Oyun

64 12 38
                                    


Alçin gece boyu beklemenin hırsıyla otağına geri dönmüştü. Sinirliydi ama ne yapacağı konusunda karar vermişti. Madem Çolpan bike için Saltuk ona bakmıyordu, kendisinin olması için her şeyi yapacak olan Alçin'i tanımıyordu daha. Bir bitiğe cevap vermedi diye peşini bırakacak değildi ya! Önce abisinin ilgisini çektiğini bildiği Çolpan için uğraşmaya karar verdi. Abisinin yanına geldiğinde planına başlamıştı.

"Kandaşım, nasılsın?"

"İyiyim, Alçin'im. Sen nasılsın?" O sırada Kutay kandaşına doğru döndü. "Uykusuz görünürsün Alçin. Bir şey mi oldu?" diyerek ayağa kalktı. Kandaşının yanına gelmişti Kutay. "Hiç... Dün akşam Çolpan bike ile konuştuk sabaha kadar." Abisinin yanına gidip sarıldı. "O yüzden geç yattım." Çolpan'ın adını duyan Kutay kardeşinin sarılmasına karşılık verdi. "Öyle mi, ne konuştunuz Çolpan bike ile?"

Alçin gülerek geri çekildi. "Birini konuştuk..." Abisinin yüzüne tatlı utangaç bir gülümseme ile baktı. Dudaklarını ısırıp "Seni konuştuk." Dedi. Kutay'ın yüzü aydınlanmıştı. "Beni mi konuştunuz? Ne dersin sen Alçin?" Kutay, Alçin'in dedikler için gülümsememeye çalışıyordu. Nihayetinde obaları yok olmuş bir halktı. Her şeye yeniden başlamaları gerekiyordu, aşktan daha önce yapması gereken şeyler vardı.

"Diyeceğimi dedim kandaşım. Gerisini sen halledersin." diyerek kandaşının otağından çıktı gülerek. "Bakalım yeni hareketlerim karşısında neler yapacaksın Çolpan bike? Benim sevdiğime göz dikmek nedir gösteririm sana."

Çolpan ise Işık ile otağın içinde bir o yana bir bu yana gidiyordu. Işık gece uslu uslu uyumasının acını çıkartıyordu. Ne mama yiyordu ne de ağlaması susuyordu. Çolpan kucağında bir o yana bir bu yana sallıyordu. "Işık... Buradayım." diyordu ama nafile. Asla ama asla susmuyordu ağlaması. En son otağından çıktı ve sallaya sallaya obanın içinde gezmeye başladı. Sabah ilk uyananlar Çolpan'ın çabasına gülümsüyorlardı. "Akkız gibi susmaz bir bebek mi oldu Işık, Çolpan bikem?"

Başını üzüntüyle salladı. "Akkız gibisi gelmez daha. Kök söktürürdü bize bilirsiniz." Işık'ın yüzünü burnuna yaklaştırdı. "Fakat Işık'ta ondan aşağı kalacak gibi durmuyor." Dışarı çıktığından beri ağlaması yavaşlamış ama mızıldaması hiç susmamıştı Işık'ın. O sırada Alçin ile karşı karşıya geldiler. "Ne yaparsın Çolpan bike Işık ile?" Normalde Deniz obasının bir ferdi olan Işık Alçin'de değil de Çolpan'da olması garipti. Fakat Çolpan bir han olarak yetiştiriliyordu. Bu da halkı ile iç içe olmasını gerektiriyordu.

"Işık tüm gece benimleydi. Babası bana bıraktı. Fakat bu kız şimdi hiç susmaz."

"Halkımıza bu şekilde destek olmandan dolayı teşekkür ederim. Sana yardım edebileceğim bir şey var mı?" Çolpan kızın samimiyetine güvenmiyordu. Saltuk'tan hoşlandığı belli olan bu hatunun hayatında yeri yoktu. "Yoktur, Alçin bike. Halkınla ilgilenmen yeterlidir."

Çolpan, Tilbe'nin yanına gittiğinde Evren Alp'te yanlarındaydı. "Alçin bike ile Kutay tegini takip etmeyi bırakmayın. Bir işler karıştırır gibi durur." Bu sırada hala Işık'ı sallıyor, mızıldamasını azaltmaya çalışıyordu. "Siz dikkatli olun bikem." dedi Evren Alp. Fakat Evren geceye vurgu yapıyordu. Gözlerini devirdi. Bu sırada yanlarına gelen Akkız ve Sırma ile bebekle oynamasını istedi. Bebek onlara geçtiğinde ağlamaya başlayınca Akkız ve Sırma ne yapacağını bilemedi. Sırma'nın gözleri dolmuş. "Bikem, bebek ağlıyor." diyordu. "Yüzün düşmesin Sırma, bebek bu ağlar." Akkız, Sırma'yı teselli etmeye çalışıyordu.

Saltuk talim alanına geldiğinde Işık ona bakmaya başladı ve çığlık çığlığa bağırmaya başladı. Çolpan hemen kucağına alsa da bebek susmuyor. Saltuk'a gitmek istiyordu. En sonunda Saltuk'un kucağına verdiklerinde Işık sustu, yüzünde güller açtı ve Saltuk'un yüzüne dokunmaya başladı. Bıyıklarını sakallarını çekiştiriyor. Omzuna yatıyordu. Evren Alp ve Tilbe gülmelerini durduramadı. "Bir aşık var burada sanki Saltuk."

Saltuk utanmış şekilde gülümsüyordu. Bebeğin güzel kokusunu içine çekip sallamaya devam etti. Tilbe "Eline de yakıştı, Saltuk alp." deyince Çolpan'da güldü. "Kaç saattir sallıyorum, senin bir kucağına gidip nasıl susar? Hain bebek."

"Kadınlar ve bebekler bana dayanamaz, Çolpan bikem. Şaşırmayın." Saltuk tatlı bir ima ile ona baktığında Tilbe ve Evren de gülmüştü. Arkalarından gelen Alçin olmasaydı o anları tatlı bir anı olarak kalabilirdi tabii. "Haklısın Saltuk alp, sana deli divane olan çoktur." Ortam bir anda buz gibi olmuş, sessizliğe gömülmüştü. Çolpan gözü seğirmeye başlamıştı. Gülümsemesini yüzünde tutmaya çalışsa da Tilbe bikesinin sinir krizi eşiğinde olduğunu anlamıştı. Saltuk ise yaptığı imanın sadece Çolpan'ı içerdiğini anlatmak istese de bir cümle kuramamıştı birkaç dakika.

"Haklısın bikem, deli divane olan çoktur. Fakat ben tek bir kişiye deli divaneyimdir, o da kendini bilir."

Işık'ı sallayarak hafifte olsa Alçin'den uzaklaşmıştı. Fakat Alçin şansını zorlamaya yemin etmiş gibi Saltuk'un yanına doğru gitmişti.

"Kimdir bu şanslı hatun? Biz de öğrenelim."

Tilbe canını susamış bu bikeyi boğazını kesse ne olur diye düşünüyordu. Evren Alp bu işin kızışacağından dolayı tedirgindi. Saltuk cevabını verdiği halde bu kadar üstüne gidilmesini anlamıyordu. Bu kadın dur demekten, sus demekten anlamıyordu belli ki...

"Saltuk Alp dedi ya, bilirmiş o hatun kendini. Sen neden merak edersin, Alçin bike?"

"Saltuk beg bilir, neden merak ettiğimi." Alçin bir baş selamı vererek uzaklaştı. Dört yetişkini de arkasında şok içinde bırakmıştı. "Bu kadın nasıl bu kadar cüretkar olabilir!" derken buldu kendini Tilbe. "Bunun boğazını kesmek gerek." dedi Çolpan. İki kadının yükselişi kucağında bebek olan Saltuk'u da korkutmuştu. Evren Alp ise kadınları sakinleştirmek için talim yapmaları gerektiğini bilirdi.

