Hani ürkütür ya gece yarısı karanlık bir orman sessizliği. Öyle bir şeydi işte aşkı hissedenin derinliği.
BERK'TEN
Onu tutmaya çalışırken. Ufakça parmağımı çizmişti elindeki bıçakla. Hala gözlerine bakıyordum. Elimi elindeki bıçağa uzattım.
"Ben o elindekini alayım bir kaza çıkmadan"
Benden bir adım uzaklaştı. Elindeki bıçağı alıp masaya indirdim. Parmağımdan akan kanı görmesiyle elimi tuttu.
"Şey ben özür dilerim. Ben bez alayım yıkayalım elini"
Gülümsedim "bezle mi?"
"Çok acıyor mu?"
"Bu acıyla nasıl yaşarım inan hiç bilmiyorum"
Duraksadı. Ciddi bir tonla
"Sen iyisin galiba"
Dalga geçer bir tonla kurmuştum bütün cümlelerimi.
"İyiyim galiba...ama yinede bir elimi yıkasam iyi olacak galiba"
"Tabi"
Mutfağa geçip elime su tuttum. Kağıt havluyla elimi kuruttuktan sonra Neslihan yanıma geldi. Elindeki yara bandını alıp parmağımı bantlıyordu. Yüzünü izledim. Çok güzel bir yüzü vardı. Dudakları, burnu, saçları, teni. Başını kaldırdı. Gözleri gözlerimi bulduğunda eli hala parmağımdaydı. Elini çekti. Parmağımı havaya kaldırdım
"Eskisinden bile daha iyi oldu ha ne dersin?"
Gülümsedi "sen hep böyle misin?"
"Nasıl mıyım?"
"Şakacı yani"
"A evet. Şakacıyımdır.....artık çok daha iyi olduğuma göre ben Berk showu bitirip evime kaçıyorum."
"Geçireyim seni"
Birlikte kapıya doğru ilerledik. Kapıyı açtım çıktıktan sonra Neslihan'a baktım. O da gözlerime baktı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER ÇİZGİSİ
Teen FictionKader ayırırdı bizi bazen, bazı insanlardan. Yaşanacak başka bir hikayemiz olduğundan. "Reddedildin" "Nasıl yani beni daha dinlemediniz bile" "Gerek yok" "Ne demek gerek yok?" Yavuz masanına doğru ilerleyip sandalyesine oturur. Eliyle kapıyı göste...