"Ey buraya giren bütün umutlarını
ardında bırak"
DanteÖyle böyle Saruhanlara gelin oluyo hayatı kurtuldu vallahi"
"Bundan sonra bi eli yağda bi eli balda yaşayacak"
"Bizim Zümraya bak hele, bey gelini oldu ya başımıza!"
Bir sürü uğultu geliyordu etraftan. Yerinde olsalar ardlarına bile bakmadan gerisin geri kaçacak bir yığın insan onun yerine ata binmiş de ya nasip diyorlardı.
Elinde olsa, bir umudu olsa Zümra da kaçar, bir kez bile bakmazdı ya arkasına. Kader işte...
"Ölürüm de evlenmem" demişti halbuki.
Kaderdaşı birçok kadın gibi ölümü mutsuz bir yaşama sürgün edilmeye tercih etmişti.Ama biliyordu bu hikayenin kurbanı oydu. Ve üzerinden niyetler edilmiş hiçbir kurban, kurban edilmeden ölmeyi başaramazdı.
"Dik dur kızım kuşağını bağlayalım"Amcasının sesiyle irkildi. Cehennemine gönderilmeden önce son bir kez baktı amcasının gözlerinin içine. Onu bu dünyada en iyi amcası anlardı. Biliyordu ne için kendisini kurban ettiğini.
İçi kan ağlasa da dik durdu Zümra. Dik durdu ve amcasının kuşağını bağlamasına izin verdi. Dikleşen bedenine inat ruhu çöküyordu Zümra'nın. O kuşak beline değil de boynuna geçirilmiş gibi hissediyordu. Ruhu daralıyor, nefes almakta zorlanıyor, çırpınmak istiyordu. Düşmüyordu ama ayakları değildi onu ayakta tutan. Sanki içine beton dökülmüş, kaskatı kesilmiş de mecburen dik duruyordu. Taş kesildiğini anlamış da içini ısıtmak ister gibi kocaman sarıldı amcası ona.
Sonra etrafındaki kalabalığa "Bize biraz müsaade edin." dedi.
Odada yalnız kaldıklarında sessizliği bozan amcası oldu:
"Kızım, biliyorsun sen benim bu dünyada hiç sahip olamadığım evladımsın.
Senin bu halini gördükçe içim parçalanıyor. Keşke seni kurtarmaya gücüm yetse. Ama Saruhanlara kimin gücü yetmiş ki? Çok büyük oyun oynadılar bize kızım. Bizi affet kızım. Gerçi sen affetsen Allah affeder mi bilmem ama sen yine de aff..." cümlesi kardeşi Zülal'in "ablamı almaya geldiler" sözüyle yarım kaldı.Gitme vakti gelmişti demek. Kapıdan çıktı. Gelin konvoyu karşıdaydı. Doğup büyüdüğü, sobasında kestane pişirdikleri, kardeşiyle didiştikleri kerpiçten eve son kezmiş gibi dönüp baktı ve birinin onun için yazdığı kaderine doğru yürüdü.
Gelin arabasının içinde şoför ve Cabir bey vardı.
Cabir Bey...
Bütün Kilis'in önünde diz çöktüğü, bastığı toprağın titrediği, korkuyu kendine uşak eylemiş Saruhanların büyük oğlu Cabir bey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜÇAR
Ficción GeneralBiliyordu bu hikayenin kurbanı oydu. Ve üzerinden niyetler edilmiş hiçbir kurban, kurban edilmeden ölmeyi başaramazdı. Avluya açılan kapıdan içeri attı adımını. Ömründe hiçbir konağı bu kadar yakından görmediği için mi heybeti bu kadar ürpertmişti...