. Dikkatli olmak zorundasın."

"Sen de, dikkatli olmak zorundasın. Kutay'ın ne yapacağı da belli değil."

"O gerekli cevabını aldı. Bundan sonra yaklaşamaz." Saltuk Çolpan'ın yüzünü tuttu. "Yaklaşamaz mı?" İki yana salladı başını Çolpan. "Ne konuştunuz bu adamla? Eminsin bu kadar hatun?" Çolpan'ın gözleri yumuşadı. "Saltuk." dedi. Saltuk geriye çekilip sinirle yürümeye başladı. "Buraya gel!" Saltuk durdu, hareket etmedi ama Çolpan'ın yanına da gelmedi. Kıskançlığı ile ne yaptığını bilemiyordu. Çolpan adamın yanına geldi. "Bir daha ben git demeden asla gitme, gök alpi."

"Köpeğin miyim ben Çolpan bike? Gel dersen geleceğim, git dersen gideceğim."

"Köpeğim olmak istemez misin, Saltuk?" dedi, Çolpan kollarını Saltuk'a sararak... Dudakları buluştuğunda ikisinin de gerginliğini dudakları ile atma çalışması başlamıştı. Uzaklarda bir kuş cıvıltısı duyuluyordu. Güzel günleri haber vermek için...

Güz ÖncesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin