"Bir iple intihar da edebilirsin,
salıncak da kurabilirsin."
DostoyevskiTabancadan çıkan sesle eş zamanlı gözlerini kapatıp çıkan kurşunla korkuyla açtı Zümra. Zümra'nın gözlerini yumduğu süre bu kadardı. Bu kadarcık zamana binlerce duygu sığdırdı.
Gözlerini açtığında ise bütün benliğini saran yalnızca iki duygu vardı;şaşkınlık ve umut. Babası kanlı canlı karşısında duruyordu çünkü. Cabir, Hikmet'in hemen ardındaki duvara ateş etmişti.
Yüzünü Zümra'ya döndü Cabir ve
"Saruhanlara itaat etmeyi öğrendin mi Zümra? Yoksa sen dersi zor kavrayanlardan mısın?"dedi ve silahı tekrar Hikmet'e doğrulttu."Yalvarırım yapmayın Cabir bey, yalvarırım." deyip dizlerinin üstüne çöktü Zümra. Taşıyamadığı bedeni değildi.
"Ne oldu ha Zümra? Büyükleniyordun bana. Dilinin kemiği yoktu, dönüp duruyordu. Hani insanların saygısı bana değil soyadımaydı. O da canlarını korumak içindi. Hani içimde merhamet kırıntısı yoktu, öyle diyordun. Şimdi karşımda diz çökmüş babanın canı için benden merhamet dileniyorsun."
"Özür dilerim. Çok özür dilerim. Babamı bırakın benim canımı alın." dedi Zümra yalvarırcasına.
"Beyim ona bir şey yapmayın, yalvarırım." diye bağırdı Hikmet.
Cabir Zümra'nın babasını duymazdan gelip sözlerine devam etti;
"Biz senden canını değil, can istiyoruz. Kaldığın ilk imtihanın telafisini babanın canıyla verirsin. İyi bak Zümra, istediğim an baban hapiste değil, namlunun ucunda. Bana kanun işlemez, burada kanun benim." dedi ve silahını indirip Zümra'nın babasını tutan adamlara emir verdi;
"Atın kapının önüne!"Adamların itelediği babasının peşinden kapıya doğru koştuğunda Cabir'in sesini duydu Zümra;
"Sen gitmeyeceksin."O ana kadar olayları sessiz bir şekilde izleyen Yakup bey'in sesi duyuldu;
"Bırak gitsin, dönmesi gerektiğini biliyor."Koşup babasının koltuğunun altına girdi Zümra ve birlikte avlu kapısına doğru ilerlediler.
Eşikten geçtikten sonra babasına kocaman sarıldı Zümra. Hıçkırıkları birbirine karıştı. Az önce silahtan çıkan kurşun boş çıkmamıştı. Zümra'nın kalbini, zihnini delip geçmişti.
Birbirlerinden güç alarak yürümeye başladılar. İkisinin de akıllarından geçenler aynıydı ama dillerine varamıyordu. Olduğu yerde durdu babası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜÇAR
Genel KurguBiliyordu bu hikayenin kurbanı oydu. Ve üzerinden niyetler edilmiş hiçbir kurban, kurban edilmeden ölmeyi başaramazdı. Avluya açılan kapıdan içeri attı adımını. Ömründe hiçbir konağı bu kadar yakından görmediği için mi heybeti bu kadar ürpertmişti...