Sığınmak istiyordum bir insana belki bir şiire, bir şarkıya. Şiirler biterdi. Şarkılar susardı. Ve insanlar giderdi.
Arabamdan indim. Hastanenin içine doğru koştum. Gözümden akan yaşlara engel olamıyordum. Annemleri gördüğüm zaman adımlarım yavaşlamıştı. Bana baktıklarında gözlerinden akan yaşlar anlatıyordu sanki her şeyi. Ayaklarım gitmek istemiyordu sanki, kulaklarım duyacaklarından korkuyordu. İnsan hissederdi hayatının alt üst olacağı anı. Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı biliyordum.
Annemin yanına gittiğimde, titreyen sesimle
"Anne"
"Oğlum" diyip sarıldı bana
"Anne iyiler de lütfen"
"Oğlum Canan'ı kaybettik"
Hayır anlamında salladım başımı. Olamazdı. İnanmak istemiyordu kalbim olanlara. Kalbimin acısı sarıyordu bütün bedenimi. Canı yanan insanın nefesi kesilirdi, dili susardı. Çünkü acının sesi olmuyordu bazen. Bazende bir çığlık, bir gözyaşıydı. Ama insan alışırdı her şeye. Zaman ne güzel bir ilaçtı, canı yanan insan için. Geçmez dediğimiz her şey geçerdi birgün. Bazı hislerin tarifi olmazdı evet. Yaşanırlardı sadece, öylesine derin, öylesine içeride. Bazen kül olurdu bütün sayfalar ama yinede silinmezdi kalemin izleri. Kader ayırırdı bizi bazen, bazı insanlardan yaşanacak başka bir hikayemiz olduğundan.
...............................
3 YIL SONRA
Kupamdaki kahvemden bir yudum aldım. Evimin terasından dışarıyı seyrediyordum. Rüzgar bir şeyler anlatmaya çalışıyordu sanki bana.
Ben akademisyen müzisyen yavuz Behram.
Üniversitede aşık olduğum çok sevdiğim bir karım vardı, Canan. Ve bir oğlum, Arda. 3 yıl önce bir trafik kazasında karımı kaybettim. Oğlumsa sakat kaldı. O an bütün dünya durdu sanki. O andan beri zaman geçmiyor gibi hissediyorum. Sanki o günden sonra bir daha hiç nefes almamışım gibi. Yaşamak zorunda olduğum için yaşıyordum sadece. Ne zaman bir manzaraya dalsam o anı hatırlıyorum. Evdeki her ayak sesinde çocuğumun koşuşturduğu günleri. Yastığa her başımı koyduğumda karımın kokusunu. Rüzgarın her esişinde karımın uçuşan uzun, kızıl saçlarını.
Belime sarılan ellerle kendime geldim. Fisun'du. Bana sarılan eller canımı yakıyordu. Ona bunu yaşattığım içinde üzülüyordum.
Babamın ilk eşinden bir çocuğu vardı. Abim Sinan Behram. Biz abimle hep öz kardeş gibiydik. Aynı bahçe içinde ayrı villalarda oturuyorduk. Aramızdaki yaş farkından dolayı belkide bana hep babalık yapmıştı. Abimin bir oğlu vardı Berk Behram. Çok yakışıklı ve biraz hovarda bir çocuktu. Birde kızı vardı Pelin Behram. Çok seviyordum yeğenlerimi.
Fisun, çocukluğumuzdan beri aşıktı bana. Aile dostlarımızın kızıydı. Ona karşı hiçbir şey hissedememiştim bugüne kadar ama minnet duydum her zaman. 3 yıl önce karımı kaybettiğimde Fisun hiç yalnız bırakmamıştı beni. Oğlumla çok yakından ilgilenmişti. Oğlum uzun süre kazanın şokunu atlatamamış, sadece Fisunla konuşuyordu. Annem zaten en başından beri Fisun'la olmamı istiyordu. Fakat ben annemi dinlemeyip aşık olduğum kadınla Canan'la evlenmiştim. Canan'ın ölümünden sonraysa annemin ısrarıyla ve oğlumun iyiliği için Fisun'la evlendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER ÇİZGİSİ
Teen FictionKader ayırırdı bizi bazen, bazı insanlardan. Yaşanacak başka bir hikayemiz olduğundan. "Reddedildin" "Nasıl yani beni daha dinlemediniz bile" "Gerek yok" "Ne demek gerek yok?" Yavuz masanına doğru ilerleyip sandalyesine oturur. Eliyle kapıyı göste...