"Aydı, hatunlar. İkiniz talim yapın." İkisinin de sırtını ittirip talim alanına yönlendirdi. En iyi bildiği iş öfke duygusunu hareketle attırmaktı ve Çolpan ile Tilbe'nin şu an çok ihtiyacı vardı. Hem de Saltuk'un bu sırada kaçması gerekiyordu yoksa bu öfke onu da bulur yakardı. Çolpan Tilbe'ye kılıcını savururken arada Saltuk'a sert bakışlar atıyordu. Saltuk şimdi kaçsa Alçin'in peşinden gittiğini sanar diye sesini çıkarmıyor. Küçük Işık ile oynuyordu sessizce. Keşke yok olsam şu an diye mırıldanıyordu içten içe. Çolpan'ın öfkesini hissediyordu.

Batuga tam o sırada yanına gelmiş. Işık ile oynamaya başlamıştı. Ortamın gerginliği bir tık azalmış ve derin nefes almışlardı. Akkız gelip "Gök tegini, geçesin karşıma. Talim yapacağız." Diyene kadar da oyun oynamaya devam etmişlerdi. "Akkız, eksiğim derim ben. Neden anlamazsın?"

"Sen eksik dersen kendine, herkes der. Kalk hadi." Kolunu tutmuş küçük tegini çekiştiriyordu. Çolpan, Akkız'ın bu inadını seviyordu. Akkız, Çolpan'a bakıp hınzır bir gülümseme ile Batuga'yı çekiştirmeyi bıraktı. "Bikem, Işık'ı ben ile Batuga alalım. Siz Saltuk begle talim yapın." Tatlı tatlı bakarak son cümlesini savurdu. "Olur mu?"

Saltuk olmaz diyerek işin içinden çıkmak istiyordu çünkü Çolpan'ın öfkesini şimdi yaşamak istemiyordu ama zaten Çolpan ile talim yapamayacağını da bilemiyordu. Kutay beg aralarına girip "Teşekkürler Akkız, Saltuk bebekle ilgilensin. Ben bikemle ilgilenirim." yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi. Çolpan bu gülüşün anlamını çözemese de kabul etmek zorundaydı. Saltuk ise köşede sinirle bakıyordu. Saltuk'un öfkesini hissettiğinde uzak dur demesini hatırladı. Ne kadar uzak durmak istese de şu an yapabilecek bir şey yoktu ve kılıcını çekip talime başladılar.

Kutay beg sert hareketlerle Çolpan'ı yenmeye çalışıyor ve ona şovunu göstermeye çalışıyordu. Çolpan ise yenilmek istemiyordu, bu seferle bileğine destek olacak şekilde tüm numaralarını deniyordu. Saltuk tam köşede onlara bakarken sağ dizini işaret etti zayıf noktası diye. O küçük anda bunu gördüğü için hızlıca sağ dizine vurdu ve kılıcını yere düşürdü Kutay'ın.

Çolpan hırslı ve eğlenceli bir gülüş atarak geri çekildi. "Bikem, çok iyisiniz." dedi ve ayağa kalktı. "İzniniz olursa sizinle ormana yürümek isterim."

"Ne için?" dedi durumu anlamış olsa da salağa yatması gerekiyordu. "Konuşunca anlaşılacağımı düşünürüm." Çolpan'ın kolunu tuttu ve ormanı işaret etti. Çolpan derin bir nefes alarak kabul etmek zorunda kaldı. Bu zorundalık Saltuk'un öfkesini perçinlemişti fakat şu an yapılacak bir şey yoktu. Ormana giderken Alçin'i gördü. Saltuk'un yanına gitmiş bebeği almaya çalışıyordu.

"Nasıl bir oyunun içindeyim?" diye düşündü Çolpan. "Ben bu oyunu bozarım."

Güz ÖncesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin