15♪

3.1K 294 71
                                    









Eve girdiğimizde Mal birden bire gözden kayboldu. Taehyung, yatak odamıza gitmek için merdivenlerden çı­kıyordu. O oda, gerçekten bizim odamız mıydı? Hiçbir fikrim yoktu. Ama peşinden gittim. Odaya girer girmez yüzüme baktı. Bakışları korkutucu, kaşları çatık, dudak­ları gergindi. "Sen buna, bize ikinci bir şans vermek mi diyorsun?"

Vay canına. Dudaklarımı yalayıp bir an bekledim.
"Ben buna dışarı çıkıp yemek almak diyorum. Yemek hazır değildi, biz de birer bira aldık. Müzik hoşumuza gidince de kalkıp biraz dans edelim dedik. O kadar."

"Adamın elleri, her yerindeydi."

"Ben de bacaklarının arasına tekme atmak üzerey­dim."

"Tek bir kelime etmeden çıktın, gittin!" diye bağırdı.

"Bağırma bana," dedim. Sakinleşmek istiyordum.
"Mutfağa not bıraktım."

Ellerini saçlarına sokmuş, belli ki sakinleşmeye çalışı­yordu. "Görmedim. Neden bana söylemedin?"

"Kırmızı ışık yanıyordu. Kayıttaydınız. Ben de rahat­sız etmek istemedim. Zaten uzun kalmayacaktık."

Yaralı yüzü sinirliydi, birkaç adım gidip sert adımlar­la geri geldi. Volta atışına bakılırsa sakinleşmemişti. Ama en azından çabalıyordu. Siniri, odadaki üçüncü kişi gi­biydi ve her yeri kaplıyordu. "Endişelendim. Telefonun bile yanında değildi, ağzına sıçtığımın masasının üstün­de buldum. Pam'i aradım, o da açmadı."

"Endişelendiğin için üzgünüm." Ellerimi uzattım. Açıklamaya başladım. "Telefonumu şarj etmeyi unut­muşum. Bazen oluyor işte. Bundan sonra daha dikkatli olmaya çalışırım. Ama Taehyung, ortada hiçbir şey yoktu. Evden çıkmaya hakkım var."

"Kahretsin. Biliyorum. Ben sadece..."

"Sen işinle ilgileniyordun ve bence bu harika."

"Bu bir çeşit ceza mıydı?" Dişlerini sıkarak konuşma­ya başlamıştı. "Öyle miydi?"

"Hayır. Tabii ki değil." Sessizce ofladım.

"Yani seni tavlamaları için uğraşmıyordun?"

"Bunu söylemediğini farz edeceğim." Kafasına pat­latmak, yapamayacağım bir şey değildi. Sinirime hakim olup sıktığım yumruklarımı tutmaya çalıştım.

"Neden sana dokunmasına izin verdin?"

"İzin vermedim. Geri çekilmesini söyledim, çekilme­di. O sırada da sen geldin." Sabrım taşmak üzereydi. Dudaklarımı ovuşturuyordum. "Bak. Durup durup aynı şeyleri konuşuyoruz. Kısır döngüye girdik. Belki de tüm bunları sen sakinleştikten sonra konuşmalıyız." Ellerim titriyordu. Kapıya yöneldim.

"Gidiyor musun? Şahane!" Kendini yatağa attı. Sinir kahkahaları atıyordu. "Ne güzel. Birbirimizi hiç bırakmı­yoruz gerçekten."

"Ne? Hayır, seninle kavga etmek istemiyorum, Taehyung. Söylemek istemediğimiz şeyleri söylemeye başlama­dan önce aşağı gidiyorum, o kadar."

"Git," dedi, sert bir sesle. "Gideceğini biliyordum za­ten! Kahretsin."

"Tanrım," diye kükredim, arkamı dönüp yüzüne ba­karak. İçimden deli gibi bağırmak geliyor­du. "Beni dinliyor musun? Beni duyuyor musun? Seni terk etmiyorum. Nereden çıktı bu?" Cevap vermedi. Sadece suçlayan gözlerle bakıyordu.

O kadar saçmaydı ki.

Geri dönüp ona doğru yürüdüğüm sırada ayağım
takıldı. Neredeyse düşüyordum. Yüz üstü düşsem hari­ka olurdu gerçekten. Gerçi o yolda ilerliyorduk. Ne için kavga ettiğimizi unutmuştum, zaten bilmiyordum da.

Melody Of Love ♪ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin