Kıskançlık

97 10 22
                                    


*-*-*-*

Dışarıdan atlıların sesi geldiğinde küçük çocuklar bağırdı. "Kutay tegin ve Alçin bike geliyor!"

Saltuk ve Çolpan gerilmiş bir şekilde ayağa kalktılar. İkisi de büyük bir bilinmezliğin içine adım atıyorlardı ve karanlık yollarına büyük bir ışık bulmaları gerekiyordu...

Alçin bike ve Kutay tegin atları ile obaya geldiklerini gördüler. Saltuk otağın içinde kaldı ve hızlıca Çolpan çıktı. Tilbe, Çolpan'ın yanına koşarak geldi. "Bikem, yorgun gelmişler. Misafir otağların hazırladım." Çolpan başını sallayıp Kutay ve Alçin'e yaklaştı. Bu ikili de onu huzursuz eden bir şey vardı. Kutay teginin ona olan ilgisinin farkındaydı ama Alçin'den neden hiç hoşlanmamıştı, bilemiyordu. Alçin atından indiğinde onu gördü. Simsiyah saçları ve renkli gözleri ile etrafa keskin bakışlar atan bir hatundu. "Güzelmiş." derken buldu kendini Çolpan. Tilbe başını çevirdi ve kızı inceledi. "Güzelliği dillere destandır, Alçin bikenin. Duyduğum kadarıyla Gök Saray ile ilişkileri iyiymiş. Bu sırada kandaşı Tılsım'ın Alçin'e sarıldığını gördü. "Bu kadar yakınlar mıydı?" diye düşünürdü Çolpan. Tılsım'ın ardından Alçin hatuna gitti. "Hoşgeldiniz, Dağ obasına." dedi Çolpan. Kutay'da yanlarına geldi. "Teşekkür ederiz, Çolpan bike. Obamızdan kalanları ve ailemizi obanıza almışsınız." Çolpan çok konuşmamak adına başını salladı. Tılsım ile Alçin'in yakınlığı dikkatini çektiği için konuşmalarını kaçırmak istemiyordu. Tılsım'ın dibine girdi ve o sırada duymaması gereken şeyi duymuştu. "Saltuk burada mı?" diye sordu Alçin. Tılsım'ın fısıltıyla evet dediğini duydu ve o an Tılsım, Çolpan'ın bakışlarını gördü. Tılsım hafif bir şekilde yutkundu. Çolpan delici bakışlarını ablasının üzerinden çekmedi bir süre. O sırada Alçin Çolpan'a abisi gibi teşekkür ediyordu. Çolpan başını salladı. Sinirine hakim olmaya çalışıyordu fakat içinden şu düşünceler geçiyordu.

Bu kadın neden Saltuk burada mı diye sordu? Bu kadın Saltuk diye sorduysa Saltuk'un bundan haberi var mı? Saltuk'u mu dövsem yoksa Alçin'e mi çelme taksam? Ablam bunca şeyi biliyordu da, sustu ha. Aklındaki fikirler asla susmuyor, gittikçe çoğalıyordu. Bir han varisi olarak politik gülümsemesini takındı ve konuşmaya başladı. "Yorgunsunuz, Alplerinizi de sizi de misafir otağına alalım. Sonrasında da yaralı Alpleri Kün Ata tedavi eder." Ablası o politik yüzünde geçen ifadenin anlamını biliyordu. Saltuk ve Tılsım için zor bir gün olacaktı.

Alçin bike yürürken Tilbe'yi işaret verdi takip etmesi için Çolpan. Şimdi dikkatini ona veremezdi ama bu kadının güzelliği ile Saltuk'u etkilemeye çalıştığından emindi. Ablasına döndü Alçin ve Kutay ile aralarına mesafe girince. Gülerek fısıltı ile konuşuyordu ama ablası bunun bir tehdit olduğunun farkındaydı. "Alçin bike Saltuk'u mu sordu?" Tılsım başını sallayarak cevap vermemeye çalıştı. Hafiften yönünü değiştirecekti ki, Çolpan düşer gibi yapıp ablasının koluna asıldı ve ablasınında dengesini bozdu. "Nereye gidersin Tılsım bike?" diye tısladı. "Seninle işim bitmedi." 

Çolpan o sırada kendini yere attı. "Ahh, ayağımı burktum." Çolpan yine bildiği rolü yapıyordu ve ablasına bakıyordu. Ablası ise bu deli kız ile ne yaparım diyordu kendi kendine. Uzaktan Saltuk'un hareketlenmek istediğini gördü Çolpan ama Kutay hareketlenmiş yanına çökmüştü. Kıskançlıktan geber Saltuk. Kutay tegin Çolpan bikeyi kucağına almak için hareketlendiğinde dağbanbaşının gölgesi düştü üzerlerine. 

"Teginim, müsaade edesin." dedi. "Bikem ile ben ilgilenirim." Evren Çolpan'ı çeviklikle kucağına alıp Künata'nın otağına doğru taşımaya başladı. "Yine neye sinirlendin de kendini yere attın, bikem?" Sessizce konuşuyordu, Çolpan bile zor duymuştu Evren'i. Bu adamın sessiz konuşabilme yetisine hayrandı, tabii bununla birlikte Kutay'ın onun kucağına alma hareketinden aldığı için içten içe memnundu. 

Güz ÖncesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin