"Bütün büyük olayların, büyük düşüncelerin önemsiz bir başlangıcı vardır."Albert DAMUS
Misafirler gitmiş, Zeynep ve Emine etrafı toparlamaya başlamıştı. Havva hanım ise Sare'yi göz ucuyla süzüp sonunda dayanamayıp konuşmaya başladı;
"Bize saygın yok bari eve gelen misafire saygın olsun. Yüzün mahkeme duvarı gibi. Gören de sanacak taziyeye geldiler!"
Havva hanımın savurduğu nefretiyle daldığı düşüncelerden sıyrıldı Sare.
"O cenaze kalkalı çok oldu." deyip hışımla geçti Havva hanımın yanından.Zümra, misafirlerin gidişinin ardından hemen Civan'ın yanına geçmişti. Civan, eline aldığı tükenmez kalemin üzerindeki gömleği çizdiğinden habersiz önündeki bulmacaya bakıyordu dikkatle. Yanına geçip kalemi biraz daha aşağıda tutması için yön verdi Zümra.
"Yolunda gitmeyen şeyler var sanırım?" dedi gözleri bulmaca ve Civan arasında mekik dokurken.
"Eski dilde su ne demek diyo. 2 harf. Su diyom olmuyo. Yanlış bu bulmaca." dedi sinirle.
Zümra tebessüm ederek;
"Ma" dedi.
Civan bulmacaya dalmış olacak ki, Zümra'nın dediğini duymamıştı bile. Tekrarladı Zümra;
"Ma."
"Ne?" dedi Civan anlamsız gözlerle bakarken.
"Eski dilde su, ma demek."
Civan elindeki kalemi bulmacanın üzerine bıraktı:
"Çok yorulduk. Zümra ve Civan kakaolu süt içsin mi?"
"İçsin. Sen bekle, ben hemen yapıp getireyim." dedi tebessüm ederek.
Zümra mutfağa inmek için dışarı çıktığında Cabir ile karşılaştı. Zümra da aşağı inmekte olan Cabir'in peşinden yavaşça merdivenlerden iniyordu ki kapı hiddetle çalmaya başladı.
Cabir, merdivenlerden inmeyi henüz bitirmişti Hatice çalan kapıyı açtığında."İade-i ziyaret yapayım dedim Cabir Saruhan." dedi Cabir'e doğru yaklaşan Erkan.
"Ne işi var bunun burada? Elini kolunu sallayan herkes girebiliyor mu buraya?" dedi Cabir, Erkan'ın söylediklerini umursamadan öfkeyle Hatice'ye dönerek.
Çıkan gürültüyle birlikte Sare ve Havva hanım da dışarı çıktılar. Havva hanımın karşısında gördüğü kişiye hiç de hazırlıklı olmadığı bakışlarındaki şaşkınlıktan belli oluyordu.
"Ben yabancı değilim Cabir. Hem, niye çekiniyorsun ki benden bu kadar? Şirketimi basarken pek bir cüretkardın?" dedi Erkan, özellikle Cabir'in damarına basmak istercesine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜÇAR
General FictionBiliyordu bu hikayenin kurbanı oydu. Ve üzerinden niyetler edilmiş hiçbir kurban, kurban edilmeden ölmeyi başaramazdı. Avluya açılan kapıdan içeri attı adımını. Ömründe hiçbir konağı bu kadar yakından görmediği için mi heybeti bu kadar ürpertmişti...