"Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir."
EflatunZümra ve Sare;
Dünya üzerinde alacakları birkaç dakikalık nefesleri dahi kaldıysa şu saniyenin hayatlarının dönüm noktası olacağına ikisi de yemin edebilirdi.Fakat bilmedikleri bir şey vardı; Mirza'nın gözlerindeki öfkenin yönü Sare ve Zümra'yı sandıklarından farklı bir yere savuracaktı.
Mirza'nın "Ne yaptın sen baba!" deyip bir hışım Cabir'in olduğu tarafa koşup yakasına yapışması ve Havva hanımın ortalığı yıkan çığlığı, hepsi eş zamanlı gerçekleşmişti.
Mirza'nın hamlesine karşın ne bir şey söylüyor ne de bir şey yapıyordu Cabir. Bu durum Mirza'nın öfkesine öfke katıyordu.
"Sana soruyorum, konuşsana!" dedi Mirza hala yakasını ellerinde sıkı sıkıya tuttuğu babasını sarsarken.
Havva hanımın az önce çıkardığı yaygaranın da etkisiyle hizmetliler ve Cabir'in adamları da geldiler. Adamlardan biri tam Mirza'yı uzaklaştırmak için hamle yapmaya hazırlanıyordu ki Cabir'in 'dur' anlamındaki el işaretiyle geri çekildi.Zümra ve Sare ise tam anlamıyla tutulmuşçasına ne olduğunu idrak etmeye çalışıyorlardı.
"Hiç mi ya, bir an bile mi acımadın? Anneme o acıları çektirirken, ben annemin ölüsünü aramaya giderken hiç mi acımadın bize?" dedi Mirza. Cabir'in iki yakası hala ellerindeydi.
Bunu bir başkası Cabir'e yapmaya kalkışsa taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmazdı Cabir. Belki de yeryüzünde müsamaha edebileceği tek kişiydi Mirza. Ama bu sabrın da bir sonu vardı ve Cabir'in hiçbir işinin sonu selamete çıkmazdı. Bunu Cabir'i değil tanımak namını duymuş herkes bilirdi.
Korkuyla araya girmeye çalıştı Sare."Oğlum dur. Yalvarırım dur."
Mirza'nın gözlerinin içine yaşlı gözlerle çaresizce bakıyordu Sare.
"O durdu mu anne? Babam durdu mu? Durup bir an olsun seni, beni düşündü mü?"
Sıktığı dişlerinin arasından, sinirle çıkıyordu cümleler ağzından.Devam etti konuşmaya
"Çok eğlendin mi? Bizi izlerken çok eğlendin mi baba? Hoşuna gitti mi? Sana soruyorum cevap versene!"Cabir konuşmuyor, iki elinin hala yakasında olduğu Mirza'yı izliyordu sadece. Tüm bu olanlara karşın yüzüne oturmuş anlamsız bir mutluluk vardı.
"Oğlum bırak. Yalvarıyorum sana bırak." diyerek elleriyle Mirza'nın adeta Cabir'in yakasına kenetlediği ellerini ayırmaya çalıştı Sare var gücüyle.
Cabir mimikleriyle adamlarına Sare'yi aradan çekmeleri için işaret yaptı. Mirza ve Cabir arasından kendisini çeken adamın elinden kurtulmaya çalışsa da karşı koymaya gücü yetmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜÇAR
General FictionBiliyordu bu hikayenin kurbanı oydu. Ve üzerinden niyetler edilmiş hiçbir kurban, kurban edilmeden ölmeyi başaramazdı. Avluya açılan kapıdan içeri attı adımını. Ömründe hiçbir konağı bu kadar yakından görmediği için mi heybeti bu kadar ürpertmişti...