Kayıp

118 9 22
                                    


*-*-*

Saltuk ve Çolpan birlikteliklerini resmiyete dökmek için ne yapmaları gerekirse yapmaya karar vermişlerdi sabah. Saltuk, Çolpan'ın sabah yanında yarı çıplak olarak bulduğunda yüzüne gülümseme gelmişti. Omzunu öptü sevdiğinin. "Çolpan'ım." Çolpan yavaş hareketlerle uyandığında Saltuk'u gördü. "Günün aydın olsun." Saltuk Çolpan'ı altına alıp üste çıkmıştı. "Sen yanımda olduğun sürece günüm hep aydınlık olur."

Çolpan Saltuk'un dudaklarını öptü. "Öyle mi dersin, yasavul?" Alpagu ile bu konuyu konuşacağını söylemişti Saltuk ve destekleneceğini biliyordu. Alpagu'nun Çolpan ile ilişkisini öğrendiğinden dolayı onu desteklemek isteyeceğinin farkındaydı. Bu birliktelik artık ikisi içinde kaçınılmaz sondu. Bu yüzden, çok hızlı bir şekilde toy kurulması için ne yapılması gerekiyorsa yapacaktı. Yasavul'u duyan Saltuk heyecanlanmıştı yeniden. Sevdeşini öpmeye başladı. İkisi de akışa kapılıp bedenlerini tekrar birleştirdiğinde bilmedikleri bir şeye vesile olmuşlardı. Bunu zaman içinde anlayacaklardı...

Alçin uyandığında sırtı ağrıyordu. Yaşadıkları aklına geldi. Ne diyeceğini bilemiyordu. Bir bike olmasına rağmen Çolpan ve Tilbe'nin eline düşmüştü. Nasıl bilmişlerdi, şahini bağlayacağını akşamüstü anlayamıyordu. Alçin sessiz kalmayı tercih etti. Madem onlarla bu şekilde baş edemeyecekti, gidince onlarla ilgili ne yapacağını biliyordu. Toygar hana, ilişkileri olduğunu söyleyecekti madem ulu orta yaşıyorlardı ilişkilerini, hiç çekinmeden, seslerini duyura duyura... Alçin yattığı yere vurdu. Bu iş burada sizin istediğiniz gibi bitmeyecek.

Acar sabah uyanmış yanında Tilbe'yi bulmuştu. "Tilbe?" dedi şaşkınlıkla. "Acar." Sesi tok ve keskindi. "Bikenin elinden çayı içtiğin gibi uyuyakaldın. O da Çolpan bikem ve Saltuk'un ilişkisini söylemek için şahine bitig bağlarken yakaladım, buraya getirdim. Sen de o sırada uyuduğundan ben nöbeti devraldım." Gözlerini devirdi. "Ben de biraz kestireyim. Sen de her hatunun çayını içme." Acar'ın buna diyeceği söz yoktu. Çok utanmıştı. Saltuk alpe ne diyecekti? Çok utanıyordu.

Çolpan çadırdan çıkmak istemiyordu. Akşam attığı çığlıkları ve zevkten bağırmalarını duymuş olmalarından dolayı utanıyordu. Saltuk tuttu elinden bikesinin elini. "Kalk, Çolpan. Sanki duymadılar..."

Çolpan yüzünü yere gömerek çığlık atmaya başladı. "Evdeş olacağız derim, anlamaz mısın? Kalkasın hadi." Çolpan yerden kalkmayınca Saltuk yere çöktü. "Çolpan'ım... Alçin'e karşı el ele çıkalım mı?" Hatun çadırdan çıkmanın tek yolu onun kıskançlık damarına vurmaktı ve Saltuk bunu yapmak için tüm kozları deneyecekti. Çolpan gülerek yüzünü kaldırdı. "Alçin... Evet. Hadi çıkalım." dedi Saltuk'un elini tutarak. Çıktıklarında Acar nöbete devam ediyordu. Tilbe tekrardan çadıra uyumaya gitmişti. Alçin ise Acar'dan uzak köşede duruyordu. Saltuk ve Çolpan'a baktı. Ellerine odakladı gözlerini. Sonra hırsla yerdeki çiçekleri koparmaya devam etti.

"Dağ'ımın çiçeklerini koparıyor."

"Dağ bikesini evdeşi ile gördü, normaldir."

"Öyle diyorsan." dedi Çolpan ve Saltuk'a döndü. Adamın göğsüne ellerini koydu ve yakınlaştı. Alçin'e görsel bir şölen sunuyordu. "Aydı, dağbanları kontrol edelim." Saltuk göğsüne konan elleri aldı ve öptü. O elleri tutup sınıra doğru yürümeye başladılar. Dağbanlar görmeden ayıracaklardı o ellerini ama ormanda yan yana ve el ele yürümek onlar için yepyeni bir deneyimdi. İki aşık yan yana, sonsuza kadar birlikte yürüyeceklerdi. Hikayeleri dilden dile anlatılacaktı.

*-*

Sınırları kontrol etmişlerdi ve geri dönüş yolundalardı. Atları hızla Dağ obasına sürüyorlardı. Çolpan'ın içinde değişik bir his vardı. "İçim sıkılır Tilbe." dedi durduklarında. "Sıkmayasın canını." Alçin'i göstererek "Bu albızdan kurtuluruz yakında." Çolpan şaşırmıştı. "Nasıl?" Atını yaklaştırdı Tilbe, Alçin duymasın istiyordu. "Sabarlar destek vermek için Alçin'i istiyorlarmış."

"Sabarlar mı?" Tilbe başını salladı Çolpan'a. "O vahşilere çok yakışır, bu albız." İki candaş birbirlerine bakıp güldüler. Bu sırada Acar ve Saltuk dün akşamki Acar'ın fiyaskosunu konuşuyorlardı.

"Acar bilirim, ister istemez Alçin'den etkilenip çayını içtin. E bizimle de geldi, güvendin. Anlarım. Fakat dikkatli olman gerekir. Gök'lü olarak Gök ve Dağ dışında birine güvenemezsin. O şahini bağlasaydı, sana ne yapardım?"

Acar boynunu büktü. "Özür dilerim begim, daha dikkatli olacağım. Bir daha yapmam, merak etmeyesin." Saltuk başını salladı. Alpini daha fazla zorlamak istemiyordu. Ne kadar zorlandığının farkındaydı karşısında ezilip büzülüyordu ve bu Saltuk'un hoşuna gitmiyordu.

Çolpan duyduğu habere rağmen içi rahat etmiyordu. Gözü sürekli Saltuk'a kayıyordu. Ya olumsuz bir şey olursa... Ya Saltuk'u kaybedersem diye içi içini yiyordu. Yol boyu bunu düşündü. Saltuk ise Çolpan'ın sessizliğini hiçbir şeye yoramamıştı. Üstüne gitmemek için o da sessiz kalmıştı.

Obaya vardıklarında bir telaşın içinde olduklarını anlamıştı. Toygar han çevrede tüm alplere bağırıyordu. Çolpan anlayabilmek için yaklaştığında duydu. "Torunumu bulun!" Saltuk yere çöktü Batuga'nın adını duyunca. Çolpan ise çığlık atarak "Batuga!" diye bağırdı. Babası kızını görünce sakinleşti ve yanına gitti. "Akkız ve Batuga dün geceden beri yoklar. Ormana gitmişler. Evren çıktı şimdi her yerde onları arıyor."

Saltuk ayağa kalkmış, hızlıca otağa girmişti. Batuga'nın kıyafetlerini alıp Kün Ata'nın otağının yanında kalan kurda seslendi. Kurt yanına geldiğinde kıyafeti koklattı. Saltuk ve alpler kurdun peşinde koşarken Çolpan yere çökmüş, kalbini tutuyordu. Kalbinin sıkışma sebebi bundanmış demek ki diyordu içinden... Yeğenine bir şey olursa dayanamazdı. Tılsım'a da açıklayamazdı. Ne yapacaktı?

Akşam olmuştu. "Ne yapacak bu çocuklar?" diyordu Çolpan. Toygar han ise bir şey diyemiyordu üzüntüsünden tam o sırada. Saltuk kucağında Batuga, Evren alp'in ise kucağında Akkız vardı. Çolpan koşarak Saltuk'un yanına gitti. Batuga'yı kucağına aldı ve sarıldı. "Teyzecim, ne yaparsın sen?"

"Akkız ile bir kurdun peşine takıldık, sonra Akkız inat etti doğru yol diye... Yolu kaybettik..."

"Bana bak gök tegini!" diye bağırmaya başladı Akkız. "Sen ısrar ettin gidelim ormana diye." Batuga derin bir nefes aldı. "Doğru söyler, ben ısrar ettim." Çolpan'a sarıldı. "Teyze çok merak etmiştim ormanda kurdun ne yaptığını, çok özür dilerim."

"Ah, Batuga'm. Lütfen, böyle yapmayasın."

"Teginim, bizi çok korkuttun." dedi Saltuk yere çökerek. O sırada Toygar han gelip Batuga'nın elini tuttu. "Torunum, dikkatli olasın. Alpsiz bir yere gitmeyesin." Evren'e döndü. "Akkız, Batuga buraları bilmez. Dikkat etmesi gereken sensin." Akkız kafasını yere doğru döndürdü. "Hanım, dikkatli olurum." dedi kırık bir sesle. Toygar han başını sallayıp Saltuk'a döndü. "İyi akıl ettin, Batuga'nın kıyafetini. Telaşeden unutmuşuz. Aferin Saltuk alp." Saltuk gülümsedi. "Teşekkür ederim hanım, Batuga bana emanet bilirsiniz."

İkisi de başlarını sallarken Toygar han bu adam gittikçe aileye yerleşecek galiba diye düşünüyordu. O sırada Alçin'in bağırışları duyulmaya başladı.

"İstemem derim sana. Beni Sabarlara vereceksin öyle mi? Kızına hiç acıman yok mudur?"

"Bazen aileler için fedakarlık yapmak gerekir, Alçin. Başka çaren yok." Diyordu babası. "Obamız yok oldu. Güç lazım. Sabarlar seni ister. Sen yerimde olsan ne yapardın?"

"Kızıma sorardım baba!"

"Sorarım sana Alçin. İster misin? Ailen ve oban için bunu yapar mısın? Karşımda benim kızım olarak değil, bir bike olarak cevap veresin!"

Alçin bu sözler karşısında kıpkırmızı oldu ve otağından bağır basarak çıktı. Herkesin gözlerini üzerinde hissettiğinde otağına doğru gitti hızlıca. Kapıyı kapatıp yere çökerek ağladı. "Her şeyi kaybettim... Saltuk'u, obamı, hayallerimi..."

Kutay beg ise kandaşının yanına gitmeden Saltuk ve Çolpan'ı hanın yanında gördü. Gözlerini çevirdi ve Alçin'in yanına doğru yürüdü. Obaları için bir felaket vardı ve elinden ne gelirse yapması gerekiyordu kandaşının ve onun...

Güz ÖncesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin